13- Bilinmezliğin İçinde Bir Kovalamaca

13.1K 757 40
                                    

O anda beni anlık dürtülerimle hareket etmeye iten motivasyon neydi bilmiyordum, ancak bir saniye bile düşünmeden merdivenlerden aşağı koştum. Durumun ciddiyeti göz önünde bulundurulduğunda fazla spontane bir tepki verdiğimin farkındaydım, ama en azından bir şansım olabilirdi. Sanırım doğaüstü hayaletlerle iletişim kurmaya alıştıktan sonra normal insanlar o kadar da korkutucu gelmiyordu. 

Davetsiz misafir her kimse aceleyle dış kapıdan çıktı ve giderek sıklaşan ağaçların arasına dalarak son hız ileri doğru koşmaya başladı. Kondisyonuma güvendiğimi söyleyemezdim, fakat onu takip ettim ve kendimi şaşırtan bir performans sergilerken hayrete düşmeden edemedim. Açıkçası bu kadar hızlı koşabildiğimi bilmiyordum, sanırım adrenalin tam anlamıyla devreye girdiğinde insana gerçekten de çılgınca şeyler yaptırabiliyordu. Sık dalların arasından eğilerek geçerken tek istediğim onu bir an önce yakalamaktı. Evet, yakalasam ne yapabileceğim konusunda en küçük bir fikrim bile yoktu, ancak yine de istiyordum. En azından bunca zaman bize bu cehennemi yaşatan kişinin nasıl biri olduğunu görürsem belki bir nebze olsun rahatlardım. 

Metrelerce önümde ilerleyen siluet benden oldukça hızlıydı ve baştan aşağı siyah kıyafetler giymişti. Hiç duraksamaması ve önündeki engellerden tökezlemeden kurtulabilmesinin gösterdiği kadarıyla sanki burayı çok iyi biliyormuş gibiydi. Ağaçların arasından kıvrakça zorlanmadan koşuşu burada ilk seferi olmadığını işaret eder gibiydi ve geniş sırtıyla uzun kaslı bacakları bana erkek olduğunu düşündürüyordu. Zaten vücut şekli de kadına benzemiyordu. Bir süre daha hiç durmayacakmış gibi koşmaya devam ettik. Ne kadar süredir koştuğum konusunda bir fikrim yoktu, ancak nefesimin tıkanıp akciğerlerim ve boğazımın yanmasına yetecek kadar uzun bir süre olduğunu söyleyebilirdim. Neredeyse göklere uzanan ağaçlar ve belime değen koyu yeşil otlarla yıllar önce terk edilmiş izlenimi veren ıssız bir alana geldiğimde bacaklarım artık devam edemeyeceğinin sinyalini verir gibi titremeye başladı ve aniden yere kapaklanınca koşmaya odaklı beynimin durumu yavaşça kavramasıyla evden oldukça uzaklaştığımı anladım.

Bir süre tek yapabildiğim şey her an patlayacakmış gibi kasılan ciğerlerimi derin nefesler alarak sakinleştirmeye çalışmak oldu. Ciğerlerim ve boğazım alev alev yanıyor, kalbim göğüs kafesimden fırlayıp gidecekmiş gibi atıyor, kulaklarım uğulduyor ve başım zonkluyordu. Kendimi zorlayıp biraz güç topladığımda daha fazla oyalanmadan kalkmaya çalıştım, fakat bacağımdaki keskin acı buna engel oldu. Düşerken bir hançer kadar keskin ve kalın bir diken pantolonumun diz kapağını boydan boya kesmişti. Dikkatli bakınca kesilen tek şeyin pantolon olmadığını gördüm, bacağım berbat haldeydi. Nefesim normale döndükçe daha az evvel ateşler içinde yanıyormuş gibi hissettiren tenimin buz gibi olduğunu fark ettim, bacağımdan oluk oluk süzülen ılık kan şimdi kendini tam anlamıyla hissettiriyordu. 

Onu görmek umuduyla etrafıma bakındım ama tabii ki çoktan gözden kaybolmuştu. Durup ben kendimi toparlayana kadar burada kalmasını da beklemiyordum zaten. Elimi bacağıma bastırdım, parmaklarımın arasından süzülen kanlar keskin rüzgarla kuruyor ve geride yapış yapış bir his bırakıyordu. Derin kesik inanılmaz derecede acıyor ve sadece hava temas ettiğinde bile etrafında bir ateş çemberi varmış gibi yanıyordu. Kontrolsüz ve hızlı nefeslerimi düzenlemeye çalışarak gözlerimi kapadım, bu kez panik ve korkudan dolayı nefes nefese kalmıştım. Burnumun ucuna minik bir su damlası düşene kadar gözlerim kapalı bir şekilde olduğum yerde beklemeye devam ettim, gözlerimi sıkıca kapatıp bir şeyleri görmezsem olayın ciddiyetiyle de yüzleşmek zorunda kalmazdım belki. Neler olduğunu görmek için gözlerimi açtığım sırada aniden yağmur bastırdı. Yağmur damlaları bacağımdaki kana karışarak kıyafetimi daha berbat bir hale getirirken yaranın üzerindeki kumaşı yavaşça çekmeye çalıştım, ama ıslaklıktan dolayı yapışmıştı. Ayrıca her denememde inanılmaz bir acı hissediyordum, bir kez daha denememle dudaklarımın arasından acı dolu bir çığlık firar etti. Acı içinde bağırmamak için var gücümle dişlerimi sıktım. Sonuçta alt tarafı bir dikendi, bu kadar zarar vermesi normal miydi? Bacağım tamamen kesilmiş gibi tarifsiz bir acı çekiyordum. 

KARANLIK LANETWhere stories live. Discover now