15- Evde Tek Başına

11.6K 1.1K 143
                                    

Birkaç saniye... Olanlarla beraber şaşkına dönmüşken ne yapacağımı bilemeden birkaç saniye daha geçip gitti. Şaşkınlıktan belki de yıllarca kıpırdamadan durabilirdim, ancak harekete geçmem gerekiyordu. Olabildiğince hızlı bir şekilde kendime geldim ve tüm gücümle arabaya koştum. Wesley kırmızıya dönmüş gözleriyle şaşkınlık içinde bana bakıyordu. Ondan korkup kaçtığımı sanıyordu muhtemelen. Telaşla arabanın ön kapısını açmaya çalıştığım sırada o an gelen güçle kapı kolunu koparacağımı sanmıştım. Çantamdaki su şişesini alıp koşarak geri döndüm. Alev alan dal parçasının üzerine suyu döktüm ve ateşle su birleşince çıkan bilindik is kokusu, cızırtılı ses ve duman eşliğinde alev daha fazla büyümeden sönerken rahatlamayla derin bir nefes aldım. Müdahale etmezsem büyük bir yangına dönüşmesi uzun sürmezdi ve bunca şeyin arasında bir de orman yangını sorumluluğu üstlenmek ve vicdan azabı çekmek istemiyordum. 

Tekrar Wesley'nin yanına oturduğumda şaşkına dönmüştü ve haklı olarak korkuyordu. Elimden geldiğince belli etmemeye uğraşsam da ben de öyleydim; dehşete düşmüş ve başımıza gelebileceklerin sınırı olmadığını bir kez daha birinci elden idrak ederek sarsılmıştım. "Az önce olanlar... neydi öyle? Ben... ben mi yaptım?" diye beceriksizce kekeledi gözlerindeki dehşet ifadesiyle birlikte.

"Bilmiyorum," dedim yatıştırıcı çıkmasını umduğum bir sesle. "Gözlerinin rengi... birkaç saniyeliğine değişti. Kırmızı oldu."

Bunu söyledikten sonra yaklaşık bir dakika boyunca korkunç bir şekilde bana baktı, tüm vücudu titriyor ve sol gözü seğiriyordu. "Wesley... İyi misin?" Cevabı zaten bariz olan bir soruyu sormak bana yalnızca biraz daha zaman kazandırıyordu. Yüzünün rengi iyiden iyiye beyaza dönerken her an kusacak gibi duruyordu. Fal taşı gibi kocaman açılmış gözleriyle hâlâ üzerinden dumanlar çıkmaya devam eden dal parçasına bakmayı sürdürüyordu.

"Ama... ama bu imkansız. Düpedüz delilik bu. Nasıl... nasıl böyle bir şey yapmış olabilirim ki?"

Benim de merak ettiğim tam olarak buydu. Böyle bir şeyi nasıl yapmıştı? İnsanlar böyle şeyler yapamazlardı, bu tip şeyler yalnızca sihirbazlık gösterilerinde göz yanılsamaları, çevik numaralar ve el çabukluğuyla olmuş gibi gösterilirdi. Ancak olup bitene bakarak ya Wesley'in göz renginin değişmesiyle dal parçasının alev almasının aynı anda olmasını tesadüf kabul etmeliydim -ki göz renginin değişimi bunun bir tesadüf olmadığına işaretti- ya da Wesley'in normal bir insan olmadığı ihtimali üzerinde durmalıydım. İkinci seçeneği gerçekleştirecek gücü kendimde bulamıyordum. Her halükarda alev alan dal parçasının yalnızca tatsız bir tesadüf olduğuna inanmak için kendimi kandırmayı seçsem dahi gördüklerimi inkar edemezdim; gözlerimin önünde Wesley'in gözleri kırmızıya dönmüştü, mantık çerçevesinde bunu açıklayacak hiçbir argümanım yoktu.

"Bunu ben yapmış olamam, değil mi?" Cevabın evet olmasına duyduğu ihtiyacı görebiliyordum.

Normal bir ses tonuyla konuşmaya çalıştım. "Wesley, gözlerin kırmızı olmuştu. Bunu gördüm. Gözlerin kıpkırmızıydı ve... parlıyordu."

"Bizden başka biri var mıydı peki?" diye sordu giderek artan bir panikle. 

"Hayır," dedim kafamı iki yana sallayarak. "Nasıl yaptın bunu?"

"Yapmadım!" diye çıkıştı çaresizce köşeye sıkışan birinin öfkesiyle. "En azından bilinçli olarak yapmadım, tamam mı? Ash, böyle bir şeyi bilerek nasıl yapabilirim? Kontrolsüz bir yangın çıkarmayı neden isteyeyim ki? Yalnızca başım inanılmaz derecede ağrıyordu, öğleden sonra bir anda aniden başladı. Öyle garipti ki... Bir anlığına normaldim ve bir saniye sonra kendimi ansızın dayanılmaz bir baş ağrısıyla mücadele ediyor halde buldum. Az önce daha fazla dayanamayınca bir an kontrolümü kaybettiğimi hissettim ve sonra..." Durup derin bir nefes aldı. "Sonrasını biliyorsun."

KARANLIK LANETWhere stories live. Discover now