7- Bu Sadece Bir Başlangıç

14.2K 881 79
                                    

"Karanlık lanet," diye tekrarladım. Bu, efsanenin doğruluğunu ispatlayan bir kanıt sayılabilirdi, ancak hala birileri tarafından kötü bir oyuna getiriliyor olma ihtimalimiz de vardı. Bir yandan olayı çözmek için ilk adımı atmıştık ve bu iyi bir şey sayılırdı, fakat öteki yandan böyle bir şeyin doğru olma ihtimali dahi kesinlikle korkunçtu. Çok korkunçtu.

"Bunun hakkında bir şey mi biliyorsun?" diye soran Bradley beni hayal dünyasından gerçekliğe geri getirdi. Yaratıcılığımın sınırlarını zorlayarak burada neler yaşanmış olabileceğini hayal etmeye çalışıyordum. 

"Efendim?" Dalgın bakışlarımı yüzüne odaklamaya çalıştım. 

"Karanlık lanet hakkında bir şey mi biliyorsun diye sordum."

"Evet, hayır..." Derin bir nefes alıp söyleyeceklerimi toparlamak için durdum. "Ee... yani bu olayı araştırırken bir yerde okumuştum." Önemli değilmiş izlenimi vermek için omuz silktim. Ortamı daha da germemek ve esas göreve odaklanabilmek adına bu bilgiyi okuduğum kitabın birkaç saat sonra sırra kadem bastığı gerçeği gibi önemsiz bir ayrıntıyı atlamaya karar verdim. 

"Ne buldun peki?" diye sordu Bradley. Görünüşe bakılırsa merakını cezbetmeyi başarmıştım.

"Buraya Belial Köşkü, diğer adıyla lanetli ev denildiğini-"

"Belial," diye tekrarlayarak sözümü kesti. "Milton'ın Kayıp Cennet'indeki düşmüş meleklerden birisi. Ayrıca kutsal kitapta şeytan ve kötülükle bağdaştırılır."

"Ürpertici," diyebildim yalnızca. Burası hakkında açığa çıkan her yeni şey beni daha dipsiz bir korku girdabına sürüklüyordu.

"Peki burayla ilgili başka neler buldun?" diye sordu Bradley. 

 "Burada korkunç şeyler yaşandığını falan," dedim gözlerimi kırık aynadaki yansımadan ayırmaya çalışarak, baktıkça korkudan nabzım hızlanıyordu. Korkunç şeylerden bahsederken fotoğrafını çektiğim kitap sayfası gözümün önünde belirdi. 

"Ne gibi korkunç şeyler?"

"Daha önce burada iblis soyundan geldiğine inanılan kötü bir kadının yaşaması, sonrasında buraya inşa edilen hastanede insanların aklını kaybetmesi, işlenen korkunç cinayetler ve gölde boğulan dört arkadaş," diye sıraladım bir çırpıda, marketten alınacaklar listesini gözden geçiriyormuş gibi bir çabuklukla. 

"Evin önündeki gölde mi?" Bradley parçaları çok çabuk birleştiriyordu ve bir şekilde her durumda doğru soruyu sormayı başarıyordu. İtiraf etmekten nefret ediyor olsam da belki de Wesley'nin bu gece onu bizimle getirmesi pek de fena bir fikir sayılmazdı. 

"Evet."

"Peki bu ne zaman olmuş?"

"1800'lü yılların sonunda."

"Bu olayı araştırmalıyız," dedi buraya geldiğimizden beri ilk kez tam anlamıyla ciddi bir eda takınarak. "Bir şeyler bulabileceğimize eminim."

"Evet, araştırmalıyız, ama şu an anahtarı bulsak daha iyi olur," diye esas görevimizi hatırlattım ve aradığımızı bulabilme umuduyla mutfağa doğru ilerledik. "Evin içinde bir yerlerde anahtar bulabileceğimiz umuduna tamamen bel bağlamış durumdayız, ama hiçbir şey bulamama ihtimalimizin de göz ardı edilemeyecek kadar büyük olduğunun farkındasın, değil mi?" diye sordum anahtar fikrini ortaya atan o olduğu için.

"Farkındayım," dedi mutfak kapısından içeri adım atarken. "Yine de neden bilmiyorum fakat içimden bir ses asıl amacın bizi buraya sonsuza dek kilitleyip ölüme terk etmek olmadığını söylüyor. Yani buralarda bir yerlerde ikinci bir anahtar bulabilme şansımız sandığından daha yüksek olabilir."

KARANLIK LANETWhere stories live. Discover now