KARANLIK LANET

11- Tutulmak Üzere Verilen Bazı Sözler

Herkes tekrar dans etmeye başlarken This I Promise You hoparlörden yükselerek dans pistini ele geçirdi. Şarkının insanın ruhunu dinlendiren ritmiyle sarhoş olurken olduğum yere çöküp öylece uyumak istedim. Bu şarkıya bayılıyordum ve uzun süredir tekrar dinlememişken burada duymak güvenli bir bölgeye sığınmışım gibi hissettirmişti. Brad beni biraz kendine çektiğinde biz de salona uyarak dans etmeye başladık. 

"Bu şarkıya bayılıyorum," diye itiraf ettim. Belki biraz konuşmak uykumun açılmasını sağlardı.

"Bunu duymak tuhaf," dedi belli belirsiz bir gülümsemeyle. 

"Neden?" 

"Sadece eski şarkıları sevdiğini hiç düşünmemiştim," dedikten sonra fikrini değiştirmiş gibi kafasını iki yana salladı. "Gerçi seni doksanlı yıllarda bir ergenken hayal edebiliyorum, muhtemelen odan Justin Timberlake posterleriyle kaplı olurdu," dedi gruba gönderme yaparak. 

Önce itiraz etmeyi planlasam da bastıramadığım gülümsemem beni ele verdi. "Ve JC Chasez," diye onayladım. 

"Ve JC Chasez," diye yineledi gülümsemesi genişlerken. "Bazen çok tahmin edilebilirsin, Ashley Grey." Sonra konuşmayı bıraktık, soyadımı nereden bildiğini soracaktım fakat laf arasında söylemiş olabilirdim veya Wesley'den öğrenmiş olması da mümkündü. Gözkapaklarım istemsizce kapanırken var gücümle direniyordum, şarkı sözleri de bizimle birlikte dans ediyormuş gibiydi. Brad'in elleri gevşekçe belimi tutarken boynunun etrafındaki kollarım aramızdaki mesafeyi korumak ister gibi gerilmişti, anlam veremediğim bir şekilde gergin hissediyordum. Aslına bakılırsa belki de ortada anlam verilemeyecek bir durum yoktu, sonuçta Brad henüz birkaç gündür tanıdığım bir yabancıydı. 

Jase'te yabancıydı diye bir hatırlatmada bulundu iç sesim -ve onunla dans ederken çok daha rahat hissediyordun. Beynimi kuşatıp zihnimi bulandıran düşüncelere savaş açarak şarkıya odaklanmayı denedim.

"Seni çevreleyen hayaller

Gözlerini yaşlarla doldurduğunda

Ve bütün çevreni kuşattığında sırlar ve yalanlar

Gücün olacağım

İnancın seni terk ettiğinde onu koruyacak umudu vereceğim sana"

"Yanındaki çocuk kimdi?" diye sorup aramızdaki sessizliği bozduğu esnada yüzünü aydınlatan rengarenk ışıklardan ifadesini tam seçemiyordum, ama sesi fazlasıyla düz ve umursamazdı. 

"Tanımıyor musun?" diye sordum sanki herkesi tanımakla yükümlüymüş gibi. "Son sınıflardan biri."

"Biliyorum. Ortak birkaç dersimiz var, ama adını sormadım hiç."

"Jase." İsmini tekrar söylemek hafızamda yüzünün belirmesine neden oldu. Bir süre sonra zihnimde beliren görüntü gözleri hariç değişerek hayalet kıza dönüşmeye başladığında derin bir nefes alıp görüntüyü yok etmeye çalıştım. Bu görüntüyü uzaklaştırmam gerekiyordu, fakat tüm denemelerim sadece faydasız çabalardan ibaretti. Brad'in boynuna sarılı kollarım yavaşça aşağı kaydı ve hiçbir şey belli etmemeye çalışarak nazikçe omuzlarını tuttum, o esnada içimde fırtınalar kopuyordu. Zihnimi ele geçiren çehrenin kısa siyah saçları uzayıp omuzlarına dökülen sarı bukleler haline geldi, sevimli gülümsemesi hayalet kızın tüyler ürpertici gülümsemesiyle yer değiştirdi.

"Peki sen onu önceden tanıyor muydun?" diye sordu.

"Hayır." Kollarımı tekrar Brad'in boynuna doladım ve bu kez korkumla savaşabilmek için bir şeylere tutunabilmek umuduyla tutuşum daha sıkı ve aramızdaki mesafe daha kısaydı. Aklımdan çıkmayan düşünceler tüm enerjimi tüketmişti, eğer tuhaf kaçmayacağını bilsem başımı omzuna yaslayabilirdim. Tabii bunu yapabilmek için önce topuklu ayakkabıların eşitleyemediği boy farkını kapatmak için parmak uçlarımda yükselmem gerekiyordu. Yeşil saçlı kız arkadaşı Jase'in omzunun üzerinden bana bakıyordu. Bir yanım gözlerimi kocaman açarak bakışlarına aynı sinir bozuculukla karşılık vermek istese de tercihimi gözlerimi kapatarak kendimi şarkının ritmine bırakmaktan yana kullandım, ancak gözlerimi kapatmak kulaklarımı olduğu kadar burnumu da keskinleştirmiş gibi Brad'in şu ana dek ilk kez fark ettiğim kokusu burnuma doldu. Greyfurt, paçuli, amber ve çam ormanı gibi kokuyordu, çok tuhaf kaçmayacağını bilsem derin bir nefes alabilirdim.