koca trambolin ve intihar palmiyesi

2.5K 334 110
                                    

bellyache - billie eilish
ı'll make cereal - cavetown

"Baekhyun! Hemen buraya gel yoksa yeminler olsun annene gönderdiği pekmezlerin hiçbirini içmediğini ispiklerim." Yan odadan Kyungsoo'nun çığlıklarını duyduğumda etrafıma sardığım çarşafa daha sıkı sarıldım. Güvende hissettiriyordu, herkes Do Kyungsoo'nun gazabından korunmak isterdi. Tırnaklarımı kemirirken bir yandan da gerçekten anneme ispikleyip ispiklemeyeceğini düşünüyordum. Eğer söylerse annem Busan'dan kalkıp buraya gelir ve kulaklarımdan sürüyerek eve götürdükten sonra saçlarımı yolarak ağlardı. Her şey olabilirdi.

Evin her yerinden sesler geliyordu, hepsi telaş içinde diğerlerine yetişme çabasındalardı. Bugün, o meşhur kamp günüydü. Bu yüzden Kyungsoo, Yixing ve Jongdae sabahın köründe evime gelmiş ve hiçbir hazırlık yapmadığımı görünce çıldırmışlardı, daha çok Kyungsoo tabii. Jongdae mutfakta yiyecek bir şeyler hazırlıyor, Kyungsoo odamda ne olduğunu bilmediğim haltlar yiyor-tahminen çanta hazırlıyor-Yixing ise koridorda ciyaklayarak mızıka çalıyor. Çığlıklar atarak artık susmasını istiyorum ama çığlıklar atarak artık susmasını söylersem Kyungsoo saklandığım yeri bulur. Ama çoktan biliyor.

"Daha ne kadar sorumsuz olabilirsin? Ya da kaçak? Dün bilmem kaç kere dedim sana kampa gideceğimizi. Bilerek hiçbir halt yapmadın. Beni delirtmekten başka hiçbir halta yaramıyorsun, Baekhyun." Başıma kadar çektiğim çarşafın altında laflarını bitirmesini bekliyordum. Başucumda duruyordu ve ellerinin belinde olduğunu tahmin edebiliyordum. Sinirlendiğinde bunu hep yapardı.

"Kyungsoo, regl oldum, karnım o kadar çok ağrıyor ki." Güzel bir bahane bulduğumu düşünürken kafama yediğim terlikle başımı ovuşturup çığlık attım.

"Kalk, hemen. Eğer kalkmazsan annenle konuşurum ve Chanyeol neden gelmediğini sorarsa regl olduğunu açık açık söylerim." Tehditleri beni korkuttuğu için örtüyü üzerimden çektim. Yüzümü görünce ofladı ve elindeki terliği ayağına geçirerek yanıma oturdu.

"Neden," dedi, "neden gelmek istemiyorsun?" Bilmiyordum. Sabah uyandığımda iğrenç bir his çevremi sarmıştı ve kamp günü olduğunu bildiğim halde kilere gidip küçük, eski koltukların birine oturarak çarşafa sarılmıştım. Gitmek istemiyordum, nedeni yoktu.

"Bilmiyorum. İçime gergedan oturdu herhalde." Söylediğim şeyle tekrar ofladı ve arkasına yaslandı. Yixing hâlâ mızıka çalıyordu.

"Uzun zamandır hiçbir şey yapmıyoruz. Sadece senin eve gelip bazen araba sinemasına gidiyoruz. Hep kendi başımızayız. Bu kamp işi iyi gelecek, için açılır hem, tabiat ana hepimizi kucaklar. Kimseyle konuşmak zorunda değilsin, Baekhyun. Gerildiğini hissettiğin an bana söyle ya da çadırına çekil. İçindeki gergedan hep var zaten. Canın istediği zaman çıkartıyorsun ortaya." Sorun benim insanlarla iletişime girecek olup gerilmem miydi, tam olarak emin değildim. İçimi bir şeyler sıkıyordu. Kyungsoo haklıydı, içimdeki gergedan hep vardı. Uzun zamandır hiçbir şey yapmıyorduk, belki bir an yapacak olmam beni germişti, bilmiyordum. Belki de gidersem gerçekten içim açılırdı, tabiat ana hepimizi kucaklardı.

"Tamam." dedim, gülümsedi ve ayağa kalktı.

"Çantana gerekli şeyleri koydum, Jongdae de yiyecek şeyleri hazırladı. Artık gitmemiz gerek, saat kulesinin altında bizi bekliyor olmalılar." Kolundaki saate bakarak odadan çıktığında ben de arkasından çıkıp odama gittim ve üstümü değiştirdim.
Herkes işini bitirip evden çıktığımızda hızlı adımlarla saat kulesine doğru ilerliyorduk. Kısa bir yürüyüşten sonra vardığımızda bizi bekleyen kalabalıkla karşılaştık. Bizimle beraber on altı kişi vardı. Aşırı kalabalık olmadığı için biraz rahatlamıştım ama yine de ellerim terlemişti.

tut elimi buradan gidelim//chanbaekWhere stories live. Discover now