IV

985 79 41
                                    

Mirza Karahanlı

Gömleğimin yakalarını düzeltirken aynada kendime bakıyordum. Yarın benim için büyük gündü, intikamımı almama çok az kalmıştı.

11 yıl önceki aile olayımızdan sonra dayımın beni bir yerde saklaması yetmemişti ve yetişkinliğe girdiğimde beni Şanlıurfa'dan direk yollamıştı. Peşimdeki adamların kim olduklarını biliyordum, babamın düşmanlarıydılar. Annemi gözlerimin önünde öldürenler kardeşimi ise büyüdüğünde kendilerine gelin yapmak için alan adamlardı onlar.

Babamı en son 2 yaşımdayken görmüştüm ondan sonrasıysa yoktu bizi terketmişti. Şu an ise 22 yaşındaydım beni tanıması imkansız gibi bir şeydi. Gözümde tüm suçlu babamdı elbette. Annem onun yüzünden acı çekerek ölmüştü.

Kız kardeşim Rana'yı dayım büyütüyordu. Eğer ona bir şey olursa dayımı öldürmekle tehdit ediyorlardı çünkü babamın onların kızını öldürmelerine karşılık Rana'yı istiyorlardı.

Babamın birini öldürdüğünden haberim bile yoktu aslında hiçbirimizin bir bilgisi yoktu. Dayım beni zor da olsa gizlice Mersin'e yolladığında orada güvende olacağımdan neredeyse emindi. Gönderdiği ilk gün yer ayarlamadığından bir otelde kalmıştım diğer gün ise artık düzenli olarak kalabileceğim bir yer bulmuştu.

İlk gün Lina ile karşılaşmıştım. Aslında o farketmese de son lise senemi onunla aynı lisede geçirmiştim.

O, 9. Sınıfa gidiyordu ben ise 12. Çok neşeli bir kızdı, saçma sapan şeylere bile gülebiliyordu. Gün geçtikçe onu gülerken izlediğimi farketmeye başlamıştım, benimle beraber çevremdeki çoğu kişi de farkediyordu ve en sonunda kendime çeki düzen verebilmiştim. Lise yılım bittiğinde bile sürekli onu görmeye geldiğimi farketmiştim, ayaklarım hep onun olduğu taraflara gitmek istiyordu. Onu düşünmekten başka kendi hayatımla da ilgileniyordum. Dayımın da yardımıyla şirket kurmuş ve büyütmüştük.

Aslında gerçek adım Mirza Kayahan fakat kimliğimi gizlemem gerekiyordu, bugün ise babamın düşmanı olan Fırat Adar, ortaklık teklifi için şirkete gelecekti. Her şeyi yavaş yavaş ilerletip tüm mal varlığını alacak ve bana muhtaç bırakacaktım onu. Telefonumun melodik sesi duyulunca cevaplayarak kulağıma getirdim.

"Efendim, Lina Hanım'ın dün hastaneden çıkarken ki fotoğraflarını telefonunuza mı göndereyim yoksa çıkartıp zarf halinde mi?"

"Zarf halinde odamda masanın üzerine bırakırsın."

"Tamam efendim." Dedikten sonra telefonu kapadım. Yaptığım şey deliceydi ama onun güvende olduğunu bilmek istiyordum. Kimsesi yoktu. Onu koruyan, kollayan hiçbir kimsesi yoktu, benden başka...

Şimdi ise yapmam gereken tek bir şey vardı onun iyi olduğundan emin olmak.
Lina

Kahvaltımı yaptıktan sonra odama geri çıktım ve giysi dolabımın önüne geçtim. İş yerime gidip biraz orada takılacaktım malum evde dur dur nereye kadardı ki? Hala kendimi çok yorgun hissetsem de duvarlar arasında yalnız başıma kalmak beni bunaltıyordu. Evde bir gürültü koptuğunda korkuyla yerimden sıçradım. Elime odadaki en ağır şeyi (elektrik süpürgesinin borusu) alarak merdivenleri ağır ağır indim. Sende iyi alıştın birilerinin kafasını yarmaya. Kes sesini. Zaten korkuyorum bir de seninle hiç uğraşamam. Merdiveni yarıladığımda beni kurtaran adamı görünce kaşlarımı havaya kaldırdım.

MEYUS(Ara Verildi)Where stories live. Discover now