XVI

266 26 5
                                    

Kabus görerek terden sırılsıklam olmuş bir şekilde uyandım. Elimi göğüs kafesime koyup sakinleşmeyi bekledim. Sorun yoktu, her şey kabustu ve şu an odamda güvenliydim. Ayağa kalkarak banyoya girdim ve duş aldım. İşlerimi bitirdikten sonra tekrar yatağa yattım uyumak adına fakat rahatsız olup dönüp duruyordum sürekli.  Hala daha o günü düşünüyordum, bana beni sevdiğini söylemişti fakat ben hiçbir şey yapamamıştım. Böylesine kalbi güzel bir adamı kim bilir nasıl kırmıştım. Öte yandan uyku da tutmuyordu kaç gecedir, uyusam da kabuslarla uyanıyordum. İçim çok huzursuzdu, göremiyordum bir kaç gündür Mirza'yı. Belki de onu göremediğimden huzursuzlanmıştım emin değildim. Kardeşini görmeye bile gelmiyordu, beni görmemek için elinden geleni yapıyordu sanki. Benden kaçıyordu. O gece de zaten bir daha doğru düzgün konuşmamıştı. Bana bakan gözleri bir türlü çıkmıyordu hafızamdan bir anlık farkettiğim hayal kırıklığı yıkmıştı beni. Her şeyi mahvettim biliyorum. Yaşamım boyunca yaptığım en iyi şey buydu zaten, bir şeyleri mahvetmek.

Kapım tıklatıldığında yatakta doğruldum.
"Lina abla girebilir miyim?"

"Tabi gel." Dedim kapı ardından seslenen Rana'ya. Kucağına Gece'yi de alıp içeri girmişti.

"Biliyor musun aslında ben kedilerden pek haz etmem ama bu aşırı tatlı."

"Evet öyledir." Dedim bende gülümseyerek ve oturması için yatağa iki kere vurdum.

"Aldın mı yoksa buldun mu?" Dediğinde yine eski günlere gitmiştim. Onu bir gece vakti bulmuştum, üşümüştü benim gibi. Kapüşonumun içerisine koyup eve gitmiştim ve bir poşet bulmuştum. Tabi bilmiyordum o günler fakat Mirza bırakmıştı. Hayatıma girmişti böylelikle, ona çok şey borçluydum. Sanırım ben Mirza'yı özlüyorum.

"Buldum." Dedim gülümseyerek.

"Böyle özel bir kediyi de senin gibi biri bulabilirdi zaten."

"Ya çok tatlısın." Dediğimde o da gülümsedi. Bir an bir şey diyecek gibi oldu fakat sonra dudaklarını birbirine bastırdı.

"Ne oldu?"

"Abim, biraz üzgün gözüküyordu."

"Sen Mirza'nın yanına mı gittin?"

"Hayır, o geldi duymadın mı?" Dediğinde şaşkınlıkla suratına baktım.

"Ne zaman?"

"Yarım saat önce falan gitti, yanına da geldi hatta." Dediğinde daha da şaşırdım. Nasıl uyanmamıştım? Uykum çok hafiftir benim, nasıl hissetmedim kapının açılmasını? Ben şimdi boktan bir kabus için mi görememiştim onu? Hayat bana götüyle gülmeyi ne zaman bırakacaktı merak ediyordum doğrusu.

"Uyuyordum." Dedim durgun bir şekilde.

"Abim çok kötü gözüküyordu."

"Nasıl kötü?"

"Gözlerinin altı kızarmış." Dediğinde kalbim burkuldu.

"Ve leş gibi içki kokuyordu, sanırım sarhoştu."

"Buraya geldiğinde mi?"

"Evet." Dedi başını sallayarak. Tabi, başka nasıl gelecekti zaten? Umarım başına bir şey gelmezdi.

"Bir sorun mu oldu?"

"Hayır." Dedim normalden daha sessiz çıkan sesimle.

"Sende bu aralar kötü duruyorsun, abimle bir şey mi oldu?" Dedi ve sonra elini dizime koyarak devam etti. "Bak, bana her şeyi anlatabilirsin gerçekten."

Ona her şeyi anlatamazdım. Benim kaldıramadığım, burukluğunu yaşadığım henüz atlatamadığım bir olayı bilse kim bilir nasıl tepki verirdi... Üstelik bununla da kalmıyordu ki, cinayet vardı işin içinde.

MEYUS(Ara Verildi)Where stories live. Discover now