11

1K 82 34
                                    

Wang So ve Wang Yo hariç hepsi beni selamladı. Prenses olduğunu tahmin ettiğim kız gamzelerini göstererek gülümseyerek bana doğru geldi ve elini uzattı.

" Prenses Hae Soo ben Prenses Yeon-Hwa. " dediğinde gülümsedim ve elini sıktım. Yanımda durdu ve beni diğerleriyle tanıştırmaya başladı.

" Ah bu benim ağabeyim 8. prens Wang Wook. " dedi eliyle yakışıklı benden büyük görünen, saçlarını başında topuz yapmış olan adamı gösterdi. Bana gülümseyerek bakıyordu. Ama sanki bana tanıdık geliyordu. Sanki bir yerde onu görmüştüm ama emin değildim. Belki de karıştırıyorum diyerek geçiştirdim. 

" Memnun oldum. " dedim en içten gülümsememi sunarak. Prenses bana eliyle Wang Wook' un yanındaki diğer prensi gösterdi. Wook' a oranla daha gençti onun saçları açıktı ve o da çok yakışıklıydı. Gerçi prenslerin hepsi böyleydi.

" Bu da 13.prens Baek Ah. " dedi. Ona gülümsediğimde o da bana gülümsedi ve başını hafifçe eğip beni selamladı.

" Sizinle tanışmak bir onur." dediğinde güldüm. Prenses eliyle ahşap sandalyeyi işaret etti.

" Oturun lütfen. Bizde tam sizden bahsediyorduk. " dediğinde kaşlarım havalandı ve prenslerin üzerinde gözlerimi gezdirdim. Wang So elinde tuttuğu bir şeye bakarken, Wang Yo gözlerimin içine bakıyordu. Bakışları vücudumu delip geçecek kadar keskindi. Tekrar Prensese döndüğümde kuşkuyla ona baktım. Narince gülümsedi ve konuşmaya başladı. Bu kıza gülümsemek gerçekten çok yakışıyordu.

" Kardeşlerimden sizin çok güzel olduğunuzu duymuştum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

" Kardeşlerimden sizin çok güzel olduğunuzu duymuştum. " dediğinde başımı salladım ve ona gülümsedim.

" İnan bana sen benden daha güzelsin. " dediğimde gülümsedi. O sırada Wang Won konuşmaya başladı.

" Prenses beni mazur görün ama sürekli bunu merak ediyorum. Siz şimdiye kadar neredeydiniz?" dedi Won. Onun bu sorusu karşısında kaşlarım çatılsada kendimi düzelttim ve konuşmaya başladım. Doğrusu bana doğrudan bunu sormalarını beklemiyordum.

" Genellikle küçük köy, kasabalarda yaşadım. Bir dağın eteklerinde bile yaşadığım oldu. " dedim bunu söylerken aklıma keşiş gelmişti. Keşke o da burada olsaydı.

" Köy mü?" dedi Wang Yo alayla. Bende kızgınlıkla ona döndüm ve konuşmaya başladım.

" Evet köy. Yoksa sen halkın büyük bir çoğunluğunu oluşturan köylüleri komik mi buluyorsun? Bunu alay eder gibi söylediğine göre. " dedim meydan okurcasına.

" Aslına bakarsanız ben sizin gibi birinin orada yaşamayacağını düşünmüştüm. " dedi arkasına doğru yaslanırken.

" Beni daha tanımıyorsunuz 3.prens Wang Yo. Ben elimde olsa bu samimiyetsiz yerden gitmek için her şeyi yaparım. " dediğimde güldü ve bana baktı.

" Ne yani burada zorla mı duruyorsun?" dediğinde gözlerimi kapattım ve tekrar ona gülümseyerek baktım.

" Hayır ama Kral rica ettiği ve ona bazı şeyleri borçlu olduğum için buradayım. " dedim. Tam bu sırada da içeri elinde kağıtlar olan Kang Dae girdi. Selam verdikten sonra elindeki kağıtlara bakarak raflarını karıştırmaya başladı. Aradığı şeyi bulmuşçasına zaferle gülümseyerek bize döndü.

SterliçyaWhere stories live. Discover now