48

509 50 8
                                    

" Prensesin nedimesi olacak. Eminim ki görevlerinizi en iyi şekilde yerine getireceğinizden kesinkes eminim. Ne de olsa Kral da sizi bu yüzden getirdi. Prenses için..." dedi. Ardından kolundan tutup Yu'yu kaldırdı. İkisi birbirine uzun bir süre baktılar. Bakışları ne meydan okuyordu, ne de öfke doluydu. Garip bir parıltı vardı. Kafam karışmıştı. Bu anda ikisi birbirine yaklaştı. Heyecan ve adrenalin duygusu ile merak içinde onlara baktım. Ama düşündüğüm şey olmadı. Birbirlerine sarıldılar. Sanki uzun süredir görüşmemiş olan iki dost gibi.

°○°○°○°○°○°○°○°○°○°○°○°○°○°○°○°○°○°○°○°○°○

Min Ki önüme bir bardak vişne hoşafı koydu. Sıcacık hoşaftan dumanlar çıkıyordu. Min Ki tam karşıma oturdu. Gözlerim onun arkasında kolunu saran Yu ve ona yardım eden nedimeme takıldı. Şehre geri dönmüştük. Min Ki' nin meşhur dükkanındaydık. Geleli yaklaşık 1 saat olmuştu. Min Ki elindeki bardaktan bir yudum aldı. Elim bir anlığına bardağa gitsede vazgeçtim. Gözlerimi ona dikip konuştum.

" Kimsin sen?" dediğimde elindeki bardağı masaya bıraktı. Arkasına yaslandı. Kollarını bağladı.

" Min Ki'yim. " dedi. Sakin bir şekilde ona baktım.

" Asıl kimliğin ne senin? " dedim, gerindi.

" Sence de belli değil mi? " dediğinde ona boş boş baktım. Derin bir nefes verdi ve ciddi bir hal aldı.

" Ben bir savaşçıyım. " dediğinde alayla güldüm.

" Benimle açık konuş. " dedim yavaştan sinirlenirken.

" Pekala. Madem çok merak ediyorsun, ben babanın kurduğu gizli teşkilâtın lideriyim. " dedi. Akan kanım durdu. Babam mı demişti o? Burnum sızladı. Içimde garip, tarifsiz o his belirdi.

" Babam mı?" dediğimde gülümsedi. Gururlu görünüyordu.

" Kendisi, tanıdığım en büyük savaşçıydı. Bana bu mirası o bıraktı. " dedi ve kolunu uzattı. Kıyafetini açtı ve kırmızı renkteki dövmesi gözler önüne serildi. Anka kuşuydu bu. Gözlerim merakla sonuna kadar açıldı.

Çok güzeldi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Çok güzeldi. Kırmızı ve siyahlığın birleşimi mükemmeldi.

" Bizler Ankayız. Bizler siyah ve kırmızıyız. Bizler Wang Jin'iz. Bizler Prenses Hae Soo'yuz. Bizler siziz." dedi. Kaşlarım çatıldı. Gözlerim etrafıma kaydı. Odada sadece biz vardık. Herkes çıkmıştı. Gözlerim tekrar ona döndü.

" Bizler yeri geldiğinde gölge, yeri geldiğindeyse bir insan siluetine bürünürüz." dedi. Kulaklarım, zihnim ona kilitlenmişti.

" Bizler Ankayız. Küllerimiz, bizi yeniden yaratır. Sizin babanız bizim külümüz oldu. " dedi, nefesimi tuttum.

" Sizse yeni bizsiniz. Bizler sizin için varız. Tek görevimiz, sizi korumak. Tahtınızı korumak. Yolunuzu açmak. Tek gayemiz budur. " dedi, şaşkınca ona baktım.

SterliçyaWhere stories live. Discover now