42

684 59 7
                                    

Evet 2k'lık uzun bir bölüm ile geri geldim. Artık okullar başladığı için sık sık bölüm atamayabilirim. Haberiniz olsun diye yazıyorum. Yine hafta da bir bölüm gelir. Ama sınav haftamda atamayabilirim.

Eee o zaman iyi okumalar!!!

Hatırlatma

" Hae Soo?" dedi Jung' un sesi. Gözlerim hızla onu bulmak için hareketlendi. Eun' dan biraz uzakta Won ve Baek Ah ile ayakta dikilip, bir yandan da yiyeceklerden yiyorlardı. Jung' un bana seslenmesiyle, tüm gözler benim üstümde toplandı. Bende gözlerimi Jung' un üstünden çektim ve Yo' ya baktım. Onunda gözleri benim üzerimdeydi. Fakat konuşmuyordu. Prenses de susmuştu. İçimde şüphe ile birlikte garip bir duygu belirdi.

Gözlerimi onların üzerinde fazla tutamadan Wook koluma dokundu. Gözlerim yavaşça ona döndü.

" Gidelim. " dediğinde bakışlarım bizi izleyen prenslere ve prensese döndü. Bir adım attım. Hepsinin dikkati üzerimizdeydi. Bakışlarımı onlardan çektim ve taş yola odaklandım. Yo'nun bakışlarını üzerimde hissediyordum. İçimde beliren, ona bakma dürtüsünü durdurmaya çalıştım. Ancak gözlerim sabredemeyip onun delice, karanlık bir kuyu gibi olan gözlerinin için de derine doğru çekilmeye başladı. Beni yiyip bitirecek bir heyecan duygusu, kalbimi hızlandırdı. Durdum, gözlerim sanki sadece o buradaymışçasına ondan başka kimseye odaklanmıyordu. Sanki tek ben ve o vardı. Beni onun dipsiz kuyusundan Wook kurtardı. Kolumu hafifçe ittirdi. Bende transtan çıkıp bilhassa, gözlerimi ondan kaçırarak köprüden geçmeye başladım. Suyun akan sesi kulaklarımı doldurdu. Arkamdan Wook'un ayak sesi geliyordu. Yo'dan en uzak köşeye yani, Eun'ların durduğu yere hareket ettim. Yanlarına vardığımda veliaht beni büyük bir gülümseme ile karşıladı. Tam olarak onun yanına geçtim, Wook' da benim yanıma geldi. Eun ve Soon Deok yan yana duruyordu. Soon Deok' un yüzünde utangaç bir gülümseme vardı. Gözleri kaçamak bakışlar ile Eun' a bakıyordu. Gözlerim yanında dikilen Eun' a döndü. Gözleri benim üzerimdeydi. Göz göze gelince sırıttı. Bende ona gülümsedim ve gözlerim onun arkasında, prenses ile birlikte duran Yo' ya gitti. Tam olarak gözlerimin içine bakıyordu. Prenses onun yüzüne baktı ve ardından bana döndü. İfadesizdi. Gözlerimi onların üzerinden hızla çektim. Veliaht ile sohbete başladım.

" Veliaht prensim, sizi görmeyeli nasılsınız? Hâl ve hatırınızı soramadım. " dediğimde ellerini karnında bağladı ve geriye doğru duvara yaslandı. Yüzünde buruk bir gülümseme belirdi.

" İyiyim. Sen nasılsın?" dediğinde gülümsedim.

" İyiyim. " dediğimde Eun söze atladı.

" Hey Soo bu benim doğum günüm. Bir anda ortalıktan kayboldun. Nerelerdeydin? " dediğinde ona döndüm.

" So'ya bir şey söyleyecektim ama sonra yolu bulamadım. " dedim ilgili bir şekilde. Sonra Wook'un kolundan tuttum ve konuşmaya devam ettim.

" Wook olmasa ne yapardım bilmiyorum. " dediğimde Wook önemli değil dercesine gülümsedi. Gözlerimse yine Yo' ya kaydı. Kendimi durduramıyordum. Bu benim sinirimi bozuyordu. O ve prenses sessiz, suskun, sakince bir yandan göle bakarken bir yandan da konuşuyorlardı. Yo'nun bana arkası dönüktü, ama prenses yan durduğu için onun yüzünü ve dudaklarının hareket edişini görüyordum. Gözleri birden bana baktı. Konuşması durdu. Gülümseyip başını eğdi ve beni selamladı. Yo'nun durakladığını gördüm. Dönmesini ne kadar beklesem de dönmedi. Prenses de bana bakıp gülümserken prensle konuşmayı sürdürdü.

" Soo?" diyen sesle gözlerimi onlardan zorla çekip bana seslenen, ne zaman geldiğini kestiremediğim Won'a döndüm.

" Bu akşam, Yo'nun evinde küçük bir eğlence var. Gelecek misin?" dediğinde gözlerim Yo' ya gitti. O da prenses gibi yan durmuştu. Yüzünde garip bir gülümseme vardı. Sonra gözleri hafifçe bana doğru dönmeye başladı. Hızla gözlerimi ondan çektim. Ondan çekmemle benden bir yanıt bekleyen, beklenti içindeki Won ile karşılaştım. Ona bir cevap vermeliydim.

SterliçyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin