VI

448 13 2
                                    


VI

Lebedev'in yazlığı küçük, ama kullanışlı, hatta güzeldi. Kira için ayrılan bölümü özellikle süslenmişti. Sokaktan girişteki oldukça geniş verandada, yeşil tahta fıçılar içinde birkaç turunç, limon, yasemin fidanı vardı. Lebedev'e göre bu fidanlar eve büyük bir çekicilik veriyordu. Bu fidanların bir bölümü Lebedev evi satın aldığında da vardı. Onların verandaya verdikleri güzellik Lebedev'i öylesine etkilemişti ki, bir fırsatını bulmuş, açık arttırmadan yine öyle fıçıda birkaç fidan daha satın almıştı. Fidanlar eve getirilip verandaya yerleştirildikleri gün Lebedev birkaç kez verandanın merdiveninden inip sokağa çıkmış ve sokaktan evine büyük bir hazla, uzun uzun bakmıştı. Her sokağa inip baktığında da yazlığını kiralayacak olan kişiden isteyeceği kirayı kafasında biraz daha arttırıyordu. Yazlık bitkin, yıkılmış, kederli prensin çok hoşuna gitmişti. Bununla birlikte, Pavlovsk'a geldikleri gün, yani sara nöbetinin üzerinden üç gün geçtikten sonra prensin dış görünüşü oldukça sağlıklıydı, ama ruhsal yönden hâlâ iyi hissetmiyordu kendini. Bu üç gün çevresinde gördüğü herkes sevindirmişti onu. Yanından hemen hiç ayrılmayan Kolya'yı, Lebedev'in bütün ailesini (bir yerlere kaybolan yeğeni dışında), hatta Lebedev'i çevresinde görmekten mutlu oluyordu; ziyaretine gelen General İvolgin'i bile seve seve kabul etmişti yanına. Yazlığa geldikleri gün (ancak akşam varabilmişlerdi Pavlovsk'a) birçok konuk toplanmıştı verandada: Önce Gavrila gelmişti. Prens zor tanımıştı onu, bu arada öylesine değişmiş, zayıflamıştı... Sonra Pavlovsk'ta yazlıkları olan Varvara ile Ptitsın geldi. General İvolgin, Lebedev'in evinden hemen hiç çıkmıyordu, sanki birlikte gelmişlerdi yazlığa. Lebedev, İvolgin'i prensin yanına sokmamaya çok dikkat ediyor, hep kendi yanında tutmaya çalışıyor, ona dostça davranıyordu. Görünüşte uzun zamandır tanışıyorlardı. Prens bu üç gün içinde ikisinin kimi zaman uzun uzun konuştuklarını, bazen birbirlerine seslerini yükselttiklerini, tartıştıklarını, hatta galiba bilimsel konularda bile tartıştıklarını, bu tartışmaların ise Lebedev'e gizli bir haz verdiğini fark etmişti. Generale ihtiyacı olduğu bile düşünülebilirdi. Yazlığa taşınmalarından sonra Lebedev kendi ailesiyle ilgili de sıkı birtakım önlemler almıştı: Prensi rahatsız etmemeleri için çocuklarını onun yanına sokmuyor, prensin oturduğu verandaya çıkacaklarından kuşkulandığı anda (çocukları kovalamaması için prensin yaptığı bütün ricalara karşın) tepiniyor, kızlarını, bu arada kucağında bebekle Vera'yı bile kovalıyordu.

Prensin doğrudan sorduğu soruya, sonunda şöyle karşılık vermişti:

— Bir kere onları serbest bırakırsam saygıyı falan unutuverirler. Ayrıca yakışık almaz...

Prens biraz sitemle,

— Peki ama, neden? diye sormuştu. Ne yalan söyleyeyim, beni böyle kolladığınız, başımda nöbet tuttuğunuz için rahatsız oluyorum. Aslında yalnız kalınca canım sıkılıyor. Birçok kez söyledim size, sürekli elinizi kolunuzu sallayıp duruyorsunuz, parmaklarınızın ucuna basarak dolaşıyorsunuz evin içinde, bu daha da rahatsız ediyor beni.

Prens bununla, Lebedev'in hastanın rahat etmesi gerektiğini öne sürerek yanına kimseyi sokmamasına karşın, kendisinin bu üç gün içinde neredeyse her dakika prensin yanına girdiğini, her girişinde de önce kapıyı aralayıp başını uzatarak, onun içeride olup olmadığını, kaçıp kaçmadığını anlamaya çalışıyor gibi odayı gözden geçirdiğini, sonra parmaklarının ucuna basarak usulca oturduğu koltuğa yaklaştığını, hatta bazen onu ürküttüğünü ima etmek istiyordu. Lebedev sık sık gelip bir şey isteyip istemediğini soruyordu prense. Prens nihayet ona kendisini artık rahat bırakmasını söylemeye başlayınca da Lebedev uysal, söz dinler bir tavırla dönüyor, yine parmaklarının ucuna basarak kapıya yürüyor, bu arada kapıya gidinceye kadar da bunu öylesine yaptığını, artık ağzını açıp tek sözcük etmeyeceğini, bir daha buraya da gelmeyeceğini anlatmak ister gibi elini kolunu sallıyor, gelgelelim, on dakika, bilemediniz on beş dakika sonra tekrar geliyordu. Prensin yanına serbestçe girip çıkan Kolya'ya çok canı sıkılıyordu Lebedev'in. Hatta bu gururunu incitiyor, onu öfkelendiriyordu. Prensle oturup konuşurlarken Lebedev'in kapıda yarım saat dikilip konuşmalarına kulak kabarttığı Kolya'nın gözünden kaçmıyordu, elbette bunu prense de söyledi.

BudalaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin