-5-

3.7K 278 260
                                    

Chanyeol ve klişeler mevzusuna oldukça değinmiştim, değil mi? Adam, farklılığı bünyesine kabul ettirememekle kalmayıp bizi de kendince oynadığı sahnelere dekor olarak dikiyordu. Bacaklarım arasına sıkıştırdığım ellerim kan gitmediğinden bembeyaz kesilmişti ve güzide dudaklarım kalın sesin önderliğinde bilinmez diyarlara doğru yola çıkıyordu. Halının desenlerini ezberlemeye ant içmiş gözlerim kısacık bir zaman diliminde Sehun'un yüzüne değse de Chanyeol 'babacık' rolüne kendini fazlasıyla kaptırdığından "Çocuklar!" diyerek tısladı. Ellerini, beline yerleştirmiş ayağını hafiften yere vuran Baekhyun ise kıstığı gözlerini böğrümüze saplıyordu. "Biz sizi insanca iletişim kurun diye yalnız bırakıyoruz, siz ne yapıyorsunuz? Neredeyse birbirinizi öldürecekmişsiniz. Alt komşumuz arayıp evimizin yıkıldığını haber vermese... Cidden inanamıyorum." Avucunu alnına vurdu. "Hadi Jongin hala büyüyemedi, ya sen Sehun... Nasıl ona karşılık verirsin?

Hepimiz Sehun'a odaklanmış ciddi ifadelerimiz yardımıyla üstünde otorite kurarak açıklama yapmasını bekliyorduk. Şaşkınlıkla soluyunca büzülen küçük dudaklarını ıslattı önce, ardından birbirine kenetlediği ellerini dizine yaslayarak vücudunu öne eğdi. "Bakın, Jongin onu sevmediğimi düşündüğünü söyledi. Dahası beni vücudunu istemekle suçladı, aklını karıştırarak onu yatağa atacağımı iddia etti. Bense tersini ispatlamak adına bağırdım, o karşılık verdi, yetinmedi üzerime atladı, ağladı. Teselli etmeye kalkışınca da omzumu ısırdı. Ben onun için kalkıp evine geldim yahu, sizce hak ediyor muyum bu tür davranışları? "

Sehun cümlesini noktalar noktalamaz tüm gözler bana sabitlenince irkilerek arkama yaslandım; Baek birazdan değerli tavasını başıma geçirecekmiş gibi bakıyordu, Chanyeol bilgisayarının kablolarını kıçıma her an sokabilirdi. Oysa haklılığımı son kanıma dek savunabilecek kadar ağzımdan çıkanların arkasındaydım, geriye sadece bu düşüncelerimi eksiksiz ve özenle ifade etmek kalıyordu.

"Kulağını da çektim." diye fısıldadım. Ayrıca Sehun benden küçüktü, büyüyemeyen niye ben oluyordum? Koskoca tıp fakültesini bitirşimde mi beni büyütmüyordu? Sinirle kaşlarım çatılınca Baek kucağına bastırdığı yastığı suratıma fırlattı, çığlığım Sehun'un ağzıma yasladığı avucunda kaybolmuştu. "Jongin, kulağını çektiğin detayını siklemiyoruz. Davranışlarını açıkla."

Dilimin ucunu Sehun'un baş parmağına değdirmek suretiyle ağzımın özgürlüğünü yeniden ilan ettim, gururla doğrulduğum vakit Sehun parmağına asit dökülmüşçesine parmağını inceliyordu. "Beni seviyormuş." Parmağını tişörtüne silip bedenini bana döndürdü, sonuçta eylemin öznesi onu kapsayan bir unsurdu, nesnesi ise önemsizdi. "Beni mucizesi bellemiş ve neden ona gitmediğimi sorguluyor. Tanrım, sizce bu durum normal mi? Beni tanımıyor, beni bilmiyor, hayatım hakkında ufak bir fikri dahi yok. Uyurken üzerimi örten her insana güvenmiyorum. Hem..." Burnumu çektim. "Beni neden sevsin ki?"

Salon sessizliğin himayesine oturmuşken Baekhyun'un fırlattığı yastığın püskülleriyle oynuyordum. Bir yanım dizlerine yatıp saçımı okşatmayı düşlerken, diğer yanım evdeki varlığını kamçılıyordu. Soru işaretlerinin kancasında bir o yana bir bu yana salınışım midemi kaldırmış, yemek borum mide öz suyumun egemenliğinde kaynamaya başlamıştı. Dudağımda gözyaşlarımın tuzu, dilimde Sehun'un eşsiz tadı, yanaklarımda elma kırmızılığı... Beklediğim cevabın enkazı altında soluk alacak boşluk arıyordum. Orblarını orblarıma sabitleyip 'seviyorum' dese kahve kokusunda demlenirdim, köprücük kemiklerine damlar, ruhuna süzülürdüm. Yaşadığım en ağır sukunetle beraber yuvarlanadururken Sehun ince parmaklarını koluma sürttü. "Jongin, sen bana değil, sevilebileceğine inanmıyorsun. Madem öyle, seni hayal kırıklığına uğratmayacağım." Parmaklarını bileğime sürükledi, nabzım üzerinde hissettiğim baskı yüreğimi hoplattı. "Aklını bulandırmamı istemiyorsan, hayatından çekip giderim. Tek şartla." Kader çizgimi takip ederek tırnak diplerime kadar indi. Nefesimi tutmuş, narin hareketlerini izliyordum. Dudak kıpırtılarının akabinde sesiyle bütünleşen cümleleri algılamak için birkaç gün uyumalıydım. Hayatımdan çıkma fikrinin ciğerimin çeperlerine teğellediği mutsuzluk dahi zihnimde somutlaşmıyordu. Şartını öğrenmek adına hiçbir şey yapmayınca Baek "Şart mı?" diye mırıldandı. "Kafayı sıyırdınız iyice."

Incompetent - Sekai [Mpreg] Where stories live. Discover now