-27-

2.1K 152 141
                                    


Yeni bölümü yazmaya başlamışken yaşananların Sehun'un ağzından okumak istenildiğine dair birkaç yorum gördüm ve şöyle kısaca yazayım dedim. Umarım hoşunuza gider, hiçbir şeye Sehun yönünden bakmamış biri olarak biraz zorlandım doğrusu, ortaya ne çıktı inanın bilmiyorum ^^
**

Sehun'un anlatımından

Zamanında tüm kapılar yüzüne kapanmış biri için örttüğü kapının ardında bekleyip içeride yahut içinde neler bıraktığını ölçmek, duyacağı en ufak bir tıslamaya, hissedeceği ufacık kötü duyguya kulak vererek kendine geri dönüş sebepleri üretmek yadsınacak davranışlardan değildi, aksine gecenin ılık havasına karşın sabahı yağmur yüklü bulutlarla karşılaşamamızın getirisi olarak omuzlarıma bıraktığım cekete sarınmak suretiyle - aralarını yeni yeni düzelten- Chanyeol ve Baekhyun çiftini beklediğim sırada ikide bir yuvam bellediğim dairenin çelik kapısını seyre dalıyor, yatağımıza bol pijamaları içinde yayılmış, karnını usul usul okşayan sevgilimin sıcak koynuna girme düşencelerimden kurtulmaya çalışıyordum. Ellerimi pantolonumun cebine sokmuş kasvetli havayı soluduğum vakit göğüs kafesimi inleten sıkıntı artık dayanılmaz raddeye ulaşınca merdivenlere yöneldim, ağır aksak indiğim basamaklar ruhuma sarkıttığım ucu düğümlü halatın birer yansımasıydı, bunca yıldır kırmızı mum yardımıyla mühürlediğim saman kağıdından yapılmış zarflar birer birer ayaklarımın ucuna dökülmekle kalmayıp Jongin'in huzursuzluğunun keskinliği sayesinde yazdıklarımı zihnimin perdesine işleyerek etrafa saçılmıştı. Çehreme vuran damlalar, dudaklarımı yalayan ve meleklerin kanat çırpışından türemiş hafif esinti karmaşık el yazımın kıvrımlarının kırık köprücük kemiklerine batmasını engellemiyordu. Bacaklarım titriyordu istemsizce, sevdiğimin yamacından ayrıldığım gerçeği ayak tabanlarımı sızlatıyordu ve kıyafetlerimin kirlenmesi pahasına arabaya yaslanmaktan çekinmedim uzuvlarım dengesini kaybederken. Gri gökyüzüne aralıklarla bezenmiş, bir zamanlar aynaya baktım mı karşılaştığım benliğime benzediğinden ötürü, bulutları yadırgamadım, hatta fonda sesiyle sessizliği korkutan bir melodi peyda olmuş tüm yorgunluğuma inat vücudum hareketlenmişti özgürlüğü bindirdiğim dansa kavuşmak niyetiyle; büktüğüm dizlerim belimi kıvırmama olanak sağladı, avuçlarım ileri uzandı yavaştan ve nemi avuçladı, gözlerim kapandı saniyeler sonra, dudaklarım dualarımı dillendirmek üzere kıpırdandı: Kırılan kemiklerime inat, sevginin iyileştiriciliğini diledim çünkü yarımken Jongin'e yetemiyordum, kanarken açtığım yaraları öpemiyordum.

Ömrünü adayacağı alevle tanışmış bir ateş böceğinin çığlıklarını andıran hıçkırık silsilesi ağzımdan firar edince anladım tutabildiklerime yenildiğimi; her daim 'öncelik' adı altında ertelediğim ıstırap boğazıma sarılmış, var kuvvetiyle sıkıyordu benliğimi fakat güneş aniden saklandığı kuytudan çıkıp, Jongin'in varlığı misali, tenime vurunca babamı, annemi, abimi, Luhan'ı, kitaplarımı, müziklerimi, fotoğraflarımı, aşkımı, sevgimi, umudumu, nefretimi, kinimi, feryatlarımı, sessizliğimi, çatlaklarımı, kırıklarımı bir kenara bırakarak sevdiğimin kızımdan aşırdığı, kalbine batırdığı ve yaralarıma sürttüğü tılsımın himayesinde dudaklarım kıvrılmakla kalmadı; yüzüme kapatılan kapılar gıcırdayarak açıldı, edilen hakaretler torbalara dolduruldu ve kokuşmaları önlenmek adına soğuk hava depolarına kaldırıldı, zifte bulanmış aşkım zorlukla söküldüğü yerin çoktan başka duygular tarafından kapıldığını görerek lavlara atladı.

Tanrı'dan aldığı kudretle dalından kopmuş yere düşen yaprak, süpürdüğüm melek kanatları, yangına tapınan ateş böceği şahidim; dilediğim veya dileyeceğim dilekler kutup yıldızı misali yönümü bulmamı sağlayan, basık burunlu, bal dudaklı, huysuz sevgilim, eşim içindir ve edeceğim her dans ona karşı beslediğim saygıdan ibarettir. Avuçlarıma birikmiş suyu kirpiklerimden ağrı elmacıklarıma değdirip dudaklarımı ıslattıktan hemen sonra kalbime dokundurunca küçükken Suho ile yaptığımız yağmur ritüellerini tamamlamış ve "Tanrı bizleri korusun." demek yerine, "Tanrı Jongin ve kızımı korusun." diyerek bakışlarımı yaptıklarıma anlam veremediklerinden önümde dikilmiş beni izleyen çifte çevirmiştim. "Merhaba." diye mırıldandım. "Yağmur yağıyor."

Incompetent - Sekai [Mpreg] Where stories live. Discover now