1. Bölüm

1.1K 44 24
                                    


Gözlerimi açtığımda hava hala karanlıktı. Telefonumun ışığı yanıp sönüyordu. Yine o kızdan mesaj vardı.

'Kurtar beni. Bonita pansiyonundayım.'

Kendisini kurtaracağını nereden çıkarmıştı bilmiyordum. Yeterince zor bir hayatım vardı. Tuhaf işlerle uğraşan bir adamın oğlu olmak benim suçum değildi. Fakat o hayatı boyunca sefasını sürmüşken bedelini ben ödüyordum.

Yattığım yerden kalkıp dolaba ilerledim. Her gün yerimi değiştirmem gerekiyordu. Beni bulacaklarından korkuyordum. Bir süredir hayatım bununla geçiyordu.

Yatağın altına sakladığım paraları alıp çantama yerleştirdim. Gece yıkadığım kıyafetler kuruduğu için şanslıydım. Hızla toplayıp, onları da çantama koydum.

Her şeyimi aldığıma emin olunca otelden çıktım. Kapıdayken etrafa dikkatle baktım. Kimse yoktu. Bu da rahatlıkla kaçabileceğimi gösteriyordu.

Bugün durağım Ilsan olacaktı. Yarın ise Gangnam.. Ülkeden çıkmayı planlıyordum. Fakat her gün uçuş seferlerini kontrol ediyorlardı. Başka bir yol bulmam gerekiyordu. Şimdilik tek yapabildiğim sürekli yer değiştirmekti.

Gözlüğümü ve şapkamı takıp yürümeye başladım. Köşeyi dönüp ilk bulduğum taksiye atladım. Tam o anda telefonum çaldı. Mesajların gönderildiği numara arıyordu. Tereddütle yanıtladım.

"Jongin.. B-ben.. Ben babanın.."

Aniden kapanınca geri aradım. Açmıyordu. Birkaç kez daha arayıp pes ettim. Ilsan'da bulduğum bir pansiyona girip numarayı tekrar aradım. Bir yandan çamur olan pantolonumu yıkıyordum.

"Lanet olsun aç şu telefonu!"

Pantolonumu odadaki kalorifere yerleştirip temiz kıyafetlerimi giydim. Yatağa uzanıp çantamı yanıma çektim. Bu hayat gerçekten yorucuydu.

Bu koşturmacanın ne zaman başladığını düşünüyordum. Babam ilk öldüğü zaman..

Liseyi yeni bitirmiştim. Annem panikle eşyalarımızı topluyordu. Ne olduğunu sorduğumda babamın öldüğünü söylemişti. Peki biz neden gidiyorduk?

Bunun sebebini sonra öğrenmiştim. Babamın bir ailesi daha vardı. Kim olduklarını bilmiyordum. Annem de öyle.. Fakat diğer ailesini korumaya çalışırken bir kazaya sebep olmuştu. Kendisine kurulan bir tuzakta küçük bir çocuğun ölümüne sebep olmuştu. Tam olarak öyle sayılmasa da düşünülen bu oldu. Şimdi bunun intikamını istiyorlardı.

Biraz uyumak için gözlerimi kapattım. Annemi özlüyordum. Yanımda olmayı ve daha güçlü bit kadın olmayı o da isterdi biliyordum. Fakat güçsüzdü. Bu yüzden hayatından vazgeçip beni yalnız bırakmıştı. Yaşamak için çırpınırken bazı acıları hatırlamıyordum bile.

Yorganı üzerime çekip gözlerimi kapattım. Tam o anda odanın kapısı çaldı. Panikle yerimden kalktım. Kapının arkasında bir süre bekledim. İkinci kattaydım ve yükseklik kaçmam için çok da uygun görünmüyordu.

"Bay Kim, odada mısınız?"

Resepsiyondaki çocuğun sesini duyunca kapıyı açtım.

"Bir sorun mu var?"

"Odanızda bir eksik var mı?"

"Hayır."

Yanıtlamasına bile izin vermeden kapıyı kapatıp kilitledim. Tekrar yatağa döndüm. Zaten uyurken bile tedirgindim. Bir de pansiyonun çalışanları yüzünden gerilmek istemiyordum.

Bir kez daha uyumak için yorganın altına girdim. Bu kez engel olan şey telefonumun sesiydi. Yine o arıyordu.

"Jongin! J-jongin sen misin?"

"Sen kimsin?"

"Biri var. Biri var Jongin. Sürekli geliyor. Annemi öldürdüler."

"Ne?"

"Beni de öldürecekler."

"Neredesin?"

"B-bonita pansiyonu. Ilsan'dayım. Saklanıyorum."

Telefonu kapatıp eşyalarımı topladım. Yarı ıslak pantolonumdan vazgeçip ceketimi giydim ve oradan çıktım.

Kısa bir araştırmanın sonunda Bonita pansiyonunun yerini buldum. Neyse ki bulunduğum yere yakındı.

Yorgun bedenime ve artık beni taşımakta zorlanan bacaklarıma rağmen koşmaya başladım. Pansiyona doğru koşarken bir mesaj geldi.

'Resepsiyonda kırmızı bir defter var. Onu mutlaka al.'

Anlam veremesem de koşmaya devam ettim. Görünürde kimse yoktu. Bu yüzden rahatlıkla içeri girdim. Resepsiyonun önündeki geniş alana yaklaşırken yerdeki sıvıyı fark ettim. Kırmızıydı..

İçerde, tam ortada bir kız vardı. Kanlar içinde yerde yatıyordu. Yanında bir silah ve kalbine saplanmış bir bıçak vardı.

Adını bile bilmediğim kıza yaklaştım. Ağzından kanlar akıyordu. Bana bakarak gülümsedi. Ölmediğini fark edince yanına oturdum.

"Korkma seni kurtaracağım."

Bıçağı çıkarmak için avuçladım. Yapmamı istemiyordu. Elimi tutup tekrar gülümsedi.

"Kardeşim.."

Zorlukla konuştuktan sonra eli elimin üzerinden kayıp düştü. İstemsizce ağlıyordum. Dışarıdan gelen siren sesi polislerin yaklaştığını gösteriyordu. Fakat ben donmuş gibiydim. Ağlayarak onu izliyordum. Hayatımın bu kez gerçekten bittiğini hissediyordum.

ESCAPE ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin