3. Bölüm

536 37 2
                                    

Elimdeki silahı alıp masaya bıraktı ve gülerek koltuğa ilerledi.

"Hikayen ne bilmiyorum ama birini öldüremeyeceğini görebiliyorum genç adam."

"B-ben.."

"Neden buradasın?"

"Yalnız yaşadığınızı duydum."

"Kimden kaçıyorsun?"

"Polisten."

"Suçun ne?"

"Yok! Bir suçum yok! Onu ben öldürmedim!"

Kontrolsüzce ağlamaya başladığımda yanıma geldi. Koltuğa oturmam için yardım edip bir bardak su getirdi.

"Biri mi öldü?"

"A-ablam.."

"Başından anlatır mısın?"

Tereddütle baktığımda devam etti.

"Seni saklamam için bilmem gerek. Değil mi?"

Ona her şeyi anlattım. O sırada bana üniversite okuyan torunundan bahsetti. Sanıldığı kadar kimsesiz değilmiş. Fakat torunuyla çok sık görüşemiyormuş.

Torununu arayıp benim için yardım istedi. Onun yanında kalırsam güvende olacağımı söyledi. Torunu yalnız yaşadığı için bana bir oda verebilecekti.

Bunu neden yaptığını da kısaca açıkladı. Torununun beni daha iyi anlayacağını ve bir ihtiyacım olduğunda kolayca yardım edebileceğini düşünüyordu. Yaşlı biri olduğu için bana iyi bakamayacağını söylüyordu. Böyle bir şey istemişim gibi..

Aslında tedirgindim. Böyle bir şey yapmak istediğime emin değildim. Evinde kalmamın karşılığında para ödeyebilirdim. Fakat yine de yük olmuş gibi hissedecektim. Çünkü silahla girdiğim evde farklı bir muamele görüyordum.

"Çorbanı iç hm? Torunum seni almak için iki saat sonra burada olacak."

"Teşekkür ederim."

Çorbadan sonra bana hazırladığı yatağa girdim. Uzun bir süredir ilk kez bu kadar huzurlu uyuyacaktım. Yakalanma korkum yoktu. Kimse beni bulamazdı.

Uyandığımda karşıdaki koltukta yıkanıp kurutulmuş kıyafetlerimi gördüm. Yataktan çıkıp etrafa baktım. Ev sıcaklığını gerçekten özlüyordum.

Salona gittiğimde kadın yalnız değildi. Kısa boylu, iri gözlü ve sert bakışlı biriyle konuşuyordu. Soğuk birine benziyordu.

"Uyandın mı?"

Sessizce başımı sallayıp yanlarına ilerledim. O sırada kadın kalkıp mutfağa gitti. Elinde büyük bir çantayla döndü.

"Bunları yersiniz Soo."

"Tamam büyükanne, endişelenme."

Elindeki zarfı torununa uzattı. Diğer elindeki zarfı da bana.. Tereddütle gözlerine baktığımda ısrarla elime tutuşturdu. Silahla evine girdiğim birinin bana sıcak bir çorba, huzurlu bir uyku, temiz giysiler, kalacak yer ve para vermesi fazlasıyla tuhaftı.

"Biz gidelim öyleyse. Gidelim mi?"

Onay beklercesine bana baktı. Onun evine gideceğimiz için benim seçim yapma lüksüm yoktu. Sessizce onaylayıp çantamı aldım.

Gittiğimiz ev küçük ve oldukça sevimliydi. Sert görüntüsünün altında farklı biri vardı. Gülümseyerek bana baktığında hissettiğim şey gerçek samimiyetti.

"Doğru dürüst tanışamadık. Ben Kyungsoo."

"Ben de Jongin."

"Büyükannemle aramız fazla iyi değildir. Onu hala affedemiyorum. Umarım oradaki tavrımdan dolayı beni yanlış anlamamışsındır."

"Hayır."

"Ben çoğu zaman okulda oluyorum. Evimde ne istersen yapabilirsin."

"Ne istersem?"

"Ben okula gitsem bile her gün yemek yaparım. Yani eğer mutfakla aran iyi değilse sadece pişirdiklerimi ye."

"Şey.. Aram iyidir. Annemle yemek yapardım. Eskiden.."

"Hadi ama.. Her şey güzel olacak."

"Umarım.. Bu arada.. Bu zarfı sen almalısın."

"Param biterse isterim. Sen onu kaldır hm?"

"Teşekkür ederim."

Bir süre salonda beklememi söyleyip içeri gitti. Rahat ve yumuşak yeşil koltuklar, bembeyaz bir sehpa ve büyük bir televizyon.. Salonu bunlardan ibaretti.

"İçerdeki odayı senin için hazırladım. Dolap boş. İstediğin gibi yerleşebilirsin."

"Zaten çok eşyam yok."

"Evin nerede?"

"Oraya gidemem. Beni öldürürler."

"Ben gitsem?"

"Takip ederler."

"O zaman yenilerini alırız."

"Şimdilik idare edebilirim."

Çantamı alıp odaya gittim. Uzun zamandır kendime ait hissettiğim ilk yerdi. Yaşadıklarımdan sonra rahat uyuyabileceğim için şanslı hissediyordum.

Üzerimdeki kirli kıyafetlere ve tertemiz yatağa baktım. Ne yapacağımı bilemeyerek odanın ortasında dikildim. Tam o sırada Kyungsoo'nun kapıda olduğunu fark ettim.

"Senin için havlu ve eşofman getirdim."

"Teşekkür ederim."

"Sen duşa gir. Ben de bir şeyler hazırlayayım."

"Ben uyusam?"

"İyi beslenmelisin. Yeterince yorucu günler geçirmişsin. Yemek yedikten sonra odana gitmene izin vereceğim."

"Tamam."

O içeri gittiği an kendimi banyoya attım. Günlerdir kaçmaktan duşa girdiğim zamanlar bile kısıtlıydı. Öylece suyun altına girip çıkıyordum.

Uzun zaman sonra sıcak suyla buluşmuş, yumuşak havluya sarınmıştım. Özlediğim evime kavuşmuş gibi hissediyordum.

Odaya dönüp yatağa oturdum. Benden kısaydı. Bu yüzden eşofmanlar muhtemelen üzerimde komik duracaktı. Yine de tek seçeneğim olduğu için bıraktığı eşofmanları giydim.

"Giyindin mi?? Geliyorum bak!"

Eliyle gözlerini kapatmış bir şekilde odaya geldi. Benden ses çıkmayınca ellerini çekip bana baktı ve gülmeye başladı.

"Üzgünüm.. Sanırım sana gerçekten kıyafet almak zorundayız."

"Benim için sorun değil. Kendi kıyafetlerimi giyebilirim."

"Parayı dert ediyorsan, etme Jongin."

"Ama.."

"Küçük bir evde yaşıyor olabilirim ama yeteri kadar param var."

"Yine de kimseye yük olmak istemiyorum."

"O zaman borç olarak al hm?"

"Asla evime dönemeyeceğim."

"Ben inanıyorum. Her şey güzel olacak."

"Eğer dönebilirsem hepsini geri ödeyeceğim."

"Tamam~"

Birlikte yemek yedikten sonra tekrar odaya gittim. Huzurlu uykuma kavuşmamın vakti gelmişti. Hemen yatağa girip yumuşak yorgana sıkıca sarıldım. Oteldekiler gibi sert değildi ve harika kokuyordu.

Kendimi uykuya bırakırken gülümsedim. Sabah erkenden uyanıp kaçmayacaktım. Uzun zamandır şikayet ettiğim hayatımda ilk kez şükrediyordum. İyi ki o eve girmiştim. Belki Kyungsoo haklıydı. Her şey çok güzel olacaktı ve onun evi bunun için ilk adımdı.

ESCAPE ✓Where stories live. Discover now