13. Bölüm /Part1

318 22 1
                                    

(Yifan)

Sıradan ve sıkıcı bir hayatım vardı. Aslında yaşadığım olaylardan sonra, hayatımı sıradan bulduğum için üzgün hissediyordum. Tanrı, neyden şikayet edersek onu bizden alıyordu. Tam olarak bunu yaşamıştım.

Ablamın sürekli etrafımda olduğu, üniversiteye giderken bile derslerimi kontrol ettiği ve her an çocuğu gibi benimle ilgilendiği sıkıcı bir hayata sahiptim. Sonra, güneşli gökyüzüm kara bulutlarla dolmuştu. Hayat, şikayet ettiğim en değerli varlığımı elimden almıştı. Ablam bir kaza kurşunuyla beni bırakıp gitmişti.

O gün benim için hayatımın miladıydı. Eski Yifan değildim artık. Kalpsiz birine dönüşmüştüm. Kimseye acımıyordum. En önemlisi, artık bir intikam yeminim vardı. O adamı bulup, tüm yaptıklarını ödetecektim.

Dedektif arkadaşım bu konuda en büyük yardımcım olmuştu. Ablamı öldüren adamı bulmamı sağlamıştı. Fakat bir sorun vardı. Minseok'un öğrendiğine göre adam her işten bir şekilde sıyrılıyordu. Hiçbir suçunun arkasında kanıt bırakmıyordu.

Her şeyi planlamıştım. Bir şekilde onun hayatına sızacaktım. Zamanla açıklarını bulup onu tüm delillerimle içeri tıktıracaktım. Bunu yapmadan asla ölmeyecektim.

Minseok sayesinde kısa sürede adamla karşılaşmayı başarmıştım. Hatta küçük bir oyun tezgahlamış, o kurguyla güvenini kazanmıştım. Minseok saklanarak ona ateş etmiş, ben de tetikçiyi görmüş gibi onu kurtarmıştım. O günden beri de adamlarından biriydim.

"Şimdi ne yapacaksın?"

"Bir iş varmış. Beni görevlendirecekler."

"Ne işi?"

"Birini öldürmüş. Sanırım kendi oğlu."

"Nasıl yani?"

"Bilmiyorum. Birinin sebep olduğunu söylüyor. Aradığı birileri varmış."

"Neyin peşinde bu adam?"

"Dün konuşmaları duydum. Birini öldürdüğünü ve ailesinin peşinde olduğunu söylüyordu."

"Sen ne yapacaksın peki?"

"Genç biri var. Onu öldürmek için tuzak kuracaklar sanırım. Henüz bana bir açıklama yapılmadı."

"Ben de araştırayım mı?"

"Sevinirim."

Minseok günlerce evime gelmedi. Bu süreçte ben de cinayet için görevlendirilmiştim. Oğlunun ölümüne sebep olan biri vardı. Onu kandırıp evime alacak, bir şekilde polise gitmeye ikna edecek ve sonra içerdeki adamımız sayesinde öldürülmesini sağlayacaktım. Aslında dışardayken de öldürebilirdim. Fakat hapse girmesini istiyorlardı. Dışarda yapmaya kalkarsam kaçabileceğinden endişeleniyorlardı.

Minseok'tan öğrendiklerimden sonra bu işe dikkat kesildim. İntikam için çok fazla kanıt toplayabilirdim. Bu yüzden adama daha yakın olmalıydım.

"Sana anlattım Yifan. Bu olay biraz farklı. Yani öldürülecek olan çocuk masum."

"Sence umurumda mı? Ablamın intikamını alacağım Minseok. Bu uğurda birilerini feda etmem gerekiyorsa edeceğim."

"Yanlış yapıyorsun."

"Bunu daha sonra konuşuruz."

"Peki."

"Kurgunun en önemli yerinde devreye gireceksin. Bana söz vermiştin. Yardım edeceksin değil mi?"

"Edeceğim."

Günler sonra Minseok'la tekrar konuştuk. Masum birini öldürme konusunda tereddütlüydü. Bu yüzden daha farklı planlar yapıyordu.

Nihayet günler sonra telefonun sinyali alınmıştı. Artık kurbanın yeri biliniyordu. Tabi ki ilk iş olarak adresi bana vermiş ve o çevrede beklemem söylenmişti. Tabi kimin peşine düşeceğimi de birkaç fotoğrafla göstermişlerdi. İntikamım için en önemli adımı atıyordum.

Verilen adreste beklerken, nihayet fotoğrafını gördüğüm kişi, gizlendiğini düşünerek evden çıktı. Tek yapmam gereken onunla yakınlaşmaktı ve benim için hiç de zor değildi. Tüm ailesini kaybettiğini öğrenmiştim. Psikolojik olarak iyi değildi. Hassas bir dönemden geçiyordu. Tıpkı benim gibi..

Belki o da intikam istiyordu. Fakat bunu başaramayacaktı. Çünkü bir başkasını düşünecek bir halde değildim. Kendi acımı bu kadar derinden hissederken başkasını düşünmek istemiyordum.

Yaralı ve hassas birine yapabileceğim en iyi numarayı yaptım. Onu takip edip, en uygun yerde intihara kalkıştım. Kayıtsız kalamayacağına emindim. Sonra bir şekilde etrafında kalmasını sağlayıp, son günlerini yaşadığımı söyledim. Bundan etkilenecekti.

Aslında kendi silahımla kendimi vurduğumu düşünüyordum. Çünkü evimde kaldığı süre boyunca asıl etkilenen bendim. Kalbim tuhaf bir şekilde değişiyordu. Onu evde bırakıp olanları patrona anlatmak için her çıktığımda kendimi suçlu hissediyordum. Onunla geçirdiğim her dakika bu duyguyu daha da arttırıyordu.

Bir gün Minseok'u almak için evden çıktım. Haklı olduğunu düşünüyordum. Planı değiştirmek istiyorum. Çünkü artık sadece kendi intikamımı istemiyordum. Onun kalbi de huzur bulsun istiyordum.

"Ne yapmalıyız Minseok?"

"O teslim olacağı zaman başka biri olacak mı?"

"Evet, biri daha gelecek. Teslim olduğuna emin olunca içeri haber gönderecek."

"Onu kaçıralım."

"Nasıl yani?"

"Diğer adamı ikna etmek için Jongin'i öldürmeye karar verdiğini söyle. Sonra ondan uzaklaş."

"Ya yanımızda kalmak isterse?"

"Ben her seçeneğe hazırım."

"Nasıl yani?"

"Ona aşık olduğunu söylemedin mi?"

"Evet ama.."

"Biz kardeşiz Yifan. Onu kurtaracağım. Senin için her şeyi yaparım."

"Biliyorum. Teşekkür ederim."

"Teşekkürü sonraya sakla. Planı anladın değil mi?"

"Ben onu öldürmeye götürürken sen gelip benden alacaksın, değil mi?"

"Evet. Ben Jongin'i kaçıracağım."

"Bana ateş et Minseok."

"Ne?"

"Bana ateş et ve öyle git."

"Saçmalıyorsun. Ateşin mi var senin? Hasta falan mısın?"

"Eğer öylece giderseniz beni öldürürler. Hem sen iyi nişancısın. Kolumdan vursan?"

"Benden istediğin şeyin ne kadar zor olduğunun farkında mısın?"

"Yalvarırım Minseok."

"Seni yaralamam için yalvarıyorsun?"

"Evet."

"Tamam Yifan. Düşüneceğim."

Artık içim rahattı. Kendi intikamım için kimseyi yok saymayacaktım. Kalbim soğudukça eski Yifan'ı düşünüyordum. O zaten asla böyle biri olmamıştı. Bu yüzden Jongin'i koruyacak ve içinde bulunduğu durumdan kurtaracaktım. Sonucu ne olursa olsun o adamdan ikimizin de intikamını alacaktım. Bunu çoktan hak etmişti.

ESCAPE ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin