8. Bölüm

350 24 4
                                    

Yıldızları izleyerek gecenin sessizliğini dinliyordum. Aniden duyduğum ayak sesleriyle gerildim. Arkamdaki büyük çalının yanına saklanmayı planlıyordum. Fakat buna gerek bile kalmamıştı. Çünkü seslerin sahibi beni fark etmeden geçip gitmişti.

Uçurumun kenarında duruyordu. Bir ara gökyüzüne baktı. Sonra aşağıyı kontrol etti. Bu karanlıkta ne görmeyi planladığından emin değildim.

"Artık kurtulacağım!"

Boşluğa doğru yüksek sesle konuşup kenardaki demir çitlere iyice yaklaştı. Ne yapmaya çalışıyordu Tanrı aşkına?

Bir bacağını kaldırıp çitin üzerine attığında neler olduğunu geç de olsa anladım. Koşup sıkıca beline sarıldım ve onu kendime doğru çektim. Benden daha uzun ve daha iriydi. Böyle biriyle yere düşmek ve altında ezilmek en son isteyeceğim şeydi.

"Sen de kimsin?!"

"Ben.. Hiç.."

Yerden kalkıp elimi uzattım.

"Beni neden kurtardın?"

"Öylece ölmeni mi izleseydim?"

Arkasını dönüp yürümeye başladı. Koşarak banktan çantamı aldım ve peşinden gittim. Ne yaşamış olursam olayım, intihar edecek ruh haline sahip birini yalnız bırakamazdım.

"Hey! Nereye?!"

"Tamam. Beni kurtardın. Şimdi peşimi bırak."

"Ben seni kurtardım ve sen de öylece vazgeçtin? Buna inanmamı bekleme."

"Başka işin yok mu?"

"Hayır."

Tuhaf bakışlarını üzerimden çekip yürümeye devam etti. Birkaç sokak ilerde lise vardı. Buraya yakın bir yerlerde hayat olduğundan bile şüpheliydim.

"Nereye?"

"Okulun bahçesine."

"Neden?"

"Evime gidiyorum. Gerçekten gelmeye devam edecek misin?"

"Hayır."

Okulun bahçesinde durup hemen önümdeki banka oturdum. Bir süre yürüdükten sonra peşinde olmadığımı fark edince geri döndü.

"Bir evin yok mu?"

"Var."

"Neden buradasın peki?"

"Polisler peşimde."

"Güzel şaka."

"Şaka değil."

"Suçun ne?"

"Cinayet."

"Tamam. Benden bu kadar. Sadece merak etmiştim. Peşimden gelme."

"Ben kimseyi öldürmedim!"

Eliyle ağzımı kapatıp etrafa baktı. Kimsenin olmadığına emin olunca bileğimi sıkıca kavrayıp okulun arkasına doğru çekiştirmeye başladı. Arka bahçenin sonunda küçük bir kapı vardı. Elindeki küçük metal tokayla o kapıyı açtı. Evine giden en kısa yol olduğu için orayı kullandığını söyleyerek kapıdan çıktı.

Evin kapısındayken bile bileğimi bırakmıyordu. İçeri girince nihayet elini çekti.

"Sağlıklı bir iletişim kurmamız gerek."

"Yani konuşmak istiyorsun?"

"Evet. Ben Yifan. Sen?"

"Jongin."

ESCAPE ✓Where stories live. Discover now