10. Bölüm

353 22 10
                                    

(4 gün sonra)

Gözünü açtığımda hava çoktan kararmıştı. Yifan hala evde yoktu. Bunu anlamamı sağlayan şey evde televizyon sesi olmamasıydı.

Yataktan kalkıp salona gittim. Hasta hissediyordum. Bu yüzden battaniyeye sarınıp bir köşeye oturdum.

Geçen günler içinde Yifan beni ikna etmeyi başarmıştı. Bir planı olduğunu ve bunun için birini bulacağını söylemişti. Güvendiği bir arkadaşına ulaşmaya çalışıyordu.

Koltukta gözlerim yarı kapalı bir şekilde otururken evin kapısı açıldı. Yifan yalnız değildi. Yanında kendisine göre daha sert görünen biri vardı. Dikkatli bakıldığında sevimli biri sayılabilirdi. Fakat göz göze geldiğimde ürpertici bir etkisi vardı.

"Arkadaşımı getirdim. Sana anlatmıştım."

"Merhaba. Ben Jongin."

"Ben de Minseok. Memnun oldum."

"Ben de."

Yifan üçümüz için kahve hazırlayıp yanıma oturdu. Önce ateşim olup olmadığını kontrol etti. Sonra elimdeki kahveyi alıp içeri gitti. Döndüğünde tuhaf renkli bir sıvıyla dolu bardağı bana uzattı.

"Bu nedir?"

"Hasta olmaman için bir karışım."

"İçinde ne var?"

"Bal, limon, zencefil ve sıcak su."

Kokladıktan sonra tekrar sordum.

"Karabiber koymuş olabilir misin?"

"Evet, biraz."

"Teşekkür ederim ama içemem."

"Neden?"

"Alerjim var."

İçeri gidip dakikalar sonra geri geldi. Yine aynı tuhaf karışımı uzattı.

"Yenisini yaptım. Karabiber yok."

"Teşekkür ederim."

"Bir seferde içmen gerek. Bekletmemelisin."

İğrenç şeyi yüzümü buruşturarak içtim ve boş bardağı ona uzattım. Yifan mutfağa gittiğinde Minseok tuhaf bir ifadeyle bana baktı.

"Birlikte misiniz?"

"Ne?"

"Yifan'ı 25 yıldır tanıyorum ve ilk kez böyle görüyorum."

"Nasıl?"

"Boşver. Sevgili değilsiniz yani?"

"Hayır."

"Onunla yatıyor musun?"

"Ne?"

"Hiç sormamışım gibi yap."

"Peki."

Yifan gelip yanıma oturduğunda Minseok anlamsız aptal bir tebessümle ona bakıyordu. 25 yıllık arkadaşının öleceğini bilmiyor muydu yoksa? Neden bu kadar mutlu görünüyordu? Kendi canıyla uğraşan biri hakkında nasıl böyle düşünüyordu?

Belki ben de yaşadığım onca şeye rağmen ayakta duruyordum ama aynı şey değildi. Ölmemek için bu savaşa girmek zorundaydım. Başka çarem yoktu. Kaybettiklerimin arkasından üzülüyordum. Acımı içimde yaşıyordum. Yansıtmak gibi bir lüksüm yoktu. Tüm hayatımı çektiğim acıyla doldurursam beni kolayca bulup öldürürlerdi.

"Heeey! Orada mısın?'

Önümde el sallayan Yifan'a baktım.

"Dalmışım.."

"Bir şey konuşacağız."

"Evet?"

"Sen polise teslim olduğun gün ben de geleceğim."

"Evet. Bunu konuşmuştuk."

"Beni mahkeme gününe kadar içeri alacaklar."

"Biliyorum.."

"Mahkemeye kadar Minseok seninle olacak."

"Nasıl yani?"

"Minseok bir dedektif. Yani pek çok eğitimi var. Her türlü silahı kullanmak da buna dahil."

Minseok ukala bir tebessümle söze girdi.

"İyi nişancıyımdır."

Yifan ona gülümseyip tekrar gözlerime baktı.

"Birlikte evine gideceksiniz."

"Evime mi?"

"Evet Jongin. O adama yakın olan yerlerde dolaşacaksınız. Belki bir adamını satın alabiliriz."

"Anlamıyorum."

"Özetlememi ister misin?"

"Lütfen.."

"Benim mahkemem olana kadar siz bir delil bulacaksınız. Cinayeti onun işlediğine dair delil toplayacaksınız."

"Yani mahkemede suçsuz olduğunu kanıtlamak için mi?"

"Evet."

"Ama itirafın olacak?"

"Avukat halleder. Sen endişelenme."

"Ya seni kurtaramazsak?"

"Bunu umursamadığımı biliyorsun."

"Tamam. Kurtaracağız. Söz veriyorum."

Gülümseyerek gözlerime baktı ve aniden sıkıca sarıldı. Bana yardım ediyor bile olsa hep aramızda bir mesafe vardı. Ne düşünerek bunu yaptığını bilmiyordum. Bu gerçekten fazla tuhaftı.

Geri çekildiğinde hepimiz sessizliğe gömüldük. Yifan kısa süre sonra tekrar sessizliği bozdu.

"Boğazın acıyor mu?"

"Hayır."

"Vitamin getireyim."

"Ben uyusam olur mu?"

"Tamam. İlaç iç ve uyu."

Bir bardak su ve yeşil bir ilaç uzattı. Bu ilgiye alışırsam ve planımız gerçekleşemeden tekrar sokaklara düşersem çok zorlanacaktım. Benimle gerçekten haddinden fazla ilgilenir olmuştu.

"İyi geceler ikinize de.."

"Sana da.."

"Sana da Jongin. Bu arada Minseok birkaç gün burada kalacak."

"Burası senin evin. Hesap vermek zorunda değilsin."

Odaya girip kapıyı kapattım. Hayat benim için her gün biraz daha zorlaşıyordu. Belki o bana güveniyordu, ama ben kendime güvenmiyordum. Onu gerçekten kurtarabilecek miydim? Eğer başaramazsam beni üzen şey asla başarısızlığın olmayacaktı. Hasta bir insan benim yüzümden son günlerini hapiste geçirirse, kendimi asla affetmeyecektim.

ESCAPE ✓Where stories live. Discover now