20. Bölüm FİNAL

448 22 11
                                    

(1 yıl sonra)

Pastanemizin yanındaki küçük dükkanı satın aldım. Aradaki duvara geniş bir kapı yaptırdık. O tarafa, dondurma ve şekerlemeler için büyük camdan dolaplar yerleştirdik. Bir de mükemmel nişanlımın seçtiği külah şeklindeki sandalye ve masaları koyduk.

Soo ve Joonmyeon kardeş gibilerdi. Sehun ve ben de öyle.. Ne zaman bu duruma geldiğimizi ben de bilmiyordum. Fakat onu gerçekten tanımaya başladığımda ne kadar yanlış düşündüğümü fark ettim. Belki o da benimle aynı kişiye aşık olmuştu ama artık her şey farklıydı. Minseok'la birlikte mutluydu ve Soo onun için sadece iyi bir dosttu.

Pastaneyi ve yeni yerimizin eşyalarını yerleştirme işlemini bitirdikten sonra oradan çıktık. Herkesin özel bir planı vardı. Minseok izin aldığı için, Sehun'la birlikte yemeğe çıkacaklardı. Birkaç gün ülke içinde gezip dolaşacaklarını ve eve dönmeyeceklerini söylemişlerdi. Yifan ve Joonmyeon, anladığımız kadarıyla evde kalmak istiyorlardı. Soo ve ben de yurt dışı tatili planlamıştık. Hepimiz aynı anda farklı planlar yapıp, sonra tekrar evde buluşacaktık. Sanırım en güzel yanı da buydu. Ne yaşarsak yaşayalım aynı evde kocaman bir aile olmaya devam ediyorduk.

"Jongiiiiiiin~ Hadi eve gideliiiiim~"

"Sevgilimi duydunuz. Eve gidiyoruz."

Eve gider gitmez herkes ayrı bir yere dağıldı. Soo ve ben valizlerimizi kontrol edip salona taşıdık. Üç saat sonra evden çıkacaktık. Birkaç günlüğüne de olsa, dağılmadan önce birlikte yemek yiyecektik. Bizden hemen sonra da, aldıkları ani kararla, Minseok ve Sehun Jeju adasına gideceklerdi.

Keyifli akşam yemeğimiz için aynı masanın etrafında toplandığımızda gülümseyerek onları izledim.

Sehun.. Nefretten doğan bir dostluktu benim için. Kıskandığım için aramızda buzdan duvarlar vardı. Fakat gerçek Sehun, düşündüğüm gibi biri değildi. Sıcak, sevgi dolu, anlayışlı ve daima yapıcıydı. Artık benim için kıskançlık değil kardeşlikti onu anlatacak kelime.

Yifan.. Bir oyunla hayatıma giren kahramanım. Benim için gerçekten çok değerliydi. Beni öldürmek isterken hisleri yüzünden vazgeçmişti. Aslında onun sadece hisleri karıştırdığını düşünüyordum. Bana acıyordu. Vicdanı, masum birini öldürmesine izin vermiyordu. İntikam için bile olsa, suçsuz bir insana bedel ödetmek istemiyordu. Benim için üzülürken, bu hissi özel sanıyordu. Tabi her ne olursa olsun, özel sandığı bu hisler sayesinde kurtulduğumu unutamam.

Minseok.. Ailemizin en aklı başında üyesi.. Yifan'la birlikte hayatıma girse de, yılladır hayatımda gibi hissediyordum. Bazen küçük bir kardeş, zaman zaman bir baba ve çoğu zaman da abi olmuştu. Belki de onun en sevdiğim yönü buydu. Çünkü toparlayıcı güç olarak hepimize iyi geliyordu.

Joonmyeon.. Onu Minseok'un kardeşi olduğu için tanımıştık. Kısa sürede bize uyum sağlamış, kardeşimiz gibi olmuştu. Yifan gibi birini mutlu ettiği için benim için ayrı bir yere sahipti. Çünkü hayatımı kurtardığı için ona minnettardım. Daima mutlu olmasını istiyordum. Joonmyeon da onun için tek mutluluk kaynağıydı.

Kyungsoo.. Yaşamak için verdiğim savaşın tam ortasında çıkmıştı karşıma. O zamana kadar sadece ölüm korkusuyla kaçıyordum. Onu tanıdıktan sonra daha büyük korkuların var olduğunu fark etmiştim. Onu koruyamamak, benim yüzümden zarar görme ihtimali ve onu bırakıp gidecek olmak daha fazla canımı yakmıştı.

Büyükanne her zaman benim için çok özel bir yere sahip olacaktı. Çünkü ölüm korkusuyla girdiğim evden sıcak bir yuvayla çıkmamı sağlamıştı. Yaşlı bir kadındı. Silahı doğrulttuğumda kalp krizi geçirebilirdi. Belki de tansiyonu yüzünden beyin kanamasıyla ölebilirdi. Tabi ben can havliyle ona ateş de edebilirdim. Kimseye zarar veremeyeceğimi biliyordum ama yine de bunun bir seçenek olduğunun da farkındaydım.

Hepsi, elime aldığım soğuk demirle birlikte, verdiğim yaşam savaşımda karşıma çıkmışlardı. Ölüm korkusuyla oradan oraya savrulurken hayatıma dokunmuşlardı. Bana hediye ettikleri hayatımı, dolu dolu yaşamak istiyordum. Doktorum da daima bunu söylemişti. Nefes aldığım sürece bir umut ışığı bulabileceğimi artık daha iyi biliyordum.

Hayat benden ailemi almıştı. Hem de en acı şekilde.. Fakat bir şeyler değişiyordu. Tanrı, kalbimdeki yaranın artık kanamasını istemiyordu. Bana kocaman bir aile ve büyük bir aşk vermişti. Son nefesime kadar ailemi ve iri gözlü meleğimi koruyacaktım. Mutlu bir hayat yaşamamın tek yolu buydu. Artık ölüm beni korkutmuyordu. Onlara sahip olduğum sürece, dünyanın en cesur insanı bile sayılabilirdim.




Bu fici başından beri ChanHun olarak planlıyordum. Bu yüzden yazarken çok zorlandım. Sürekli Jongin'i Sehun olarak hayal ettim. Bu konuda fice başladığımdan beri, dünyanın en tatlı varlığı sayılabilecek senxiutive adlı sevimli şey çok kahrımı çekti.

Fice Sehun'u eklersem ikisini ayırabilirim diye düşünüyordum. Fakat yine de yapamadım. Hatta maalesef ki bu durumu biriyle paylaştım. Birinin kurduğu hayalin ve planlarının kopyalanması olayını da ilk kez yaşadım. Hayal kırıklığı..

İlk olarak senxiutive'e bana verdiği destek ve kahrımı çektiği WhatsApp sohbetlerimiz için kocaman teşekkür ediyorum Sonra da tabi ki fici severek okuyan herkese çok çok teşekkür ediyorum. Eğer Jongin'i Jongin olarak hayal edebilseydim daha fazla uzatacaktım. Yaşadığım moral bozukluğundan sonra da hevesim kaçmıştı. Bu yüzden kısa tutmak zorunda kaldım. Bunun için de KaiSoo shipperlardan özür diliyorum♥

ESCAPE ✓Where stories live. Discover now