2. Bölüm: 6 Dakika

351 50 152
                                    

"Bak kanka yol yakınken vazgeç bu işten!" Hare'ye sert olduğunu düşündüğüm 'mükemmel' bir bakış attım.

"Asıl burda senin beni desteklemen gerekmiyor muydu?! Annem demediki senin kötü bir arkadaş olabileceğini. Hep iyi dedi. İnanmamıştım." Ne saçmalıyorum ben! Sadece 1 saat ders çalışmak kafa yaptı bende. Yoksa ben asla bu kadar saçma konuşmam. Bilirsiniz yani!

"Kes be! Ben çok iyi bir kızım hıh!" Mübarek cennetten düşmüş kadar iyidir. Asla Mervelere gidiyorum diye Muratlara gitmiyordur. O Merveler benim. Yani Aseller... Ne günahlara bulaştım yarabbim. Sen bizi affet.

"Sus lan ders çalışamıyorum!" Öğle arası hep boş olan sınıf bir iki çalışkan ve aşkı için ders çalışan ben sınıfta vardık. Birde beni kötü yola çeken Hare.

Aa durun kafiye yapıcam. Hare allah belanı vere. Çok iyi arkadaşım lan ben. Kankam için kafiye yaptım daha ne istiyor.

"Ben gidiyorum! Sende ders çalıştığını zannet!" Haklı. Ders çalıştığımı düşünüyorum ama ders çalışmakdan başka herşey yapıyorum. Sınav haftasıda aynı şey gerçekleşiyor. Sınava çalışmak istemiyorum ama bir yandan vicdanım dürtüklüyor beni. Sonra inek bir öğrenci olarak kalkıp defteri açıyorum. Aradan bir saat geçiyor masa notlarla kaplı. Ama sorun şu ki hiçbirini ezberlememiş olmam... Bunu bile bile ders çalıştım sanıp uyuyorum. Sınavdanda 40-50 alıp mutlu mesut ağlıyorum.

"Ay dur vazgeçtim. Zaten sınava 29 gün kaldı. Elbet çalışırım." Yüzünde oluşan mutluluk ifadesi bana iyice kötü bir kız olduğunu düşündürmeye başlıyordu. Asla not konusunda beni kıskanmazdı. Neden kıskansınki ondan hep düşük alan bir kızı. Ama işte garip davranıyordu. Altında bir bokluk vardır. Töbe. Pardon besinlerin oksitlenmiş kalıntısı o.

"Sonunda." Sırayı ayağımla itip cool kız moodumu takınarak ayağıya kalktım. Ardından Hare'nin omzuna çarpıp sınıftan çıktım. Okulun 2. Günü ve herkes boş ders kafasında. Ben de öyleydim. Bir zamanlar... Lütfen bir Samanyolu fon müziği açın.

Öhöm öhöm. Okula asla saatinde gelemez asla ilk haftayı ciddiye almazdım. Bir zamanlar... Şimdi hocaya ders anlatsın diye yalvarıyorum! Herkes delirdiğimi düşünüyor. Sınıfın en çalışkanı da dahil.

Kantine giderken bir yandanda Hayalet Orkideyi arıyordum. O şimdi sırasına yapışmış harıl harıl soru çözüyordur. Zeki çevik harika mükemmel bir tanecik sevdiceğim. Benimle evlensene ya.

'İvit ivit ivlinirim sininli işkim.'

"Mal düzgün yürü insanlara çarpıcaksın!" Daldığım rüya aleminden oksijenli havaya dalarak çıktım.

Hare söylenirken benide insanlara çarpmakdan kurtarmakdan çok duvarlara çarpmamı sağlıyordu. Duvara çarpan dirseğimi kendime çekip ovalarken, kısmış olduğum gözlerimi kıvırarak ilerleyen Hare'ye dikmiştim.

Anın verdiği yorgunlukla omuzlarımı düşürerek Hare'nin peşine takıldım. Aniden değişen ruh halim iyi yönde olmak yerine kötü yola sapmıştı. Depresyon mooduna giriş yaparak kantine çıkarken etrafımada ölümcül bakışlar atıyordum. Ben depresyona girerken insanların mutlu olması bir yerlerime batıyordu.

Kantine girdiğimizde Burç ve Alp masada yayılarak oturuyordu. Alp kahverengi gözleri fıldır fıldır kızların üzerinde gezerken Burç oturmuş Alp dürtüyordu. Burç genelde kızlara bakmayan taraftı. Çünkü ona göre evleneceği kız karşısına çıkacaktı. Ama Alp bu düşüncenin biraz zıttında yer alıyordu. Alp'e göre ise hayatı yaşa, yaşarkende kendine göre bir kız bul. Evet güzel akıllı arkadaşım. Gökten su yerine süt yağsa dualarınız kabul olacak ama yağmıyor.

Hayalet OrkideHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin