16. Bölüm: Kırık

181 21 32
                                    


Billie Eilish - Hostage ♡

Dünyanın en güzel şarkısı olabilirsin. Bölümün tamamını bu şarkıyla dinleyin.

■□■□■□■

Herkes çok farklı bir kavramdı. Her şekilde kullanırsın. Herkes onu yapıyor dersin ama asla bir herkes olduğunu kabullenmezsin. Zaten bizim dünyamız da bu, normal değil mi? Sana göre senin hayatın çok farklı ve diğerlerinin belli kavramlara sıkıştırdığı hayatını anlattığında onun klasik mükemmel hayatı oluyor. Hiç kimse farkında değildi ki bu böyle değil. Seri katilde bir insan, ünlü de, en kolayından bende insanım ve bu sefer doğru yere kullanacağım bu kelime 'herkes'in farklı bir hayatı olduğuydu. Ben dış görünüşten yansıttığım kadarıyla platonik aşık ama mutlu ve komik kızdım. Ne kadarı doğru. Hiç biri! Artık platonik sayılmayacağım kadar ona kendimi ifade etmiştim. Mutlu ve komiklik sadece bir süre ilerliyordu. Ya gerisi... Yoktu!

Bu düşünce bana tek uyandırdığı şey, Ayberk'in de farklı bir hayatı olması. Benim gördüklerim onun sadece yansıtmak istedikleriyle sınırlıydı. Annesine bağlı bir çocuk olarak yaşadıklarıyla beraber hiç ortalıkda olmayan babası kimdi? Neden tek başına yaşıyordu? En önemlisi benden istediği intikam neyin nesiydi! Bunları bana yansıtmak istemiyordu. Çünkü hayatına giren biri onun bütün gerçekliğiyle tanıyabilirdi. Bu hiç adil değildi. O benim çoğu şeyimi bilirken ben onun ismi ile sınırlı kalmak istemiyordum.

Taki olaylar olana kadar.

Karşımda hiçbir şey olmamış gibi eğlenmesi, yada bana göstermek istediği ifade çok acımasızcaydı. Canımı acıtmak için yaptığını çok belli ediyordu. Her seferinde kıza uzattığı her elini gözüme sokmak ister gibi yavaşlıkda yapıyor ve o sırada onları izliyor muyum diye beni kontrol ediyordu.

Şuan hayatımda gördüğüm en vıcık vıcık görüntüydü. Kızın Ayberk'e uzattığı patetes kızartmasıyla sinirle baktım. Ayberk patetes kızartmasından nefret ediyor salak! Onu geçin bu Ayberk uzattığı patetes kızartmasını yediği an yalan değil mi?

"Yok anasını satıyım, körüm galiba!"dedim. Sinirle kudururken kendi tabağımdaki patetes kızartmasını kafalarına fırlatıp al bunu ye demek isterdim. 'Ehehehehe', sadece isterdim. Göt yemiyor arkadaşlar.

"Oğlum bu ne?" Öyle bir alayla söylediki içerisinde yer alan iğrenirmiş ifadesi odak noktamı unutmama sağlayacaktı. Tabiki de nerdeyse! O görüntüyü daha kötüsü olur diye kaçıramam.

"Kanka'm, iyi misin?"dedi Hare sağ tarafımdan. Ona ters bir bakış atıp sinirle eski yönüme döndüm. Ama eskisi gibi yerlerinde olduğunu görememek beni çıldırırken söylenmeyide unutmuyordum.

"Allahın cezası Hare, senin yüzünden işi pişirdiler mi pişirmediler mi göremedim! Lan yok artık! O ne öyle? Elleri niye birbirine değiyor? Ay, bana bir şeyler oluyor!" Sonlara bayılmış gibi Alp'in sol tarafımda yer alan sandalyesinin kol tarafına aldırmadan kucağına yattım. Bunu nasıl anlatılır bilmiyorum ama şöyle belimden sonrasını sarkıtırsın ondan sonra kollarını havaya kaldırıp 'omen tanrım' triplerine girersin. Heh aynen o!

Ayberk'in gözümün önünde flörtöz tavırları beni çıldırtıyordu. Bu çok iğrençti. Bana yapsa çok tatlı durabilirdi ama o kıza yaptığı tavırlar iğrenç ötesiydi. Ayrıca bu çocuğu bad boy olup kıza yüz vermemesi gerekmez miydi?

"Kız kafayı sıyırdı."dedi Alp. Fakat onu takmayacak kadar meşgul bir kızdım.

"Yediğim kahvaltı sayenizde zehir niyetine geçti. Teşekkürler!" Hepimiz aynı anda Burç'a döndük. O havalı bir şekilde kahvaltı tepsisinide alıp çıkışın yanındaki kirli tepsilerin konulduğu yere ilerleyip kendi tepsisindeki atıkları döküp tepsiyi bıraktı. Ardından hiç bize bakmadan kafeteryadan çıkıp havalı bir şekilde ortamı terk etti.

Hayalet OrkideWhere stories live. Discover now