5. Bölüm: Söz

242 39 55
                                    

Uzun bir bölüme bol yorum istemek ayıp olmaz bence.

Okumaya başladığınız saati buraya bırakabilirsiniz.

■□■□■

Bütün renklerin yer aldığı bu küçük dünyamda hiç görmediğim bir renkmiş gibi Ayberk'e hayran kalmıştım. Hayatımın her saniyesi bir tecrübe katacakmışcasına ona olan duygularımın hayatım'daki yaptığım en doğru şey olarak düşünüyordum. Ne kadar doğru olduğu tartışılırdı ama küçük de olsa bana birşeyler öğretmişti. Kendisi bunun farkında olmasa da onun sayesinde daha düşünceli bir insana dönüşmüştüm. İnsanlara karşı empati kurmaya öğrenmiştim. Sabretmeyi öğrenmiştim.

Okulda gerçekleşen futbol maçı için spor sahasına inmiştik. Öğrenciler maçı izlemek için tribünlere geçmiş maçın başlamasını bekliyorlardı. Aynı zamanda bizde tribünlerin kaleye yakın kısmında oturmuş bekliyorduk. Normalde futbol için biraz heycan yapardım ama şimdi iki katı heycanlıydım çünkü Ayberk'in sınıfı takımlardan biriydi.

Takımlar dağılmaya başldığında gözümü Ayberk'den ayırmadan izliyordum. Giydiği lacivert eşofman ve beyaz tişörtle sahanın ortasındaki yerini aldı. Diğer takımda yerini aldığında hakem olan; bedenci ortaya geçip topu yere sabitledi.

Takımlar yazı tura yaparken topu alan karşı takım olmuştu. Kırmızı tişörtlü düdük sesi ile topla beraber öne atlamış mal Serkan'ı geride bırakarak ilerlemişti. Ayberk topu almak için atıldığında takım arkadaşına atınca, Ayberk bok gibi ortada kalmıştı. Top kaleye yaklaşırken Ayberk koşarak öne atlamış topu çalmayı becermişti. Topu almasıyla son sürat sahanın diğer tarafına koşarken takım arkadaşının el hareketi ile pas atmış ama Serkan öne atlıyarak almıştı. Kaleye hızla ilerleyip topu sertçe ileri attığında kaleyle buluşan topla ayağıya kalkıp çığlık atıyordum.

"Helal lan! Koçum benim! Yardırın lan!" Tribünler tekrar maçın başlamas ile sakinleşmiş dikkatle izliyordu.

İlk golün Serkan'ın atacağını söyleseler inanmazdım ama hızlı koştuğu için karşı takımı geride bırakmıştı. İlk yarı tek golle geçerken 5 dakikalık arayla Ayberk'ler tribünlerin ucunda sahanın dibinde olan oturmalıklara geçmişti. Maç başlamadan önce bir kaç su şişesi almıştım. Ayberk aşkım su içmek ister bulamaz falan diye.

Oturdukları alana elimdeki su şişesi ile giderek balkon tarzı yerden eğilip direk su şişesini gözünün önünde salladım. Kafasını kaldırıp bana baktıkdan sonra hafifce gülümseyip sus şişeyi alıyordu ki Serkan elimden su şişesini çekip tek dikişte bitirmişti.

"Bok iç!" Beni aldırmadan lıkır lıkır suyu içip şişeyi çöp kutusuna attı.

Serkan'a göz devirip yedek aldığım suyu Ayberk'e tekrar uzattım. Bu sefer elimden aldığında kapağını hızla açıp suyu diklemişti. Yarıda kalan suyu bana uzattığında almadım.

"İçersin sonra." Terden ıslanmış saçlarını geriye attıkdan sonra su şişesini elime tutuşturdu.

"Sen verirsin bana." Ben taş kesilmiş ona bakarken arabın bitmesi ile sahays ilerlemesi bir olmuştu. Arkasından hayran hayran bakıyordum ki... "Çekilir misin? Sahayı görmüyoruz!" Denilmesi ile Kötü bakışlarımı arkamdaki kıza atarak yerime geçtim.

Elimdeki su şişesini koynuma bastırdım. "Kanka verdiğim sudan içti!" Boşta kalan elimle Hara'yi sarsdım.

"Lan bir sus maçı izliyemedim!" Bağırıp kolunu çekmesi ile önüme kedi misali dönmüş maçı izlemeye devam etmiştim. Koynuma bastırdığım suyu ısınmasın diye kendimden uzalaştırıp yanımdaki boş koltuğa koydum. O sırada Ayberk'in kaleye süratla gitmesi ve topu kaleye çakması bir oldu. Çığlık atarak oturduğum yerden kalktım.

Hayalet OrkideHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin