15. Bölüm: Senden daha güzel

188 27 42
                                    

Bıraktığım şarkıyı bölüm ile dinlemeyi unutmayın•••

■□■□■□■

Olur ya bazen içinizde sıkıntılı bir dönem yaşarsınız. Güler eğlenirsiniz ama içinizde bir endişe olur. Hep yaşadığın olay mutluluğunu saniyelerde bitirir. Ama sonra, biri gelir. O bu sefer her şeyi unutturur ve seni bambaşka bir dünyaya götürür. Karşımda kahkalarla gülen bu adam beni alıp götürmüş bir pembe bulutlar üzerinde hayallerimi izlettiriyordu.

Gözleri kahkahaları arasında gözlerimle buluşmasıyla telaşa kapılsamda belli etmedim. Gözlerimi kaçırmadan ne tepki vereceğini izlerken yüzündeki gülümseme kaybolmuş yerini bir ruhsuzu andıran bakışlar yer almıştı. Bu içimdeki yangını körüklemişti. Kaşlarımı hüzünle çatılırken gözlerimiz arasındaki bütün bağları koparıp kamp alanını incelemiş gibi bir otarafa bir bu tarafa bakıyordum.

Yan yana odundan evler vardı. Evden çok küçük kulübeler gibiydi. Sadece banyo ve bir odadan oluşan bütün kamp evleri yan yana uzun bir yol çizmişti. Kampın baktığı tarafda boş cimden arazi vardı. Onun ilerisinde ise çalılıklar ardından orman. Kamp evlerinin arkasında bulunan kocaman havuz ve sağında yer alan çardaklar herkesin ilk ilgisini çeken yer olmuştu. Odalara bovulları atar atmaz direk buraya yerleşmiştik. Kafeterya tarzı yerler en sonda yer alan büyük bir mekanı hazırlamışlardı. O kadar güzel bir yerdiki burada mutsuz olan biri, bir tek benim gibi bir mal olabilir.

Çardağın altında Şubata doğru nasıl bu kadar sıcak diye düşündüğüm bu yerde Tişörtlerimizle ter akıtıyorduk. Şuan o havuza atlamamamdaki tek neden bakışları direk beni bulacağına emin olduğum Ayberk'ti. Yoksa şimdiye kadar beni kimse tutamazdı. Çünkü bu hayatta bir başak burcu olarak tere asla dayanamazdım. Bir çok kişi havuza çokdan girmişti. Onları kıskançlıkla izlerken Hare ile bazı 6 baklavalı ve 8 baklavalı çocukları karşılaştırıyorduk. Benim tercihim hafif bir göbek olsa kafanı oraya gömsen böyle nefes alamasan olanlardan yana falan.

"Oha lan o baklava mı?" Uzakda bize doğru gelen Burç ve Alp ile gözlerim sonuna kadar açılmıştı. Hare baktığım yere kafasını çevirmesiyle aynı şaşkınlık ifadesi ağzından çıkmıştı.

"Kanka bana bir şeyler oluyor. Bunlar bizim arkadaşlarımız olamaz." Hare'ye katılarak mırıldanırken bize doğru gelen iki mankene baka kalmıştık. Asla bunlar bizim arkadaşlarımız olamaz.

"Kanka... Ben kanka ayağıyla Alp'e yürüyeceğim." Daha yeni içmek için aldığım limonata boğazımda kalmış öksürerek Hare'ye geçirdim. Öksürmem geçerken onla beraber anırmaya başladım. Burç elindeki havluyu havuzun en yakın olan çardaklardan biri olan bizim oturduğumuz çardağa gelip bıraktı. Alp de peşinden gelip bırakırken biz daha konuşacak kadar kendimize gelememiştik.

"Vicdansızlar ne zaman kas yaptınız siz!" dedim. Kendimi bağırmadan sitemle anlatmaya çalışırken yinede şaşkınlığımı götürememiştim. Bu manzara beni fenalaştırıyor.

"Kanka şuan karnımı sıkıyorum ki belli olsunlar. Valla iki dakika daha sıkarsam bokum çıkıcak." Alp acı içinde dedikleri hepimizin büyük bir kahkaha patlatmasına sebep olmuştu. Kendini sıktığı her halinden belli olurke Burç onun aksine rahat gibiydi.

"Burç niye bu kadar rahat o zaman?" Hare içimden geçen soruyu dışar vurmuşken üçümüzde merakla Burç'a baktık. Yüzünde oluşan 'Ego is coming!' sırıtışıyla havuza dönüp ilerledi. Sonra kafasını yana çevirip güneşten kıstığı gözleri arasından çapkın bir bakış attı.

"Ben 2 aydır değil 2 yıldır spor yapıyorum." derdemez arkasını döndü ve koşarak suya atladı. Arkasından şakınlıkla bakarken Alp yediği lafı sindirememiş gibi cimlerin üzerine sahte bir bayılma sahnesi gerçekleştirdi.

Hayalet OrkideWhere stories live. Discover now