12. Bölüm: Dikkat et

191 27 22
                                    

Sessizlik en büyük cevapdır diyenlere selam olsun. Çünkü sessizlik cevap olurken bir yıkımın da oluşumudur. Cevap veremedikçe içinde oluşan yükün yıkımıdır. Duy beni Hayalet Orkide. Sana her cevap vermeyişim bir yıkım için temel atmana sebep oluyor. Peki söyle bana Hayalet Orkide, bunun sonu ne olucak?

■□■□■

Yaşadığım bazı durumlar yüzünden depresyona girmiştim. Bu ne annemin ne babamın nede ağabeyimin umrunda olmuştu. Hiç bir zaman kendimi bu kadar fazla üvey evlat gibi hissetmemiştim. Genelde evin küçük çocuğuna yapılan bu şaka bana yapılmamıştı. Üvey evlat şakası yapılmaması bir nebze yoksa üveyimde anlamayayım diye mi yapılmıyordu diye çok düşündüm. Şuan nerden gelmiyorum ama göz rengi olayıda eklenince gerçekten de üvey olduğumu düşünüyorum.

Yanımda sırayla dizilmiş bizimkilerle beraber kuaförün işini bitirmesini bekliyorduk. Saçlarımda gezinen eller bir nebze gerilmeme neden olsada Alpin şebek tatlı yüzünü görünce dağılıyordum resmen. Köşede oturmuş çırak kızın içine düşücekti resmen. Kız hiç alpi takmadan işini yapıyordu. Hatta bir ara Burça baktığını gördüm diyebilirim. Ama burç her zaman ki gibi dikkat kesildiği yer bendim. Bir şeye odaklanır ve gözlerini asla ondan çekmezdi. Şuan değişime giren bir ben tabikide dikkatleri üzerine çekecekti. Hare aşkım ise benim yanımda yerini almış saçlarını boyatıyordu. Açık kumral saçlarının simsiyah boyatmış bir iki arayada beyaz saç tutamları attırmıştı. Günün bomba şeyine geliyorum. Yıllardır ne uzun ne kısa olan saçlarımı ensemde kestirmiştim. Tabi bunu ruhsal çöküntüm sağlamıştı. Bir kaç parça perçemde kestirmiştim. Ve şuanda saçlarıma fön çekiliyordu.

Hare'nin saçları onu bin kat daha havalı kılmışken beni saçlarım 12 yaşındaki kıza çevirmişti. Bu biraz egoya giricek ama kendimi güzel veya çirkin hissetmek yerine tatlı hissetmek en iyisiydi. Yıllardır aradığım tarzı bulmuş gibi hissediyordum. Ama bu görüntüden memnun olsamda yüzümde küçük bir gülse oluşturamıyrodum. 2 gündür evde tıkanmış saatlerce ağlamıştım. Elimde olan tek görüntü her saniye cebimde taşırken kaybetme korkusu yoktu. Hala bir karar alamamıştım. İstesem Ayberk'in yaptıklarını herkese kanıtlayabilirdim. Ama... Yapamıyordum sanki bir şey beni engelliyordu. Bu duygularımda olabilirdi. Her neyse herkesden saklıyacak kadar baskındı.

Bitmiş saçlarıma aynadan bakarken hüzünlü bir gülümseme oluştu gözümde. Ben daha 5 yaşındaykrn bahçede abimle çekildiğimiz fotoğrafdaki gibi kısa saçlarım ve küçük perçemim vardı. Kime o fotoğrafı göstersem beni yani küçüklüğümü yiyecek gibi oluyordu. Tabi bununla övünemiyordum çünkü güzellik anlayışına tatlılığın girdiğine pek emin değildim. Hatta bazen üzülüyor gibi olacakken farklı olmayı yeğlediğimi düşünerek tatlılığımla gurur duyuyordum. Taki aynaya bakana kadar. Lise yıllarım pek tatlı olduğumu düşünmüyorum. Aksine tipsiz biriydim. Gittikçe kendimi bulduğum tarzlar oldu ve şuanki gibi benim tarzım kısa saçtı. Karşımdaki görüntüden memnundum. Hatta yaşadığım bazı olaylar olmasa çığlık atarak yarın okula heycanla gitmeyi ve herkese göstermek istiyebilirdim. Fakat hayat köşede bana götüyle gülüyordu.

"Kızlar... Sanırım kusucam." Alp'in yalanına göz devirip Burç'a bakarak yorumda bulunmasını belirten bakışlarımı üzerine diktim. Ama o hala saçlarımda gezinen bakışları gözlerime değimeden Hare'nin saçlarına dikmişti.

"Hare çok güzel olmuşsun." Beklentiyle bende gözlerimi kırpıştırırken bana bir şey demeden sırt çantasını takmış çıkışa gidiyordu. Kaşlarımı çatarak arkasından bakarken Alp deli işareti yaparak peşinden gitti. Arkalarından şaşkınca bakarken Hare'nin kolumu çekiştirmesyle masrafı ödemek için görevlinin yanına gittik. Hızlıca ödeme yapıp bizde çıkışa giderken Hare'ye hayranla baktım.

Hayalet OrkideWhere stories live. Discover now