12. Bölüm: "Sen Hep Gül."

12.2K 952 320
                                    

Multimedya:

Çağan Şengül - Sevmemeliyiz

Çağan Şengül - Sevmemeliyiz

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

*

Güzel günler bitmek zorundaydı değil mi? Güzel anlar gelip geçmek için yaratılmıştı belki de. Nasıl ki kötü günlerin etkisi gitmiyorsa güzel günler bunun tam tersi idi. O an ne yaşarsan yanına o kâr kalıyordu. Elbette ileride hatırlayıp dudağında bir tebessümün yer edinmesine sebep olabilirdi fakat kötü günleri hatırlamak kadar etkilemezdi de.

Belki de kötü, insanın ruhunu güzelden daha çok etkiliyordu.

Gelip geçmişti işte. Onunla konuşmuş, yürümüş hatta onunla inatlaşmıştım. Ama geçip gitmişti. Tabi ki şu an bile hâlâ hatırlayınca mutlu oluyordum ama o günkü gibi mutlu etmiyordu. Acaba daha fazlasını istediğim için miydi? Ne de olsa hiçbir insan kötüyü daha fazla istemezdi. Çoğu insan güzeli daha çok isterdi. İnsandık neticede, mutluluğa ihtiyacımız vardı.

"Dünya'dan Ecren'e"

Emine'nin içimi ısıtan sesi beni düşüncelerimin içinden çekip almıştı. Onu seviyordum. 23 yaşına gelmiş ve ilk kez yakın bir arkadaşa sahip olmuştum. Her zaman iyiliğimi isteyen bir arkadaşa. Sevmemden daha doğal ne olabilirdi ki?

"Ne düşünüyorsun yine?" diye sordu. "Hiç." diyerek kestirip attım. "Hadi birazcık yürüyelim." deyip ayağa kalktığında yerimden kıpırdamadım. Hiç ama hiç enerjim yoktu. Bir insan bir insanın hayatına nasıl bu kadar büyük bir etkide bulunabiliyordu ki? Aren resmen benden yaşama hevesimi almıştı. Böyle söyleyince kötü bir şey gibi gelmişti kulağıma. Aslında yaşama hevesimi alan o değil onsuzluktu.

"Neden buradayız?" diye söylenerek ayağa kalktım. Daha önce hiç gelmediğim bir parktaydık. Yaptığımız tek şey ise oturmaktı. "Biraz insan içine karışmanı, yaşamanı istiyorum. Yaşayan ölülere döndün iyice. Sadece Aren abim buradayken keyfin yerinde oluyor. Yeter artık kendine yapma bunu. Üzülüyorum vallahi."

Haklıydı. Elimde değildi ama. Keyifliymiş gibi davranamazdım. Keyifli değildim ki zaten. Nasılsam öyle davranıyordum.

"Üzülme. Yalan duygularla karşında durmak istemiyorum. Öyle yaparsam üzülmesin asıl." dedim usulca ayağa kalkarken. "Evet haklısın ama ne bileyim." diye mırıldandı. Birlikte yürümeye başladık. Yanımızdan geçip giden insanlara baktım. Kimisi evcil hayvanını gezdiriyor, kimisi çocuğuyla geziyor, kimisi eşi ya da sevgilisi ile mutlu adımlar atıyordu. Kimisi ise yalnızdı. Ya oturuyor ya da yavaş adımlarla yürüyordu.

"Bence sen de bir kedi sahiplenmelisin." dedi Emine birdenbire. "Kendime bakamıyorum ben." derken gülmüştüm. "Hayvancağız açlıktan ölür benim yanımda." diye de ekledim. "Asla öyle olmaz inan bana. Çünkü bir hayvan sahiplendiğinde canından bir parça gibi oluyor. Kendin bir şeyi yemeden onu besliyorsun." derken gözlerinin içi gülüyordu. Kedisini çok fazla seviyordu ve şu anda da onu düşünüyor olmalıydı. "Her insan aynı değil. Belki aynı olmaz." dedim. "Sana arkadaşlık eder ve aklını dağıtır. Hem sizin evinizde bir sürü çalışan yok mu? Sen unutsan onlar unutmaz beslemeyi." İyi olur muydu acaba? "Barınağa gitmeliyiz." dedi hevesle. "Lütfen lütfen."

AFİTAPWhere stories live. Discover now