5. Bölüm

194 12 4
                                    

Korku ile gözlerim büyürken onun sinirle kısılmıştı. Yutkunamadım bile. Bu bir şaka veya rüyaydı. Hiç kimsenin gözleri kırmızı renginde olamazdı. 

''Senin gözlerinin rengi kırmızı mı ya?'' Alayla söylediğim cümleyle ayağa kalktım. Nasıl bir durumdaydım bilmiyorum ama beni kandıramayacaktı. Kesinlikle lensti. Başka açıklaması yoktu. Aklınca beni korkutmaya çalışıyordu.

Sinirle hırladığında geriledim. Şaşkınca ona bakıyordum. O hayvansı ses ondan mı çıkmıştı? ''Sen hala işin ciddiyetine varamamışsın. Hala ergenliktesin. Ergen ufak kız çocuğusun sadece.''

Sinirle yumruklarımı sıkarken öfkenin vücudumda dolaştığını hissettim. ''Sen...'' Dedim lens olan kırmızı gözlerine bakarken. 

Ona doğru adımlar atıyordum. Tam karşına gelince parmağımı ona doğrulttum. ''Sen beni aptal lenslerle korkutacağını mı sandın ? Ah, hadi ama oradan bakınca vampirlere inanan ergenler gibi mi görünüyorum?''

Boynumdaki acıyla gözlerimi yumdum. Bir saniye sonra ise sırtımı soğuk duvarda hissetmem bir oldu. Şaşkınca karşımdaki Zayn'e bakarken yutkunmaya çalıştım ama lanet olsun ki boğazımdaki elleri buna engel oluyordu. 

Yüzüne bakmaya çalıştım. Dışarıdan gelen ay ışığıyla yüzünü rahatlıkla görebiliyordum. Tüylerim diken diken olmuştu. Bir insanın yüzü böyle olamazdı.O kadar iğrenç ve korkutucuydu ki...

Göz altlarındaki damarlar morluklarını göstermişti. Gözlerinin rengi kıpkırmızıydı. Teni Ay ışığının altında bembeyazdı. Dudaklarının rengi kırmızıya çalıyordu. 

Korkuyla titremeye başladım. ''Ne... Nesin sen?''

Dudakları alayla kıvrılırken hiç bu kadar korktuğumu hatırlamıyordum. ''Panterimiz kediye dönüştü birden.''

Alayla kahkaha atarken tenimin soğuduğunu hissettim. Birden gülmeyi kesip yüzünü bana yaklaştırdı. Nefesimi tutmuştum. Bunlar gerçekten oluyor olamazdı!

Kulağıma yaklaştı ve keskin, buzdan farksız sesini duydum. ''Benimle oyun oynamaya çalışma ufaklık. Beni tanımıyorsun. Ne olduğumu bilmiyorsun.''

Biraz geri çekildi. ''Bak bana!''

Kükrediğinde titredim. Boğazımdaki elleri sertleşmişti. ''Sana bak dedim.''

Korkakça gözlerimi onun kırmızı gözlerine diktim. ''Ne görüyorsun?''

Sesi az öncekinden daha kısıktı ama sertliğinden bir şey kaybetmemişti. ''Bir... Bir canavar.''

Zayn'nin dudakları kıvrıldı ama acı çekiyormuş gibiydi. ''Canavar... Evet ben buyum. İğrenç bir canavar. İnsanların kanını içen, onları acımasızca öldüren bir canavar.''

Korkuyla nefesim kesildi. Keskin gözleri gözlerimi delerken kalbim tekledi. ''Ve sen bu yüzden benden uzak duracaksın. Aptal çocukça davranışlarını başka kişilere yapacaksın. Bana değil.''

Boğazımdaki eller bir anda kaybolunca yere çöktüm. Meğersem ayakta durmamı sağlayan onun elleriymiş. Başımı kaldırdım lakin onu göremedim. Gitmişti!

Şaşkınca çevreme bakarken titrediğimi fark ettim. Başımı eğdim ve ellerime baktım. Deli gibi titriyorlardı. Bunu durdurmak adına ellerimi yumruk yaptım. 

Sağ elimi kaldırıp kalbimin üzerine koydum. Nasılda çok hızlı atıyordu. Sanırım birazdan kalp krizinden ölecektim. 

Aklıma yaşadıklarım gelince yutkundum ve çığlık atmak istedim. Lakin tek yaptığım sessizce inlemek oldu. Korkuyla hareket edemedim. Şuan yatağa gitmek bile bir işkenceydi benim için. 

KAÇIŞWhere stories live. Discover now