17. Bölüm

92 4 0
                                    

Hotele geldiğimizde Zayn çok sessizdi ve bu beni ürkütüyordu. Olaylar üst üste geliyordu. İster istemez geriliyordum. Birkaç ay öncesine kadar normal bir hayatım vardı. Babasını kanserden kaybettiğini sanan, üvey babasıyla anlaşmaya çalışan, tek arkadaşıyla eğlenen bir kızdım. 

Ne ünlü bir sevgilim vardı, ne de peşimde dolaşan vampirler ve vampir avcıları. Bu olaylar arasında beni mutlu eden tek şey Zayn'di. O... O çok iyiydi. Benim aksime. Ben acıları ile boğulan, etrafı sıkıntılarla çevrili olan bir kızdım ve bu bataklığa Zayn'i de çekiyordum. 

Zayn hotel odamızın kapısını açtığında derin bir nefes aldım. Onun bir hayatı vardı. Her ne kadar artık eskisi gibi olamayacaksa yine de bensiz daha iyi olabilirdi. Onu da bu kötülüğe çekmek istemiyordum. 

Zayn kapının önünde durdu ve bana döndü. Bakışlarını kaçırdı. ''Benim bir işim var. Bir yada iki saatte dönmüş olurum.''

Başımı salladım sadece. İşinin ne olduğunu sormadım. Çünkü zaten belliydi ve bunu anlatmakta ne kadar zorlandığını görebiliyordum.

Zayn yanımdan geçip giderken arkasından onu izledim. Yorgun ve tükenmiş bedenimi zorluklarla odanın içerisine attım. Kapıyı arkamdan kapattım.

Yatağa doğru yürürken kendimi ölü gibi hissediyordum. Yatağın ucuna oturdum. Kırmızı yorgan buruştu. 

Derin bir nefes aldım ve içimdeki sıkıntıdan kurtulmaya çalıştım. Birkaç hafta sonra dünya turneleri başlıyordu. Ben Zayn'e sadece ayak bağı oluyordum. Bunu istemiyordum. Ölsem ne fark ederdi ki?

Tamam, arkamdan üzülenler olacaktı ama bir süre sonra buna alışacaklardı. Zayn de öyle. Bir süre sonra beni unutacak ve o çok müthiş hayatına geri dönecekti. Belki de evlenirdi. İnsan veya vampir fark etmez. Güzel, mutlu bir yuvası olurdu. Anılarında, çok derinlerde kalan bir kız olurdum onun için.

Hep kaçmaktansa, bu işkenceyi çekmektense ölmeyi isterdim. Bu daha ne kadar sürecekti ki? Ben insandım. Yaşlanacaktım ve bir gün ölecektim. Zayn ise benim aksime, yorulmayacak, yaşlanmayacaktı. Bunu görmek beni daha çok üzecekti.

Komidinin çekmecesini açtım ve boş bir kağıt aradım. Sonunda çekmecenin arkasında bir kağıt bulunca onu aldım. Kalem komidinin üzerinde vardı. Yazmaya başladım. Kalbimdeki ağrı ile yazmaya başladım.

Sevgili Zayn.

Biliyorum, çok klasik bir giriş oldu ama aklıma başka bir şey gelmedi. Zamanımda az. Bu mektubu sadece beni arama diye yazıyorum. Ben gidiyorum Zayn... Üzülme demeyeceğim. Çünkü üzülürsen beni seviyorsundur demektir ve bu beni mutlu eder ama sakın beni arama. Bulsan bile seninle gelmeyeceğim.

Gidiyorum, çünkü yoruldum. Ben sadece bir insanım Zayn. Babası tarafından bir zehir enjekte edilen bir insanım. Hayatı bok çukuruna düşmüş bir insan. Seni de bu bataklıya çekmek istemiyorum. Sen bir yıldızsın. Bu kaçış ne kadar sürecek ki? Eninde sonunda bizi bulacaklar. Seni kendi ellerimle ölüme sürükleyemem. 

Sana benden bir tavsiye. Sonsuz olan hayatını yaşa. Bir yuva kur. Mutlu ol. Çünkü sen mutlu olursan ben de oluyorum.

Sanırım bu kadar duygusallık yeter. Hoşçakal Zayn.

Seni her zaman sevicek olan Mabelle...

Son noktayıda koyduktan sonra derin bir nefes aldım. Böyle bitmesini istemezdim. Sam'in anlattığı hikayelerdeki gibi mutlu son ile bitmesini isterdim ama bu hikayede mutlu bir son göremiyordum ben.

Kağıdı komidinin üzerine koydum ve montuma daha sıkı sarıldım. Hotel odasından çıkarken gözümden lanet bir gözyaşı aktı.

Derin bir nefes aldım ve güçlü olmaya çalıştım. Hotelden hızlı adımlarla çıktım.

KAÇIŞWhere stories live. Discover now