14. Bölüm

95 7 0
                                    

İyi Okumalar...

Aslına bakılacak olursak benim hayatım çok güzeldi. Babam ve annem beni gerçekten seviyorlardı. Derslerimi elimden geldiğince yüksek tutmaya çalışıyordum. Çok geniş bir çevrem olmasa da Sam vardı. O bana yetiyordu. Hiç sevgilim olmadı diyemem. Bir tane olmuştu. Liseye yeni başlamıştım ve gerçekten onu seviyordum. Adı Eric'ti. Beni sevdiğini biliyordum. Yani bana özelmişim gibi, sadece onunmuşum gibi davranıyordu. Bu her genç kızın hoşuna gider. 

Çok güzel bir ilişkimiz vardı. Herkesin kıskandığı, özendiği bir ilişkiydi bizimkisi. Yapmacık değildi. Sınıfın ortasında öpüşmüyorduk mesela. Sırada onun omzuna yaslanarak uyurdum. O da benim saçlarımı okşar güzel şeyler söylerdi.

El ele yürürdük. Beni utandırmayı çok iyi becerirdi. Onun yanında ben sanki kör oluyor, hiçbir şeyi göremiyordum. Gelecekle ilgili birçok planımız vardı. Üniversiyeyi aynı yerde kazanacak, birlikte ev tutacaktık. Bana evlenme teklifini sürpriz bir şekilde yapacağını söyleyip dururdu. İki çoçuk istiyordu. İlki oğlan, ikincisi kız. Oğlumuz, kızımıza her zaman göz kulak olacağını söylüyordu. Onun gibi mavi gözlü olmalarını istiyordum.

Her şey çok güzeldi. Ta ki babamın ölümüne kadar. Sanki her şey babamın üzerine kuruluydu. Babamı kaybettiğim de her şeyimi de kaybettim.

İlk önce annemin bana olan tavırları değişti. Benden olabildiğince uzak durmaya çalışıyordu. Bunu hissediyordum. Sonra birden hayatımıza Kevin dahil oldu. Bunun nedenini hiç kendime sormamıştım. Tesadüflere inanan biriydim. 

Hemen arkasından notlarım düşmeye başladı. Psikolojik olarak çökmüştüm. Babam benim en değer verdiğim insanlardan biriydi.

Sonra, Eric... Beni aldattı.

Güzel bir gündü. Eric ile buluşacaktım. Olanlardan sonra o beni rahatlatıyordu ama beni arayıp hasta olduğunu söylemişti. Ben de ona acıyıp çorba yapıp ona götürdüm. Nasıl acımam? O benim sevgilimdi ve hasta, bana ihtiyacı vardı.

Kapıyı çaldığımda açması gecikti. Açtığında ise... Üzerinde sadece boxerı vardı. Ardından ise çarşafa sarılı bir kız. 

Üzerime öyle bir yük attı ki anlatamam. Başım dönmeye başlamıştı. Bana açıklamaya çalışırken onu dinlemedim. Nesini açıklayacaktı? 

Ondan sonra hiçbir erkeğe güvenmedim. Kalbimin kapılarını kilitledim ve hiçbirinin oraya gelmesine izin vermedim. Ta ki, bugüne dek.

Zayn, kilitlerle sardığım kapıyı açmaya başarmış ve kalbimin en derinine inmişti. Onu bırakamazdım. Buna gücüm yoktu. O Eric gibi değildi. Bunu hissediyordum.

''Hey, ne düşünüyorsun öyle?''

Zayn'nin sesiyle ürperdim. Gülümsedim. ''Seni ve... Yaşadıklarımızı.''

Zayn de güldü. Gülünce vücudu hareket ediyordu. Yattığım dizlerinden kalktım. Onu gülerken görmek gerçekten de olağın üstüydü. Bunu kaçıramazdım.

Gözleri küçülüyor ve beyaz dişleri ortaya çıkıyordu. Pürüzsüz yüzüne elimi koydum. Gözleri benimkilere sabitlendi.

Gülümsemeye çalıştım. ''Seni çok seviyorum Zayn. Beni asla bırakma olur mu?''

Zayn elimi iki elinin arasına aldı ve öptü. ''Asla, bebeğim. Seni asla bırakmayacağım.''

Gülümsedim ve boynuna doladım kollarımı. ''Yine uygunsuz bir zamanda geldim değil mi?''

Brandon'ın sesiyle ben gülerken Zayn bir küfür mırıldanmıştı. ''Piç herif, nasıl girdin buraya?''

Zayn'den ayrıldım ve kapının hemen önünde duran Brandon'a baktım. Omuz silkti. ''Ben de seni özledim hayatım.''

KAÇIŞWhere stories live. Discover now