《27》

8.8K 470 16
                                    

Aras: Kapıyı aç.

Melek: Ne?

Melek: Evde değil misin sen zaten şu an?

Kız kardeşimin soru sormayı bırakıp kapıyı açmayı akıl edeceği zamanı sabırsızlıkla beklerken Mevsim'in kucağımdaki bedenini sarsmamaya çalışıyordum. Bu saatten sonra onu kendi evine götürmenin doğru bir şey olmayacağı kanısına varmış ve kendi evime getirmiştim.

Çelik kapıdan kilit sesi duyulduğunda derin bir nefes aldım sonunda dercesine. Üzerinde beyaz pijamalarıyla kapıyı açan; kahverengi, dağınık saçları omuzlarına dökülen ve Mevsim'le yaşıt olan kardeşime baktım.

Benim gözlerim gibi kahverengi olan gözleri Mevsim'i görmesiyle kocaman olurken ağzı yavaşça açıldı. Bir şey söyleyeceğim sırada "Yuh!" dedi kısık ama duyulabilecek bir sesle. Normalde böyle şeyler söylemesine kızardım ama şu an tek istediğim şey Mevsim'i yatağıma sağ salim yatırabilmekti.

"Çekilmeyi düşünüyor musun, Melek?"

Fısıltıyla ama aceleci bir tavırla konuştuğumda Melek kapıyı ardına kadar açıp geriye çekildi. Ses çıkarmamaya çalışarak eve girdiğimde bir daha Melek'in çenesini durduramayacağımı fark etmem uzun zaman almamıştı.

"Bu kız kim? Sevgilin mi? Neden bizim eve getirdin? Abi, cevap versene! Sevgil-"

"Bir sussana, kızım!"

Fısıltıyla çıkıştığımda Mevsim ile aramda gidip gelen gözlerini kıstı ve sırtının ortasına gelen saçlarını savurup hıhladı. Kız kardeşimden de trip yediğimde bu gece ne kadar daha tuhaflaşabilir diye merak ediyordum.

Merdivenlerden çıkarken sessiz olmaya çalışıyordum ama kucağımda Mevsim varken pek becerdiğim söylenemezdi.

Üst kata çıktığımda tam Melek'e koridorun ışıklarını yakmasını söyleyecektim ki buna gerek kalmadan koridor aydınlığa boğuldu. Annem ve babam uyku mahmuru bir şekilde Melek'le bana bakarken annemin gözleri yavaşça Mevsim'e kaydı. Gözleri kocaman olurken babama döndü. Babam da hızlı bir harekeyle anneme döndüğünde annem fısıldayarak bir şeyler söylemişti babama ama dediğini duyamamıştım.

Duysam da umrumda değildi çünkü ortam şu ankinden daha tuhaf bir hal alamazdı. Yani... İnşallah.

"Aras?"

Annem duyacaklarından korkarcasına ismimi telaffuz ettiğinde "Lütfen, anne." dedim hızlıca. "Mevsim'i yatırıp geleyim. Olur mu?"

Annem bu sorumla kucağımda büzüşmüş bir şekilde durmaya devam eden Mevsim'e baktı. Gözlerini kırparak onay verdiğinde derin bir nefes alıp büyük adımlarımı odama yönlendirdim.

Neredeyse her yerinde siyahın hakim olduğu odama girdiğimde Mevsim'in bedenini incitmekten korkarcasına yatağıma bıraktım. Rahat bir yere geçmiş olmanın verdiği rahatlıkla çift kişilik yatağıma yayıldı ama bu yayılış oldukça tuhaftı. Hem çok yer kaplıyordu hem de benim ne kadar yer kapladığım düşünüldüğünde oldukça minik bir yer kaplıyordu.

Annemlerin beni beklediği aklıma dank ettiğinde derin bir nefes alıp odamdan çıktım.

Evet, beni bekliyorlardı.

Hem de ne bekleyiş!

Annem babama heyecanlı heyecanlı bir şeyler anlatıyordu. Babamsa duvara yaslanmış, annemi gülen gözlerle izliyordu. Melek de babam gibi duvara yaslamıştı ama o telefonuyla uğraşıyordu.

Mevsim'e ses gitmesin diye odanın kapısını çekip hafifçe öksürdüğümde herkes bana döndü. Konuştukları zaman susmayacaklarını anlayıp konuşmalarına fırsat vermedim.

"İsmi Mevsim. Aynı sınıftayız ama ben okula bir yıl geç başladığım için benden bir yaş küçük. Ve hayır, sevgilim değil."

Melek'in neşesi anında sönerken annem iddiacı bir tavırla tek kaşını kaldırmıştı. Onun bu ifadesine bir anlam veremeden konuşmaya devam ettim.

"Sevgili olacak belki de son kişiler biziz çünkü birbirimizden ölesiye nefret ediyoruz. Ona yapmadığım şey kalmadı, onun da bana. Buna iftira, dedikodu gibi şeyler de dahil."

Her şeyden çok önemsediğim aile üyelerimin yüz ifadeleri hızlı bir biçimde değişirken neden bu kadar açıksözlü davrandığımı ben de anlayamasam da konuyu kapatmaya karar verip "Neyse." dedim yalandan esneyerek. "Benim çok uykum geldi. Yarın da okul var zaten. Ben gidip yatayım."

Babamın bakışlarının muzipleşmesiyle hızlıca ekledim.

"Oturma odasında."

İyi Kötü | TextingWhere stories live. Discover now