《42》

8.5K 473 19
                                    

"Aç şu telefonu artık. Aç, aç!"

Kulağımda telefonla evin içinde dönüp dururken endişeli bir şekilde bağırmamla telefonuyla uğraşan Melek irkilip bana çevirdi gözlerini.

"Ne oldu, abi?"

Meraklı gözlerle bana baktığını görsem bile endişeden kendimi yiyecek bir seviyede olduğum için cevap vermedim sorusuna.

Mevsim mesajlaşırken bir anda çevrimdışı olmuştu ve şu anda da telefonlarıma bakmıyordu. Onu biraz olsun tanıdıysam bir şey söylemeden ortadan kaybolmazdı.

Bu düşünceyle darlandığım için derin bir nefes aldığımda Melek bana tuhafça bakarak odadan çıktı.

Çıldırmama ramak kalmışken Mevsim telefonu açtığında konuştum hızlıca.

"Nerdesin sen, Mevsim? Söyle, yanına geli-"

"Aras..."

Mevsim'in titrek sesi kulaklarıma dolduğunda duraksadım. O sırada telefonun ucundan şiddetli bir hıçkırık sesi geldi.

"Ben... Be-n hastanedeyim. Okulun... Okulun yakınındaki..."

"Ne oldu?"

Cevap vermemesiyle çıldıracak gibi olduğumda annemin odaya girmesine, babamın da kapının önünde durup kaşlarını çatarak ne olduğunu anlamaya çalışmasına neden olacak kadar bağırarak konuşmak zorunda hissetmiştim kendimi.

"Ne oldu diyorum, Mevsim? İyi misin? Mev-"

"Aras, gelir misin? Lütfen, ihtiyacım var."

"İyisin ama değil mi?"

Ağladığı gerçeğini göz önünde bulundurduğumda böyle bir soru sormam saçma geliyordu ama en azından fiziksel olarak iyi olduğunu duymam lazımdı. 

"Ge-l... Lütfen..."

İyi olduğuna dair hiçbir şey söylememesi boğazımdaki yumrunun büyümesine yol açarken bu yumrunun geçmesi için bir umut yutkunduktan sonra bana ne olduğunu soran anneme kaçamak bir bakış atıp konuştum.

"Geliyorum, güzelim. Geliyorum."

İyi Kötü | TextingWhere stories live. Discover now