Özel Bölüm

8.8K 513 128
                                    

"Merhaba, annem. Ben geldim."

Annemin güllerle donattığım mezarına bakarak buruk bir sesle konuştuğumda gözümden hemen bir damla yaş aktı ama bu yaşı hemen sildim.

Çocuklar anne karnındayken annelerinin duygularını hissederlerdi ve benim üçüzlerimi üzmeye hakkım yoktu.

"Anne adayı biri olarak geldim hem de."

Mezarının yanına çömelirken müjdeyi verdiğimde elim annemin güzel kokulu toprağındaydı.

"Sana bu haberi hemen vermek istedim, annem. Kızın anne olunca seni anlar ve affeder diye sevinirsin diye düşündüm. Ama ben sana hiç küsemedim ki... Senin yerine öleyim dediğim zaman kalbin tekrar atmaya başlamadığı için, benim isteğimi yerine getirmediğin için sinirlendim biraz; yalan yok. Ama sana küsmedim. Küsemedim. Ben sana nasıl küsülür, onu bile bilmiyorum ki anne..."

Omuz silktim.

"Şimdi seni daha iyi anlıyorum ama... Eğer ben de bir gün öldüğümde kızım veya oğlum başıma gelip ben senin yerine öleyim derse benim de kalbim atmayacak, anne."

Aras bu söylediklerimi duysa ölümden bahsettiğim için bana çok kızardı, eminim. Çünkü ciddi anlamda bana ölüm kelimesini ve türevlerini yasaklamıştı.

"Söz veriyorum, senin gibi bir anne olacağım. Yeri geldiğinde şefkatli, yeri geldiğinde otoriter, yeri geldiğinde arkadaş, yeri geldiğinde kardeş olacağım çocuklarıma. Ben de senin gibi bir anne olacağım, anne."

Burnumu çekip ayağa kalktım. Aras eve gelip de evde olmadığımı fark ederse endişelenirdi, biliyordum. Yarın yine gelirdim zaten anneme.

"Neyse, anne. Ben gideyim şimdi. Kendine iyi bak."

Arkamı dönüp mezarlığın çıkışına doğru ilerlerken durdum ve arkamı dönüp annemin mezar taşına bir bakış atarken bugün annemle olan diyalogumun son sözlerini söyledim.

"Ben üflediğimde de çocuklarımın acıları geçecek, anne."

Kalbimizde yaşayan annelere ve içimizdeki masum çocuklara ithafen...

İyi Kötü | TextingWhere stories live. Discover now