《45》

8.6K 536 86
                                    

Mevsim'in hafif bedenini kucağıma aldığımda bahçe kapısını ayağımla açıp içeri girmiştim. Muhtemelen onları aradığımdan beri pencereden benim yolumu gözleyen annemler, hemen kapıyı açtıklarında onları konuşmamaları için uyardığımdan seslerini çıkarmamışlardı.

Hemşireler Mevsim'e sakinleştirici yaptıklarında ve onu odalardan birine aldıklarında annemleri arayıp Mevsim'i bize getireceğimi, geldiğimiz zaman her şeyi anlatacağımı, bu yüzden de soru sormamalarını söylemiştim.

Mevsim'in kucağımdaki bedenini yatağıma bırakıp üstüne battaniyeyi örttüğümde onu izlemeden duramamıştım. Kahverengi saçları yatağa dağılmıştı. Yüzü hastalıklı bir beyazlıktaydı. Kahverengi gözlerinin altı ve burnu kızarmıştı ama bu haliyle bile çok güzeldi.

İçeride benden açıklama bekleyen bir ailem olduğu aklıma geldiğinde Mevsim'i izlemeyi daha sonraya erteleyip ses çıkarmamaya çalışarak odadan çıktım.

Merdivenleri bitkin adımlarla indiğimde elimle saçlarımı dağıtmıştım istemsizce. Neden bilmiyordum ama Mevsim dağılınca ben de dağılmıştım.

"Eee, oğlum? Açıklama yapmayı düşünüyor musun?"

Annemin alaycı sesiyle daldığım düşüncelerden kurtulduğumda sıkıntılı bir nefes verip koltuğa oturdum ve dirseklerimi dizlerime yaslayıp tekrar dağıttım kahverengi saçlarımı.

"Ben Mevsim'i seviyordum bir iki yıl önce."

Tekdüze bir sesle direkt konuya daldığımda annemlerin yüzüne bakmıyordum.

"Mevsim'i seviyordum ama o, iyi birisi değildi. Herkesi aşağılıyordu, arkadaşlarını kullanıyordu, öğretmenleri tehdit ediyordu. Kimse umrunda değildi. Ben de gidip ne olacaksa olsun demiş, seni seviyorum diye itiraf edivermiştim hislerimi. Ona aşkını itiraf eden herkese yaptığı gibi beni de rezil etmişti. Ondan sonra zaten hırs yapıp kilo falan vermiştim."

Annem anlayışlı bir insan olduğu için beni tepkisizce dinlemeye devam ederken Melek'in kaşları çatılmıştı bana bunları yaşatan kızı neden evimize getirdiğimi anlayamadığı için. Babamı ise göremiyordum oturduğum yerden.

"Sonra okula geri döndüm. Mevsim'le uğraşmaya başladım. O da benimle uğraşmaya başladı tabii. Birbirimize iftira falan attık. Sonra ben... daha sert şeyler yapmaya başladım. Umursamadı."

"Peki, ne oldu da Mevsim şu an bize geldi?"

Annem hiçbir şey anlaşılmayan bir sesle dillendirmişti sorusunu.

"Ben, Mevsim'in kötü biri olduğuna inanmamaya başladım. Onun bunları yapmaya mecbur olduğunu düşünüyordum. Kendimi ona yakın hissetmeye başladım yani."

Annemle babamın anlayamadığım bir biçimde birbirlerine baktıklarını hissettim.

"Bugün de... Hastanede olduğunu söyledi, ben de yanına gittim."

Başımı kaldırıp annemin güzel gözlerine baktım. Titrek bir nefes verdim yavaşça. Gözlerimdeki yanma hissinin geçmesi için bekledim biraz. Ama sonra dayanamayıp devam ettim titrek bir sesle.

"Annesi öldü."

Annemin yüzündeki tepkisizlik son bulurken kendime bile itiraf etmeye korktuğum şeyi anın verdiği duygularla itiraf ediverdim.

"Canımın canı gitti, anne."

İyi Kötü | TextingWhere stories live. Discover now