14.

1.4K 105 74
                                    

Keyifli Okumalar!

Diana💎

Yatakta dizlerimi toplamış vaziyette stresle sallanırken bacaklarımın üzerindeki yorgan hafif hafif tenimden kayıyordu. Daha ne kadar süre böyle bekleyeceğimi bilmiyordum ama aşağı inmeye fazlasıyla çekiniyordum. Hatta daha doğrusu korkuyordum...

Taehyung ile dün, Ha Neul'ün asla söylememesi gereken bir bilgiyi asla söylememesi gereken bir anda ağzından kaçırdığı gecenin ardından eve geldiğimizde fazlasıyla bitkindim. Onunla oturup hesaplaşmaya ne gücüm vardı ne de gerçekten isteğim. O da halime acıyıp ısrar etmemişti neyse ki ve ben konuyu henüz daha açılamadan kapatıp uyumuştum.

Bu sabah uyanınca aşağıdan sesler duymuştum. Mayışık mayışık salonda gezinen Taehyung'un mutfağa uğrayıp ardından salonu biraz turladıktan sonra koltuğa oturduğunu biliyordum. Ayağına yarım yamalak giydiği terlik seslerinden, cam bardağı tezgaha bırakış sesine kadar tüm hareketleri bu sayede kafamda canlanmıştı. Ayrıca odadan ayrılmadan önce lavaboya gittiğini de odamızdaki banyonun kapısının tam kapatılmadığından anlamak mümkündü.

Ama artık sesler kesileli çok oluyordu. Saate baktığımda neredeyse öğlen olduğunu görmüştüm. Bu saate kadar beni beklemiş olması... İşine tercih ettiğine göre benimle ciddi anlamda konuşmak istiyordu. Bu sefer kaçamazdım.

İşin kötü yanı, ben henüz nohut hakkında bir karar verememiştim. Artık bu saatten sonra devreye Taehyung faktörü girdiği için pek de bir seçeneğim kalmıyordu aslında. Nohutu aldıramazdım. Taehyung buna asla izin vermezdi. Kararlarıma her şekilde saygı duyacağını biliyordum ama bu konuda hiç emin değildim. Hassastı, çocuk konusunda zaafı vardı.

Derin bir nefes verip üzerimdeki yorganı yana attım. Geceliğimin açıkta bıraktığı çıplak bacaklarım serinlediğinde vücuduma bir ürperti yayılmıştı. Yataktan kalkıp üzerime ince bir hırka giydim ve son olarak terliklerimi de ayağıma geçirdim.

Daha fazla oyalanmanın bir anlamı yoktu. Taehyung kim bilir neler düşünmüş, hangi duygudan hangi duyguya atlamıştı. Onu daha fazla bu halde bırakamazdım.

Odadan ayrılıp merdivenlere yöneldiğimde aşağı yavaş yavaş iniyordum. Hamile olduğum için hep rahatsız edici bir hissiyat vardı midemde. Hep net olarak bulanmıyordu ama bu his midemi hiç terk etmiyordu. Başım sık dönüyor, çoğu an dengemi sağlamakta zorlanıyordum.

Sonunda aşağı indiğimde görüş açıma giren Taehyung'un, dirseklerini dizlerine dayamış bir vaziyette koltukta otururken kara kara düşünüyor olduğunu görmüştüm. Beni fark edince hemen pozisyonundan arınarak doğruldu ve bakışları bende birkaç saniye şaşkınlıkla gezindikten sonra ayağa kalktı yavaşça.

"Diana?" derken sesi, hangi tonda çıkması gerektiği konusunda pek emin değildi.

Anlaşılan ben merdivenden inerken fazla yavaş olduğumdan beni duymamıştı. Bir anda karşısında doğrulmamı beklememiş gibi bakıyordu çünkü. Gözleri... Yorgun görünüyordu.

"Günaydın," diye mırıldandım.

Kocamla konuşuyordum, bir yabancı değildi. Ama çekiniyordum işte...

Taehyung ile abartısız bir dakika kadar öylece birbirimizi izlemiş olabilirdik. Gözlerimizle anlaşmak istemiştik, ikimiz de konuşmaya korkuyorduk. Ne demeliydik, nereden başlamalıydık? Bu soruların cevabını bulup denemektense sadece gözlerimizle birbirimizi anlasak sanki daha kolay olurdu. Ama bu mesele, bakışlarla çözebileceğimiz bir şey değildi.

Sonunda Taehyung da benimle aynı şeyi düşünmüş gibi buna bir son verip harekete geçti. Bana yaklaşıp karşımda durduktan sonra elimi kavradı. Hareketleri normal nazikliğinden çok daha nazikti, anlamıştım ki o da benden çekiniyordu.

Love Affair: Upside Down Onde histórias criam vida. Descubra agora