32.

1.2K 82 103
                                    


Keyifli Okumalar!

7 ay sonra...

Karşısında duran uzun ve geniş, devasa büyüklükteki yapının her bir köşesini belki de şu ana dek ilk defa bu kadar derin, bu kadar ayrıntılı bir şekilde inceliyordu Taehyung. Yıllardır her sabah kapısından girdiği bu lüks yapıya daha önce hiç böylesine bakmamıştı. Her baktığında normalde göğsü gururla kabarır, güzel bir tat gezinirdi vücudunda ve sinirlerini okşardı. Ona yıllarca çabaladığını hatırlatırdı, yıllarca didinip onca engeli aştığını ve tüm varını yoğunu ortaya koyarak tamamen kendi hakkıyla buna sahip olduğunu hatırlatırdı.

Taehyung, buna son kez baktı.

İnsan için istikrarlı olmak zordur, çabalamak ve bu çabanın karşılığını görebilene dek durmamak. İnsan için ileriyi hayal etmek ise her zaman kolaydır; plan oluşturmak, yapılacakları belirlemek, istenilen konuma ulaşılmış bir vaziyeti gözde canlandırmak. Hayal etmek, bir şeyleri istemek ve olduğu şeklini görmek. Bunlar her zaman insanın kolayına gelir fakat asıl mesele, gerçekten ulaşabilmektir.

Taehyung, gerçekten ulaşmıştı.

Eksiklik hissi, tam da böyle anlarda otururdu insanın içine içine. Bir şeylerinin eksilişini, senden kopuşunu izlerdin. Ellerin kolların bağlı. Gerçekten çabalamışsındır, gerçekten uzun yıllar sana aitti, daha birkaç gün öncesine kadar seninleydi, elbette. Ama artık hiçbir önemi kalmamıştır. Taehyung, gökyüzüne doğru uzanan camlara bakarken işte aynen böyle hissediyordu. Eksik. Yüreği sızlıyordu çünkü eksilmişti.

Burnunu çekti, göğsü inerken derin bir nefes verdi. Çömelip her şeyi baştan alabilir miyiz, diye yalvarmak istiyordu. Yeniden deneyelim, bir kez daha deneyelim. Ama sanki karşısındaki yapı ona sırtını dönmüştü. Başka birine satıldığı an Taehyung ile tüm manevi bağını yitirmiş gibi dopdonuk duruyordu. Sıcak yaz aylarının kavurucu güneşi bile somurtkan tipini aydınlatamıyordu. Havanın nemi bile buğulamıyordu o camları, halbuki Taehyung'un gözyaşları çoktan nemlendirmişti yüzünü.

Ellerini yüzüne kapadı pişmanlıkla, o an tüm pişmanlıklarına hıçkıra hıçkıra ağladı.

Kendi kurduğu yapıyı satmak zorunda kalmıştı, şirket batarken son parasına kadar çalışanlarının hakkını ödemeye çalıştı. Şirketi satması gerekiyordu çünkü bakması gereken bir yuvası vardı. Bir süre rahatça geçinmelerine yetecek paraları olmuştu ama Taehyung, hazinesini kaybetmiş gibi hissediyordu.

Artık resmen ortada kalmıştı. Şirketin satışını bugün gerçekleştirmiş, onu son kez dışarıdan görmeye gelmişti. İlk kurulduğu anı hatırlıyordu, yapım aşamasına kadar aklındaydı her bir görüntü. Oradan ayrılmadan önce içinden geçirdiği şey belki de durumuna göre çok iddialıydı ama Taehyung, tüm kalbiyle diledi.

"Seni yeniden alacağım," demişti arabasına binmeden önce. "Geri döneceğim."

Beş parasız ve çok yükseklerden bir anda yere çakılmışken bile son kalan hırs kırıntıları gözbebeklerinde küçük kıvılcımlar yaratmıştı. Taehyung'un diğer insanlardan farkı da buydu işte. O çabalardı, istikrarlıydı. Hayal ederse ve isterse onu hayaline ulaştıracak yolu bu halde bile izlemeye hazırdı.

Diana'ya ve çocuklarına güzel bakacağına söz vermişti. Doğduğu zaman kızına güzel şeyler almak istiyordu, onu özen içinde büyütmek istiyordu. Güçlü bir baba olmalıydı, gücünü yitirmiş bir baba değil. Bir kızı olduğunu öğrendiğinde onun kahramanı olacağını biliyordu, kahraman bir baba batırdığı şirketi biraz ıspanak yedikten sonra güçlenip yeniden kurmalıydı.

Love Affair: Upside Down Where stories live. Discover now