29.

1.2K 98 109
                                    

Keyifli okumalar!

Ha Neul⭐️

"Bayan Jeon,''

Avukatım konuşmaya devam edeceği sırada telefonu kulağımla omzum arasına sıkıştırıp kendime yemek hazırlarken dinlemeye devam ettim.

''Eşiniz imza attı. Duruşmanızı hemen ayarlamaya çalışacağım.''

Söylediği şey ile nefesim kesilirken duraksadım birkaç saniye. Ondan ayrılmak istemediğim, ona ihtiyaç duyacağım apaçıktı. Fakat buna mecbur bırakmıştı beni. Birinin çıkıp "Sana şaka yaptık, eşek şakası." demesini bekliyordum hala. Bitiyordu işte. Beklemediğim bir şekilde, beklemediğim bir anda alt üst olmuştuk.

''En erken ne zamanı öngörüyorsunuz?'' diye sordum. Sessiz kaldığımdan sesim çatallı çıkmıştı.

''Yarına bir duruşma ayarlanabilir gibi görünüyor. Sizi haberdar edeceğim, eşinizin avukatı ile birlikte ayarlayacağız zaten.'' dediğinde kafamı salladım ağır bir şekilde.

''Tamam, teşekkür ederim. Görüşmek üzere.''

Telefonu almak için elimdeki bıçağı bıraktım ve telefonu kapatıp tezgaha bıraktım gelişigüzel. Bıçağı alıp işime devam edecektim ama ellerim titriyordu. Ruhum, vücudum bir arayış içindeydi. Jungkook'u arıyordum. Beni sinir etmek için çaba sarf etmesini arıyordum. Şakadan küstüğümde barışmak için bin bir yol arayışını arıyordum. Sarılışını, öpüşünü ve o güzel sesiyle Ha Neul, deyişini arıyordum. Susamışım gibi hissettiriyordu fakat biliyordum ki bu susuzluktan asla kurtulamayacaktım artık.

Bıçağı tezgaha sertçe bırakıp ellerimi yıkadıktan sonra hışımla çıktım mutfaktan. Sürekli düşünüyordum, düşünmediğim tek bir an yoktu. Düşünmemek için uyuduğum anlardaysa Jungkook beni bu sefer rüyalarımda karşılıyordu.

Zar zor topladığım salona girip koltuğa oturdum. Ne yazık ki kafamı dağıtmak için bile televizyon izleyemiyordum, Jungkook televizyonu yere fırlattığı için bozulmuştu ve çok fazla kırılmıştı. Ben de çözümü çöpe atarak bulmuştum.

Birkaç dakika boyunca salonda oturduğumda Jungkook'u bulmaya karar verdim. Aniden ayaklanıp üzerime ceket almak için çıkacakken mutfaktan yükselen telefon zil sesimle duraksadım.

Mutfağa yönelip arayana baktıktan sonra hızlıca cevapladım.

''Diana?'' dedim açar açmaz.

''İşin var mı bugün? Biraz dolaşıp oturalım diyecektim.'' diyerek konuya girdi hemen.

''Jungkook'un yanına gideceğim.'' dedim. ''Sonra bir işim yok.''

''Jungkook mu?'' diye sordu şaşkınlıkla.

''Duruşmamız büyük ihtimalle yarın, bilmiyorum konuşmamız gerekenler vardır diye düşündüm.'' dedim ve gülmeye çalıştım. ''Boşanan insanların konuşacakları olur yani öyle değil mi?''

''Ha Neul...'' dedi Diana ve birkaç saniye bekledikten sonra devam etti. ''Jungkook'u görmek mi istiyorsun?''

''Hayır!'' dedim aniden. ''Hayır, Diana ben-''

Cümlemi tamamlayamadım ve durdum bir süre. Onu görmek istemiyordum, kesinlikle görmek istemiyordum. Amacım konuşmaktı, sadece konuşmak. Yani... Öyleydi değil mi?

''Neyse...'' dedi Diana. Bir açıklama yapamayacağımı anlamış olsa gerekti. ''Jungkook ile konuştuktan sonra beni almaya gel. Dolaşırız ve biraz otururuz.''

Onu onaylayıp vedalaştıktan sonra telefonu kapattım. Bir an önce çıkmak istediğimden ceketimi geçirdim üstüme, çantamı aldıktan sonraysa çıktım. Yol boyunca söyleyeceklerimi düşünmüş ve bir plan yapmaya çalışmıştım ancak ne söyleyeceğimi ya da söyleyeceklerimi nasıl söyleyebileceğimi bilmiyordum.

Love Affair: Upside Down Where stories live. Discover now