11| Neyse, en azından yabancıya gitmedi desene?

19.6K 1.9K 2.5K
                                    

Hannam the Hill. Taşınıyorduk.

Yeni yurdumuz, daha doğrusu artık ev de diyebilirdim çünkü aşırı büyük bir yerdi. Oldukça lüks ve kullanışlı bir yerdi. Herkesin kişisel zevkleri doğrultusunda düzenlenmişti her yer. Kapalı yüzme havuzu, spor salonu gibi birçok hobi alanı da vardı. Şimdi olduğumuz yerden çok daha sessiz ve kullanışlıydı işte.

Kıyafetlerimi bavula koyma işini halletmiştim. İç çamaşırlarımı da ayrı bir bavula yerleştirmiş, ayakkabılarımı da kutulara yerleştirimiştim. Yapacak çok bir şeyim kalmamıştı. Etraftaki birkaç süs eşyamı almamla birlikte sanırım hazır olacaktım. Ah, bir de banyoda kullandığım eşyalar da vardı tabi. Yani losyon, duş jeli gibi.

"Oraya gittiğimizde odalar ayrılacak mı?" Dediğimde Hoseok hyungun bakışları bana dönmüştü. Bilmiyorum dercesine omuz silktiğinde bakışlarımı tekrar önüme çevirmiştim. Her ne kadar bazen tek bir odamın olmasını istesem de sanırım bir oda arkadaşımın oluşunu daha çok seviyordum.

"Ayrılmasını mı isterdin?"

"Ne? Hayır. Ben halimden memnunum"

"Tabi istemezsin, gece korktuğunda kimin yanına yatacaksın sonra?" Diyerek gülmüş ve eklemişti. "Bebek gibisin hala"

Gözlerimi devirerek elime bir kutu almış ve masamın üzerindeki eşyaları yerleştirmeye başlamıştım.

"Odadan çıkıp birinin odasına girmek zor değil" demiştim sessizce. "Sadece oda arkadaşlığını seviyorum. Bu tür şeylerden hoşlandığımı biliyorsun"

"Biliyorum biliyorum. Biz Jiminle büyük ihtimalle aynı odada kalacağız yine, öyle konuştuk. Sizi bilmem"

"Gerçekten mi? Arkamdan da konuştunuz mu? Beni istemediğinizi bana da söyleyebilirdiniz" dediğimde gözlerini deviren taraf oydu.

"Saçmalama Jungkook. Sadece öyle konuşurken laf arasında yine benimle kalmak istediğini söyleyince ben de onayladım. Yani en başından beri onunla aynı odada kalıyorum. Stajyerlik dönemimizde de beraberdik." Demiş ve sırıtmaya başlamıştı. "Ama sen öyle misin? Ortalık malı oldun, herkesle yattın"

"Çok iğrençsin, iyi ki odamız ayrılıyor"

Büyük bir kahkaha atarak bana yastığını fırlattığında gülerek havada yakalamıştım.

"Aklın anca bel altı çalışıyor. En kısa zamanda Jimin'i de senden kurtarmalıyım. Can güvenliği yok resmen. Bir de en güzel popo onda var. Tanrı korusun"

Az önceki kahkahasına büyük demiştim ama hayır, asıl büyük kahkahayı şimdi atmıştı. Resmen bademciklerini görmüştüm ve kulaklarına kadar kızarmıştı resmen.

"Güzel eğlendin umarım Jiminle de böyle eğlenmezsin"

"Dikkat etmedim sanma, hyung nerede? Jimin ne?"

"Kahrolası iki yaş"

Mırıldanışıma karşı yine güldüğünde ben de sessiz kalarak gülümsemiştim. Masamı da toparladıktan sonra acıktığımı hissederek odadan çıkmış ve mutfağa gitmiştim. Taehyung hyung ve Yoongi hyung da buradaydı. Sandalyelere karşılıklı oturmuş, bir şeyler konuşuyorlardı. Ben geldiğimde sessizleşmeleri özel konuştuklarının göstergesiydi. Bu yüzden hemen dolaba yönelip yiyecek bir şeyler bakmaya başlamıştım.

"Acıktıysan kendine ramen pişir" demişti Yoongi hyung. Kısa bir an onlara baktığımda ikisinin de bana baktığını görmüştüm. "Yiyecek bir şey yok dolapta. Birkac paket ramen dışında bir şey kalmamış. Daha doğrusu dondurucudakileri falan da hep taşımışlar. Bu geceden itibaren burada kalmayacağız diye bir şey bırakmamışlar"

İdol: taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin