12| Gurur verici olurdu.

19.8K 1.9K 1.7K
                                    

Bu aralar deli gibi spor yapıyordum.

Tatilde aldığım iki kiloyu vermek için başladığım sporun kafamı dağıttığını fark edince kendimi iyice spora vermiştim. Çünkü özellikle bu aralar kafamda o kadar saçma düşünceler dolanıyordu ki, bazen kendimi dövmek istiyordum. Saçmalıyordum.

Saçmalatıyorlardı. Neyse.

Yanan kaslarımın verdiği hissiyatı sevsem de terlemenin verdiği hissiyattan nefret ediyordum. Her yerimden alev çıkıyormuş gibi hissediyordum. Vücuduma yapışan ıslak tişörtü kendimden iğrenerek çıkartmış ve ıslak çamaşırlarımı koymak için yanımda getirdiğim küçük çantaya atmıştım. Bu çantayı sadece bu amaçla kullanıyordum. Çünkü oldukça küçüktü.

Çok terli olduğum için suyumu yavaş yavaş içmiştim. Tekrar hasta olmak en son isteyeceğim şey bile değildi. Bu yüzden dikkatli olmak adına sevmesem de ılık su içiyordum.

Şişmemek adına, çünkü antremanım bitmemişti, birazını içtiğim şişeyi kenara koymuş ve bir havluyla vücudumu silmiştim. Şu an burada başkası olmasa altımdaki şortu da çıkarırdım ama maalesef ki tek başıma antreman yapmama izin yoktu. Bir koçla birlikte yapıyordum sporu.

"Devam edecek misin?"

"Evet, sorun yok" diyerek havluyu yaslanacağım yere germiş ve pozisyonumu alarak ağırlıkları ayarlamasını beklemiştim. Her şey hazır olduğunda tüm gücümü kollarıma vererek seriyi tamamlamıştım. Bu hareketin aynı anda göğüs, sırt ve kollarımı çalıştırdığını net bir şekilde hissediyordum.

"Bugünlük bu kadar yeter Jungkook, soğuma hareketlerini yapmayı unutma. Biraz daha durmak istiyorsan da en fazla on dakika koş. Tamam mı?"

"Tamam, teşekkür ederim"

Başını hafifçe sallayıp gülümsemiş ve spor salonundan çıkmıştı. Oturduğum yerden kalkıp koşu bandına binmiş ve ayara dokunmadan koşmaya başlamıştım. Bakışlarım saate kayarken tahminimden daha uzun sürdüğünü fark etmiştim. Ortak pratik saatimizden en az üç saat önce sporumu bitirmiş oluyordum genelde ama bu sefer yaklaşık olarak iki saat falan vardı. Bu yüzden koşmaktan vazgeçerek soğuma hareketlerini yaptığım sırada kapı açılınca bakışlarım da o tarafa dönmüştü.

Hoseok hyung ve Taehyung hyung içeri girerlerken Taehyung hyung hayran kalmış bir ifadeyle vücuduma bakıyordu.

"Jungkook.." demişti gözlerini büyüterek, sonunda, gözlerime bakarken. "Woah.."

Tepkisi Hoseok hyungu güldürürken ben de gülümsemekle yetinmiştim. Havluyla tekrar vücudumu silerken ikisi yanıma kadar gelmişlerdi.

"Kötü kokuyor olabilirim" demiştim. Onlarsa aynı anda 'gerçekten mi?' dercesine bana bakmışlardı. Omuz silkerek havluyu da çantaya sıkıştırmış ve onlara dönmüştüm. "Yeter bu kadar, gözünüzle yediniz bitirdiniz. Neden geldiniz, bir şey mi diyecektiniz?"

"Ne? Ah, evet. Yemek için. Yani dışarıda yiyelim diye kararlaştırdık. Hazırlan hadi"

"Tamam. Duş alıp gelirim." Diyerek önden ilerlemeye başladığımda peşimden geldiklerini biliyordum. Kapıyı açıp salondan çıkmış ve onların da çıkması için kapıyı tutmuştum. İşte, böyle de centilmendim. "Hyunglar hazır mı?"

"Hazırlanıyorlar. Oradan da pratik yapmaya geçeriz diye düşündük, ona göre üzerine rahat bir şeyler giyin"

Hoseok hyung kalçama ufak bir tekme atarak beni cevapladığında artık alışık olduğum için hiçbir tepki vermeden sadece başımı sallamış ve salona vardığımızda onlardan ayrılarak hemen odamdaki banyoya gitmiştim.

İdol: taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin