44| Tırmalayınca birkaç gün sızlamaya devam ediyor.

15.2K 1.3K 1.3K
                                    

Normalden bir tık daha uzun bir bölüm, müsait olunca okuyun bebeklerim

___


Taehyung her geçen gün güzelleşiyordu.

Gerçekten her geçen gün daha da güzelleşiyordu. Yaptığı her şey ona yakışıyor, asla benim tarzım olmayan ve taşıyamayacağıma emin olduğum kıyafetleri kusursuzca üzerinde taşıyordu. Mavi ve kıvırcık olan saçları onu pofuduk bir güzelliğe ulaştırmakta yardımcı oluyordu.

Açıkçası kırmızı Taehyungdan sonraki favorim artık sarı Taehyung değil, mavi Taehyungdu ve mavi Taehyung, şarkımızın ismini değiştirmek istememe neden oluyordu.

Blue With Luv gibi.

Yumuşacık teni, kırmızı dudakları, şekilli gözleri ve güzelliğine güzellik katan, ucunda minik bir bene sahip olan burnuyla birlikte Taehyung gerçekten baştan çıkarıcıydı. Herkesin bir numarasıydı. Herkesin hayranlıkla izlediği, bir gecelik olsa bile altına girmek için her şeyi yapacağı kişiydi.

Bunu ben söylemiyordum, internetteki herkesin ortak görüşünü dile getiriyordum sadece.

Bu tür yorumları açıkçası kafama takma olayını çoktan aşmıştım. Sonuçta Taehyungu herkes hayal ediyordu fakat o hayalleri, hatta daha fazlasını yaşayan kişi ben oluyordum.

Her sabah uyandığında Taehyungu burnunun ucunda bulan bendim. Derin sesiyle şarkılar söylediği, şarkılar bestelediği kişi bendim. Dudakları sadece benim dudaklarımda ve benim tenimde geziniyordu. Şiirler yazılacak kadar güzel olan elleri sadece benim ellerimi, benim belimi sarıyordu. Herkesin hayallerini süslese de kimsenin göremediği ve asla da göremeyeceği en özeli, sadece benim en özelimle buluşuyordu.

Taehyung sadece beni farklı anlamda seviyordu ve bu gerçekten gurur verici bir şeydi. Taehyung gibi bir adamın kusursuz sevgisini kazandığım ve bunu boşa harcamadığım için kendimle, kararlarımla gurur duyuyordum.

"Yavaş Jungkook, yedin çocuğu"

Duyduğum cümleyle birlikte düşünce alemimden çıkarak bakışlarımı Jimin hyunga çevirdiğimde kıkırdayarak omzuma yaslanmıştı.

"Dalmışım sadece" dediğimde inanmadığını belli edercesine kaşlarını kaldırıp alayla bana bakmıştı. "Tamam, Taehyungu izliyordum. Bunu mu duymak istiyorsun? Mutlu musun artık?"

Gerçekleri biraz da sanki gerçek değilmiş gibi lanse ederek konuştuğumda Jimin hyung acımadan enseme bir tane geçirmişti.

"Hyungla düzgün konuş"

"Niye vuruyorsun şimdi?" Diye mızmızlanarak ensemi ovuşturduğumda Jimin hyung gözlerini devirmiş ve arkasına yaslanarak bakışlarını Taehyunga çevirmişti. Ben de istemsizce bakışlarımı ona çevirdiğimde bizi izlediğini görerek gülümsemiştim.

Gülümsememle birlikte oturduğu yerden kalkarak bizim oturduğumuz ikili koltuğa doğru yaklaşmış ve beni bir kenara, Jimin hyungu bir kenara atarak ortamıza sığmıştı.

"Beni mi çekiştiriyorsunuz?"

"Hayır, sadece Jungkook seni çekiştirmek istiyormuş da-"

"Hyung! Ciddi misin ya?"

Jimin hyung yine yapacağını yapmıştı. Taehyungla birlikte gülerlerken ben sinirle ve utançla yerime sinmiş, kollarımı birbirine dolamıştım.

"Neyse tamam, sormadım sayın. Ben odaya gideceğim. Gelecek misin?" Bir eli sanki kalkacağını söylememişcesine omzuma sarılarak saçlarıma uzanmıştı. Ben hayran bir şekilde gözlerini izlediğim için henüz cevaplamamıştım ki Jimin hyungun çekingen sesini duymuştuk.

İdol: taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin