LAPTÜ × 10

12.4K 697 609
                                    

●》Uzun bir aradan sonra biz geldik. Aslında bölümü yayımlamayı düşünmüyorduk. Çünkü diğer bölüme sınır koymuştuk ve o sınır geçilmedi fakat çok fazla yeni bölüm mesajı aldık. Bizde yayımlama kararı aldık ama bu ilk ve son kez olacak. Sizlerin desteğinize ihtiyacımız var. LAPTÜ sizinle büyüyen bir dünya destek olmayı lütfen unutmayın. Biz de LAPTÜ ailemizin üyeleri kimler görmek istiyoruz.

●》Bölüm sonuna karakterlerle ilgili sorularınız, kitapla ilgili sorularınız varsa yazın. Belki sizlere bir süpriz yaparız. Merak ettiğiniz her şeyi sorabilirsiniz♡

●》Medya: KAPLAN

BÖLÜM 10 : "MEKANIN SAHİBİ"

İYİ OKUMALAR🎮💻

"Çıkın dışarıya!" Aras'ın yüksek ve sert sesi ile öpüşmelerine kısa bir ara veren çift birkaç saniye bize baktılar. Sanırım çıkmak istemiyor işlerine devam etmek istiyorlardı. Biz burada yokmuşuz gibi! Karakterlerini bu şekilde yöneten oyuncuların zihniyetine tükürmek istiyordum. Aras elini siyah duvara sert bir şekilde geçirince oturdukları koltuktan sıkıntıyla kalktılar. Ve Aras'ın aralık bıraktığı kapıdan çıktılar. Yaklaşık üç saniye sonra kapı sanki yüzüme kapatılmış gibi bir hisle kapandı. Neler olduğu hakkın hiçbir fikrim yoktu. Ben ne yapmıştım da şuan bu durumdaydım?

"Sen gerçekten içerisine düştüğün bu oyunu oynuyor muydun?" Bıçak gibi sesi tenimde bir kaç çizik açmıştı. Duvara dayadığım bedenimi geri çektim. Aynaların yanında durmuş sakinleşmek için derin derin nefes alan Aras'a yaklaştım. Bedenini aynaya yasladı ve asla bana bakmamaya özen göstererek gözlerini bir noktaya sabitledi. Karşısında durdum ve ellerimi birbirine kenetledim. Sabitlediği noktodan bakışlarını çekip bana odaklandı. Gözlerini kıstı ve kuru dudakları aralandı.

"Senin oynadığın oyunu, yarattığın dünyayı bilemem. Ama bu oyunun, bu yaşadığın dünyanın kuralları ve sınıları var Leman. Ve sen az önce o kurallardan birini yıktın. O sınırı geçtin." Dedi sakince. Yanından geçtim aynaya bitişik kalan siyah mermere oturdum. Ayaklarım yerden beş santim kadar yukarıda kalmıştı.

"Ne yaptım ki ben?" Diye soru verdim donuk bakışlarımla. Kollarını birbirine geçirdi ve başını biraz geri, sağa yatırarak bedenini bana çevirdi.

"Az önceki adam, Tunç'un ezeli rakibi olarak bilinir. Tunç dövüşlerde daha önce hiç yenilmedi. Ve o adam, nâmı değer Kaplan'da daha önce hiç yenilmedi. Bildiğim kadarıyla hiç dövüşmediler. Asla aynı ringe çıkmazlar. Finalde birinci olan o yüzden puan sistemiyle hesaplanılır. Aralarında ne oldu ne bitti kimse bilmez. Kimse soramaz da. Aralarında çok ince bir çizgi var Leman. Yazılı olmayan fakat herkesin bildiği. Damgalanmayan fakat herkesin uymak zorunda olduğu. Her kimin taraftarıysan karşı tarafa selam dâhi veremezsin. Olurda karşı taraftan birisiyle konuşursan bu seni hâin ilan eder. Ve sen buraya Tunç'la geldin." Dedi. Gözlerini hiç kırpmadan tepkimi ölçmek ister gibi beni izliyordu. Biten sözlerine şaşkınlıkla baka kalmıştım. Ben bu oyunda daha önce asla böyle bir şeyle karşılaşmamıştım ki. Ben kendi hayatımda bile böyle bir şeyle karşılaşmamıştım. Oyun için tüm bu olanlar fazla değil miydi? Gerçekten bu oyunun hangi dünyasında yer alıyordum ben?

"Ben... hâin değilim." Diye mırıldandım. Tunç'a ya da diğerlerine asla böyle bir şey yapmazdım.

"Bil... bilmiyordum. Bilsem... bilsem...." tamamlayamadığım cümlemi Aras tamamladı.

L A P T Ü Where stories live. Discover now