BÖLÜM 21: VAHŞET

1K 139 12
                                    

Karın üstünde yürüyen kadının ayak seslerini net bir şekilde duyabiliyordum. Her adımının altında ezilen karların çıkardığı o ses bütün vücudumu irkiltmeye yetiyordu. Bir yanım korkuyordu ve kadının yapmak istediği şeyi yapmamasını diliyordu. Ama bu istek için artık çok geçti, bu olayların hepsi çoktan yaşanmıştı. Kadın yürüdükçe karın üstünde oluşan ayak izleri yere değen beyaz kürkünün bıraktığı izle birleşiyordu. Daha sonra ise kadının tek olması dikkatimi çekti. Konuştuğu adamı aradı gözlerim fakat onu bulamadı. Kadın benden uzaklaştıkça onunla yürümem ve amacının ne olduğunu öğrenmem gerektiğini fark ettim. Soğuk kara yaralı dizlerimin eşliğinde bir adım attım. Kanın dizimden aşağı aktığını hissettim ve bu durum hem acı verici hem de rahatsız ediciydi. Yine de aldırmadan devam etmeye çalıştım çünkü uyandığım zaman bütün bu yaralarım geçmiş olarak uyanacaktım.

Birkaç dakika sonra kadın durdu ve etrafına bakındı. Kimsenin olmadığına inandıktan sonra yürümeye devam etti. Yürüdükçe uzakta bir karaltı belirdi. Neredeyse gökyüzüne uzanan karla kaplı ağaçların altına gelmiştik. O karaltıya yaklaştıkça bir adam gördüm. Beyaz saçlı beyaz sakallıydı. Çok yaşlı değildi ve oldukça sağlıklı bir görünüme sahipti, dolayısıyla bu beni bir hayli şaşırtmıştı. Onda farklı bir şey olduğunu hissedebiliyordum. Özel biri olduğunu gözlerine bakarak bile söyleyebilirdim.

"Sözümü dinleyip gelmekle en iyisini yaptınız." Kadın iğneleyici ses tonuyla adamın yanında durdu. Dudak altından zafer kazanmış gibi gülümsüyordu. Aklındaki düşünceleri okumayı çok istiyordum fakat bunu yapamazdım. Hem karşımdaki kişi gerçek değildi hem de ben hala güçlerimi geri kazanamamıştım.

"Buraya gelmiş olmam istediğiniz işi yapacağım anlamına gelmiyor. Ben ihanet etmem." Dedi adam kararlı bir şekilde. Bu sözleri duyduktan sonra ise ben kadının ondan ne istemiş olacağını merak ettim. Onlara biraz daha yaklaştım. Yüz ifadelerini de görmem gerekiyordu.

"Senin gibi olanlara söyle bu gece herkesi topluyoruz." Kadın adamın söylediklerini duymazlıktan geldi. Bu hareketleri hiç hoşuma gitmedi. Gözlerindeki bakışı veya konuşması olsun her yerinden kötülük akıyordu.

"Gelmeyeceğiz. Doğanın dengesini bozacaksınız buna izin veremem." Adam kadının anlaması için yüksek sesle ve tane tane konuştu. Öfkeliydi, bunu hissedebiliyordum. Eminim kadında bunu hissediyordu fakat hazırlıklı gibi görünüyordu. Gülümsüyordu ve en ufak bir korku belirtisi göstermiyordu.

"Bozulmayacak. Biz sadece hakkımız olanı alıyoruz, doğanın bununla bir ilgisi yok." Kendinden emin bir şekilde konuşması kendine her ne kadar hayran bıraksa da yüzündeki o sinsi ifadeyi görmek bile onu öldürmek istememe yetiyordu. İçinde gezinen şeytana şahit oluyordum sanki.

"Bu olmayacak. Benim ve diğerlerinin kararı budur." Adam kadının gözlerine kararlı bir şekilde baktıktan sonra arkasını döndü ve gitmek için adımlarını attı. Giyindiği kahverengi kürk ile olduğundan daha iyi görünüyordu.

"Senin haberin yoktu değil mi?" Kadının sözlerinden sonra adam hemen durdu ve arkasına korku dolu bir ifadeyle baktı.

"Sen..." Gözlerinin dolduğunu görebiliyordum. Ellerinin titrediğini bile görebiliyordum. Derin derin nefes alırken burun delikleri kocaman açılmıştı.

"Çoktan bütün kadınlarınızı ve çocuklarınızı ele geçirdim. Sizden sadece birazcık olması ne kadar da kötü, bütün adamlarını buraya getirdin ve orayı korumasız bıraktın." Kadının kahkahası karla kaplı ormanda yayıldı.

"Sen ne yaptın? Hemen burada senin zihnini parçalayabilirim." Adam öfkeyle hızlı adımlar attı ve kadının boğazına yapıştı. Kadın adamın şiddetli gelişiyle birkaç adım geriye sürüklendi.

ZİHİN ÇÖKERTEN | Tamamlandı|Onde histórias criam vida. Descubra agora