BÖLÜM 22: HERKES HAYATTA KALMAK İSTER

1K 124 14
                                    

Söylediğim o sözlerden sonra içimde bir yerde karanlıkta bekleyen diğer beni çıkarmış gibi hissediyordum. Keşfedemediğim o yanım şimdiden bir zaferi kutluyordu. Korkmuyordu aksine korkutmak istiyordu. Yapılan bu haksızlığa karşı çıkacaktı. Ve bunu yapmasına izin verecektim. Bu kararımdan emin oluşum beni bile şaşırtıyorken yeni bana merhaba demek istedim. Sanırım ilerleyen zamanlarda oldukça eğlenecektik.

Birinin hayatına son vermek yapmaktan korktuğum tek şeydi. Uğruna kaybettiğim her şeyimdi. Fakat yapacak bir şey de yoktu artık. Ölmemek için öldürmeliydim. Öldürmemek için öldürmeliydim. Ölmesinler diye öldürmeliydim. Böylelikle doğa dengeye kavuşmasa bile, Zihin Çökertenlerin öfkesi az da olsa geçecekti. Böylelikle lanet yok olacak bende özgürlüğüme kavuşacaktım. Rüzgâr'ın yanında ait olduğum hayata yaşayacaktım.

On altı yaşında değildim artık 20 yaşına gelmiştim. Ailemi kaybedeli tam dört sene olmuştu. Neler olduğunu anladığımdan bu zamana ise tam iki yıl geçmişti. Düşüncelerim ve fikirlerim bedenimin değiştiği gibi yavaş yavaş şekil alıyordu. Doğru olan şeyin öldürmek olduğuna inanmayan ben şimdi bunun öldürmeden düzeleceğine de inanmıyordum. Ağlayacaktım, belki de yaşadığım tüm kalan yıllarda pişman olacaktım. Kâbuslar görecektim ama bunun yaptığım işe değeceğini de düşünüyordum. Artık yaşamak, eziyet çekerek ve saklı kalarak yaşamaktan daha iyi olacaktı. Geçmişi geleceğe taşıyacaktım, doğa dengesine kavuşacaktı ve bu kadar ölüme gerek kalmayacaktı. Sonunda ben ŞEF olup bu gezegene düzeni getirecektim. Şef olmak hakkında hiçbir şey bilmesem bile öğrenmek için zamanım çok olacaktı. Çünkü hayatımda artık yeni tehditler olmayacak ve ben gelişi güzel Rüzgâr ile hayalini kurduğumuz o hayatı yaşayabilecektim. Düşüncelerim kafamda arka arkaya belirirken bir yandan seviniyor bir yandan da endişeye kapılıyordum. Başarısız olma düşüncesi yer ediniyordu beynimde. Çünkü başarısız olmam demek her şeyin sonu demekti. Şef ne Aras'ı ne de Rüzgâr'ı sağ bırakırdı. Gözlerimin önünde ilk önce onları öldürür sonra da beni öldürürdü. Bu ihtimalin olmasına karşın kadına baktım.

Kadın karşımda hiçbir şey söylemeden duruyordu, zamanla zombi gibi görünen yüzü düzeldi. Yaraları iyileşti. Karşımda vücudu tam bir bütün olarak duruyordu. Kıyafetleri hala aynı olsa da görünüşü çok etkileyiciydi. Karşımda çok ama çok güzel bir kadın duruyordu. İster istemez gülümsedim ve ağzımdan şu sözcükler döküldü.

"Büyüleyici bir güzelliktesin." Saçları, gözleri, küçük burnu onda tek bir kusur bile bulamıyordum. Onun kadar güzel olmayı diledim, adeta göz kamaştırıyordu.

"Bütün bu olaylar olmadan önce tam olarak böyle görünüyordum. Sonra ise bana bu oldu." Eski hali saniyeler içinde geri geldi ve bir anda gitti. Nereye gittiğini anlayamadım. Bir anda gözlerimin önünden kayboldu. "Gerçekten şefi öldürebilir misin?" Sesi, kulaklarımı doldururken nefesi boynuma vuruyordu. Gerçekten yaşıyormuş gibi omzumdan bana sesleniyordu. Ona dokunsam sıcaklığını hissedebilecek gibiydim.

"Evet." Tuhaf bir ürperme hissettim. Korktuğumdan değildi, neden olduğunu anlayamadım.

"O güçlü biri. Eğer o yok olursa doğa dengeye gelebilir. Fakat bu sadece bir ihtimal. Onun canını alsan bile yeterli olmayabilir." Kadın arkamda, omzumun üzerinden konuşmaya devam ediyordu.

"Lanet yine gerçekleşebilir." Onun söylemesini beklememe gerek yoktu. Bunu daha önce düşünmemiştim. Bir anda kafamda bir ışık gibi belirmişti. Söylediklerimi duyunca belirli belirsiz bir hayal kırıklığı hissettim. Bu gerçekten mümkündü. O zaman sevdiklerimin canını da tehlikeye atmış oluyordum.

"Evet."

"Lanet gerçekleşmeyecek. Sizin geçmişinizi herkese göstereceğim. Artık kin tutmanızı gerektirecek bir şey kalmayacak. Değil mi?" İçimde bir anlığına beliren o karanlık yanım sanki hiç var olmamış gibi beni terk etti. Kuyruğu kapana kısılmış bir fare gibi ötmek istiyordum.

ZİHİN ÇÖKERTEN | Tamamlandı|Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu