BÖLÜM 32: ELVEDA SOĞUK KIRMIZI

481 72 34
                                    

Amour kitabı @WattpadRomanceTR hesabında okuma listesine eklendi. 

Bana hayat verilmeden önce "Nasıl bir hayat istiyorsun?" diye sorulsaydı eğer ne gezegenin en güçlüsü olmak isterdim ne de bu gezegende yaşamak isterdim. Belki de hayata gelmemeyi bile dileyebilirdim. Eğer sorulsaydı şu an burada olmazdım, hiç varolmazdım. Bu, şu an çektiğim bütün acıları dindirebilirdi belki. Diri diri yakılmak, suda boğulmak ya da doğranmaktan bile acıydı bu. Çektiğim acıyı yansıtamıyordum çünkü.

Yanılmıştım. Yanılmıştım ve bunu değiştirmek için hiçbir gücüm yoktu. O kadar güçlü olduğum halde zamanı geri alamıyorsam ne faydası vardı? Şefi öldüren kişi ben değildim. Şef olan kişi ben değildim. Aras beni kurtarmak için yapması gerekeni yapmıştı sadece. Beni kurtarmıştı ve bunca zaman yanımda olup bana yardım ettiği için de bu makamı en çok o hak ediyordu. Ona kızma hakkım yoktu. Yapması gerekeni yapmıştı. Açıkçası nasıl bir şef olacağını merak ediyordum. Her şey olması gerektiği gibi olmuştu belki de.

Şef olamamam kötü bir sonuçtu, evet. Fakat güç aktarımını Rüzgar'ın üzerinden gerçekleştirmek bir felaketti. Yapmamak için kendimi ne kadar zorlasam da kanı kanımla birleştiği o an olaylar kontrolümün dışına çıktı. Artık hiçbir şeyin kendi ellerim içinde olduğunu hissedemiyordum. Rüzgar farkında olmadan kendini öldürüyordu. Başında gerçekleri söylesem de yine yapardı. Kendini hiçbir zaman düşünmemişti. Bu huyundan nefret ediyordum, hep edecektim.

Ellerimizin birleştiği o an gözlerim daha önce hiç yanmadığı kadar yandı. Gözlerimden ateşler çıktığını düşünmeye başlamıştım ama tabii ki böyle bir şey olmamıştı. Hangi renkti gözlerim? Kırmızının en koyusuydu belki. Böyle bir yanmanın rengi ancak o olabilirdi. Yanıyordum ama Rüzgar'ın çığlıkları ile bu yanmanın etkisi hafifledi. Çığlıklar atıyor haykırabildiği kadar haykırıyordu. Haykırışlarını duydukça elimi elinden çekmek için uğraştım. Yapamadım. Bir süre sonra her yer karanlığa büründü ve bu sefer çığlık atan kişi ben oldum. Ardından Rüzgar'ın çığlıkları geldi, haykırışlarımız birbirine karıştı.

Vücudumda tuhaf bir değişim olduğunu hissediyordum. Sanki Rüzgar'ın kanındaki güç benim içime akıyordu. Tıpkı bir iğnenin yapılması gibi o güç benim içime, damarlarıma geçiyordu. Saçlarımın havalandığını hissedebiliyordum, bu esinti Rüzgar'ın gücüydü. Vücudu kendini bu olanlara karşı savunuyordu. Rüzgar'ın çığlıkları öncekine göre daha da arttı. Attığı her çığlıkla gücünü dışa vuruyordu. Hissedebiliyordum. Esintisi narin değil bir kasırga kadar sertti. Yerdeki taşlardan birkaçı yüzüme vurdu. Canım acımıştı ama tepki veremedim. Transa geçmiştim, olan biteni anlıyordum ama hiçbir şey yapamıyordum.

Rüzgar'ın gücü bedenime geçtikçe esinti şiddeti azalmaya başladı. Vücuduma giren bu güç karşısında afallamaya başlamıştım. Kendimi çok iyi hissediyordum. Hayatım boyunca böyle güçlü olamazdım. Rüzgar'ın esintisi benim güçlerimle birleşince ateşe çıplak elle bile dokunabileceğimi düşündüm. Aldığım hazdan tiksiniyordum. Bu hazzı durdurmak elimde değildi. O ölüyordu, güç kaybediyordu ve ben güç kazanıyordum. Bu tezatlıktan nefret ediyordum. Rüzgar'ın güçlerinin hepsini aldığımı anladığımda gözlerimin yanması bir anda geçti. Sonunda kendi hayatıma dönüp etrafıma bakabilmiştim. Gözlerim ilk önce Rüzgar'ı gördü ve onu görür görmez ağlamaya başladım. Bunu ona yapan kişi ben olamazdım.

Rüzgar sanki bir anda birkaç kilo kaybetmişti. Yüzü bir ölüden bile daha beyaz dudakları ise mosmordu. Gözlerini açtı ve açtığı gibi üstüme yığıldı. Kollarımı kaldıracak gücü sonunda bularak Rüzgar'ı sıkıca kavradım. Delicesine ağlıyor ona bunu yapanın ben olduğum gerçeğiyle yüzleşmek istemiyordum. Dizlerime yatırıp ona baktığımda çoktan öldüğünü düşündüm. Aras'a baktım. O da benim gibi ağlıyordu. Şimdi ne yapacaktım? Onsuzluğa alışmam mı gerekiyordu?

ZİHİN ÇÖKERTEN | Tamamlandı|Onde histórias criam vida. Descubra agora