BÖLÜM 26: BENİ ÇAĞIRMA!

728 98 38
                                    

Edis'in acı çekişini izlerken bir taraftan da Aras ve Rüzgar'ı tutuyordum. Onları duvara sabitlemiştim. Edis ise karşımda çığlıklar atarken vücudu bir solucan gibi kıvrılıyordu. Yerlere yatıyor, sürükleniyordu. Üç kişiyi aynı anda idare edebiliyordum. Bu daha önce denemediğim bir olaydı. Bu kadar güçlü olduğumu bilmiyordum. Bu gücü vücudumda gezinirken hissetmek bana bir ölü olduğumu unutturuyordu. Zihin yönetmeyi seviyordum, Zihin Çökerten olmak aslında tam bana göreydi. Bir anda gözlerimin şiddetli bir şekilde yandığını hissettim. Bu yanma on dakika öncesinden daha farklıydı. Ama bana zarar vermiyordu. Sıcaktı ve bunu hissedebiliyordum. Bu sıcaklık canımı yakmayan türdendi. Sanki bu sıcaklığı hissettikçe daha çok güçleniyordum. Güçlendikçe Edis'e daha çok acı çektirmek istiyordum. Bana yaptıklarından sonra onu bir kere rahat bırakmıştık. Bu sefer bunun olmasına izin veremezdim. Bu sefer benden gerçekten korkmasını sağlamalıydım. Karşısında güçlerinden habersiz olan o eski ben yoktu. Artık güçlü ve ne yapacağını bilen bir ben vardım. İşte bu yeni ben Edis'i ezip geçecekti.

"O adam nerede?" Zihnini okuyabilirdim fakat bunu tercih etmek yerine soru sormanın iyi bir fikir olacağını düşündüm. Rüzgar ve Aras'ın da duymasını istiyordum. Cevap vermesini hızlandırmak içim başına korkunç bir ağrı verdim.

"Burada değil. Seni bir ok ile vurduktan sonra kaçtı." Gerçekleri söylüyordu. Çünkü zihnine girip aynı zamanda onu gerçekleri söylemeye zorluyordum. Sesi çektiği acının ne kadar şiddetli olduğunu söylüyordu.

"Sen bunu nereden biliyorsun? Başından beri bizi mi izliyordun? Şefe rapor vermek için mi?" Edis'in basit bir zihni vardı. Zihnine girmek çok kolaydı.

"Evet. Senin ölüp ölmediğini doğrulamak için." Şef ile aramızdaki gerilim giderek artıyordu. Bu gidişle onu öldürmek zorunda kalabilirdim. Bu hayatıma ikinci kez müdahale edişiydi. Üçüncüsünün olmasına izin vermeyecektim. Eğer üçüncü bir girişim daha olursa onu öldürecektim. Bu sefer öldürmek benim son çarem olabilirdi. Yine de içten içe bunun olmamasını diliyordum. Katil olmamak için kendimi zorlarken yaptıklarım neredeyse kendi ölümüme yol açıyordu. Katil olmamak için verdiğim savaş bu gezegendeki herkesi tehlikeye atıyordu. Artık farkına varmam gerekiyordu.

"Neden onunla çalışıyorsunuz?" Gözlerimin kırmızısının yayıldığını hissediyordum. Edis'in görebilmesi için rahatça ona bakıyordum. Korktuğu o kırmızılık onu ele geçirmeliydi.

"Eğer seni öldürürsek mevkimizin yükseleceğine söz verdi. Kendi adamlarına seni öldürmeleri için emir veremezdi. Göze batardı. Bu yüzden bizi kullanmaya ihtiyacı vardı. Bizde hapisten çıkmak için kabul ettik. Ayrıca hala senin yok olmanın iyi olacağını düşünüyoruz." Edis acı bir çığlık daha attı. Esmer suratı acıdan kıpkırmızı olmuştu.

"Neden beni öldürmek istiyor?" Bunun cevabını zaten biliyordum ama yine de duymak istedim.

"Bilmiyorum. Sen ondan güçlü olduğun için olabilir. Yerini almandan korkuyor." Bu konuda haksız sayılmazdı. Her şeyden çok istiyordum şef olmayı. Bu gezegenin artık gerçekleri bilmeye ihtiyacı vardı ve bunun için ölümüne savaşacaktım. Ben ve atalarım onlar yüzünden korkarak yaşamaya mahkum edilmiştik. Benden sonra gelenlerin rahatça yaşamasını sağlamalıydım. Hem onların hem de diğer kişilerin rahat bir yaşam sürmesini sağlamalıydım. Artık gerçek denge sağlanmalıydı.

"Sadece sen ve Mert mi var?"

"Mert ile beraber hapse giren birkaç adamını daha dışarı çıkardılar. Bende buna dahilim." Edis'in dayanacak gücünün kalmadığını hissediyordum. Bana bakarken alnından terler akıyordu. Nefes alışı ise giderek düzensizleşiyordu. Böyle giderse çok yakında bayılacaktı.

ZİHİN ÇÖKERTEN | Tamamlandı|Where stories live. Discover now