düşenler, düşürenler ve düşmeye mecbur olanlar: 5

1.7K 179 38
                                    

Doğum günün kutlu olsun meri 🥺 seni çok seviyorum ❤️

Jongin, bu aileye katıldığında 7 yaşındaydı. Kazadan sonra verildiği yurtta, diğer potansiyel alfalar tarafından dışlandığı için, oradan nefret etmişti. Bir gece, diğerleri mutfağa gizlice girmeye çalıştığında (çünkü mutfak, geceleri girilmesi yasak bölgeydi.)  onu merdivenlere gözcü olarak dikmişlerdi ve uykusuzluğa hiç dayanamayan Jongin, merdivenlerin başında uyuyakalmıştı. Büyük bir hengameye uyandıktan sonra her şey daha da kötü gitmeye başlamıştı. Dışlamalar, bu kez daha şiddet içerikli ve psikolojik baskı şeklindeydi. Sonunda, okul dönüşü elinden harçlığı alınmış, ağzı burnu patlak bir şekilde yatarken, kaçmaya karar vermişti.

Yurdun tellerini aşamayacağını bildiği için, kiler çukurunu kullanıp kaçmıştı. Yaşı neticesiyle, aç ve açıkta kalmıştı. Filmlerde gördüğü gibi ekmek çalmaya kalkmıştı ama fırının önünde upuzun bir kuyruk vardı ve bunu bile becerememişti. Yurt, kaybolan çocukları polise ihbar ediyordu ve Jongin bunu o gün öğrenmişti. Koşarak arkasındaki polislerden kaçtığında, bu koşuşturmaca tüm gün sürmüştü. Sonunda ormana girerek izini kaybettirdiğinde, yorgunluktan bitap düşmüştü. Açtı, yorgundu ve üşüyordu. Gökyüzüne baktığında güzel bir dolunay görmüştü, dolunay zamanlarını her zaman sevmişti. Dayanamayacağını anlamıştı, daha fazla dayanacak gücü olmadığını. Güzel bir gecede ölüyordu en azından.

Ama Sehun buna izin vermemişti. O gece neredeyse ölü bedenini bulmuş, ona sahip çıkmışlardı. Babası, onun bu haline içinin parçalandığını söylemişti bir süre sonra. "Seni öyle görünce, aklımdan geçen tek şey seni korumaktı." demişti yıllar sonra bu konu konuşulduğunda. Jongin eve geldiği ilk günden beri, alfayken bile, Sehun'un koruması altındaydı. Bunun için büyük fedakarlıklar gözetmemişlerdi. Kendi morali bozukken sırf Jongin neşelensin diye gülmek, zor gününde yanında olmak istemek, belki biraz dertleşmek ikili bir ilişkide yapılabilecek gerçek fedakarlıklardı.

Onlar büyüdükçe dertleri de büyüyordu, Sehun kolları arasındaki oğlana baktı. Onu ilk gördüğünde de aynen böyle, neredeyse ölüymüş gibi yatıyordu. Tuvalete giren Kris, mekanı görünce kavramak için kendine zaman tanıdı. Köşede dövülmüş bir oğlan vardı, Sehun'un eklemleri kanlıydı, Jongin yarı baygın ve muhteşem bir kokuyla yerde yatıyordu. Bu kokunun feromon olduğunu algılayabilmişti ancak bir kızışma için oldukça ince bir tınısı vardı. Muhtemelen bastırılma evresindeydi. Elindeki tüm parçaları birleştirdi ve yapbozu geriden şöyle bir izledi.

"Jongin, omega mı?!" dedi, sesi kontrol edemediği bir şekilde yüksek çıkmıştı. Sehun, avucunda sıktığı bezi ona fırlattı, bunu az önce ağzına ve burnuna bastırıyordu. "Kes sesini aptal!"

Ardından gelen Junmyeon ve Yixing de, bahsedilen şeyi duymuşlardı. Yüzlerinde şaşkın bir ifadeyle ikisine bakarken, o an için uzlaştıkları tek konu, Jongin'i bir an önce buradan çıkarmaktı. Kollarını ensesinden ve dizlerinin altında geçirip, havaya kaldırdığı oğlanı hızla dışarı çıkardı. Teneffüs için zil çalmadan önce, arabaya onu yerleştirip, okuldan çıkmak istiyordu. Arka koltuğa yatırdığı oğlanın düşmeyeceğinden emin olduktan sonra, sürücü koltuğuna geçti ve kapı açıldığında içeri teker teker diğerleri de girdi. Kris ön koltuğa geçti, Yixing Jongin'in başını dizine koydu ve Junmyeon da ayaklarını. "Aynen abicim." dedi Sehun, fısıldıyordu ama sesi tehditkar bir tondaydı. "Kızışma dönemindeki bir omegayla, dört tane sapasağlam alfa aynı arabada tıkışalım."

Junmyeon, yersiz atar yapan arkadaşının oturduğu koltuğa alttan bir tekme vurarak dürttü. "Laga luga yapma da, sür. Birazdan dört alfa, dört yüz alfa olacak." Sehun, oflayarak arabayı ani bir manevrayla çıkardı bahçeden. En yakın hastanenin aciline hızla giriş yaptığında, alçısı çatlamış oğlanın bileğine zarar gelmiş olabilir, düşüncesi aklındaydı. Sehun muayeneye girerken, diğerleri kapıda beklemişti. Kris uzun boyuyla, dar koridorlarda insanları rahatsız etmeden oturmaya çalışırken, zor bir on dakika geçirmişti. Sonunda Sehun geldiğinde, o ölü beyazlığı gitmişti. Şimdi sadece keyifsiz duruyordu. "Alçısını yenileyecekler. Hızlı müdahale ve biraz şans sayesinde, bileği iyi durumda." Diğerleri sessizce onayladı onu. İlk konuşan Junmyeondu, hep o olurdu.

hold on, i still want you // sekaiWhere stories live. Discover now