9 // sarışın

1.2K 206 81
                                    

Bölüm 9 // Sarışın

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bölüm 9 // Sarışın

"Sonra konuşuruz Jongin, sen şimdi git Jongin, zarar görürsün Jongin..."

Sarışın akşamın devamında yeraltı ekibinden atılmış, üstüne bir de Kheiron tarafından kulübe dışı edilmişti ki sinirden delirmesi için bunlar yeter de artardı. Tamamen yalnız bir şekilde ormanın derinliklerine doğru ilerliyordu, birtaraftan da kendi kendine söyleniyordu elbette. İyice gözü dönmüştü. "Bıktım artık çocuk muamelesi görmekten."

Sinirliydi falan ama, aynı zamanda dehşet şaşkındı da. Bunca zamandır bu kampa hapsolduğunu öğrenmişti, üstelik babası tarafından. Sonrasında...ne vardı? Gelmiş geçmiş en iyi şifacı? Eh, bu da beklenmedikti. Yine de kendini havalı falan hissetmemişti bu durum karşısında, belki de ileriki yaşlarında hissedecekti. Ama şimdi değil. Şimdi sadece yeraltına inmek istiyordu, kardeşi ve sevdiği çocukla birlikte.

Biraz daha ilerledikten sonra çok uzaklaşmaması gerektiğini farketmiş olacak ki durdu ve hemencecik bulunduğu yere, çimenlerin üzerine çöküverdi. Kampın ışığı bulunduğu yere vuruyordu, sorun yoktu. Tek yapması gereken yatma saatini geciktirmeden kulübesinde olmaktı, yoksa...melezleri geceleri kampta bile iyi şeyler beklemezdi.

Evet, şimdi düşünmeliydi. Tabii ki ona kampta kalmasını babası bile söylemiş olsa, kalmayacaktı. Bunda hemfikir miydik? Güzel. Ama nasıl yapacaktı? Yola sabahın erken bir saatinde çıkacaklardı, iki gün sonra. Melezler fazla uyumazdı, hatta çok erken kalkıp talim yapmaya gidenlerin sayısı oldukça fazlaydı. Kapıdan öylece çıkıp gidemezdi, birileri mutlaka görürdü onu. Birinin işbirliğine ihtiyacı vardı demekti bu, evet, düşünmeliydi...

Jongdae hayatta kabul etmezdi, muhtemelen gelemediği için çok mutluydu ve onu anlıyordu da. Kendisi de olsa aynısını düşünürdü. Baekhyun ise daha da mutluydu eminiz ki, geriye bir tek Sehun kalıyordu. Ancak daha ne kadar süredir "arkadaş"sayılırlardı ki? Jongin'in gelip gelememesi umrunda olmamalıydı. Sarışın melez çocuğun aklına düşmesiyle ister istemez iç geçirdi. Yokluğu bile etkiliyordu bedenini.

Kamptaki diğer dostlarından yardım istese, dışarı çıkmayı başarsa bile ekip onu kabullenmediği sürece bir anlamı yoktu. Eğer iş onunla bitseydi, Kyungsoo mutlaka yardım ederdi zaten. Konseyde sözü ne kadar geçerse geçsin, pek fazla kuralların adamı değildi. Minseok ile buyüzden birbirlerini çekiyorlardı işte.

Jongin bunları düşünürken ne kadar süre boyunca orada oturdu bilmiyordu, dikkat ettiği tek şey ışıkların sönmemiş olmasıydı. Ancak arkasındaki çalılardan gelen sesi duyduğunda irkilecek kadar yalnız kalmış olmalıydı.

"Kim var orada?" dedi usulca. Işıksız tarafta kaldığından kimseyi görememişti. "Sen misin Chanyeol?"

"Daha iyisi." Ve kalbini tekleten sesle birlikte gölgelerin ardından Hades'in oğlu belirdi. Elleri cebinde, yüzünde herzamanki eğlenen ifadesiyle (aslında herzaman falan değildi, çoğunlukla Jongin varken oluyordu bu) büyük adımlar atarak yanında bitivermişti. Sarışın birkaç saniye yüzüne bakakaldı, şaşırmış ve biraz da heyecanlanmıştı. Onun burada olduğunu nereden bilmişti ki?

güneşin oğlu geceye tutulmuş] sekaiWhere stories live. Discover now