30 // tanrılar iyi ebeveynler değildir

1.2K 182 155
                                    

Bölüm 30 // Tanrılar İyi Ebeveynler Değildir

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bölüm 30 // Tanrılar İyi Ebeveynler Değildir


Sırtını yatak başlığına doğru itip kendime biraz daha alan tanıdım ve dudaklarını daha sert öptüm. Bir şeyler mırıldandı ama ne dediğini anlamak için uğraşmadım, zaten elimin altındaki çıplak teni dikkatimi dağıtıyordu.

Beni sabahın köründe yarını yokmuş gibi öperken ağzımın içindeki dilini muziplik olsun diye hafifçe ısırdım, karşılık olarak karnının iki yanından sarkan baldırlarımı sıktı. Gülümseyerek geri çekildim ve suratına baktım. Yeni uyandığı için saçları darmadağındı ve  yüzünde sarhoş bir gülümseme vardı.

"Günaydın." dedim ellerimle saçlarını geriye itip yüzünü açarken. Yine yorganlara sarılmıştı ama üstü çıplaktı. Sırf bu görüntüyü görebilmek için yataktan kalktığım gibi üstümü giyip yanına gelmiştim. Artık onu görmek için bir nedene ihtiyacım olmaması çok güzeldi, sekiz senedir bunu bekliyordum ben.

"Günaydın sarışın." Yatağına onu uyandırmak için girdiğimde birden kendimi üstünde bulduğumdan pek konuşma fırsatımız olmamıştı. Gözleri fazla uyumaktan şişmişti, size bunun beni ne kadar mutlu ettiğini anlatamazdım. "Uyandırma servisin güzelmiş."

Gülerek geri çekildim ve kucağından indim. Hâlâ kendimi bir rüyada gibi hissediyordum, Sehun'un bana ait olduğu ütopik bir rüya. Eğer öyleyse de, umarım bir daha hiç uyanmazdım. "Kalkıp üstünü giy de kahvaltıya gidelim. Kyungsoo çoktan masaya oturup ne kadar yalnız olduğuyla alakalı söylenmeye başlamıştır."

"Haklısın." dedi ayağa kalkıp dolabına doğru giderken. Daha bir hafta önce bu yatakta Sehun'u kıyafetsiz görmenin şokuyla uyanmışken şimdi karşımda sorgusuz sualsiz soyunuyor olması hangi tanrının adaletiydi bilmiyordum fakat yine de garipti.  Sapık gibi görünmemek için gözümü başka bir yere diktim, bir de akıl sağlığım için. Dövmesini görmek uğruna sol böbreğimi vermeye hazır da olsam umrumda değilmiş gibi davranabilirdim, evet.

"Sarışın?" diye seslendi bana ben yerdeki parkeleri seyrederken. Yüzümü tekrar ona döndüğümde tişörtünü başından geçiriyordu, kumaşlar altında kalan beyaz tenine takılmamaya çalıştım.

"Hm?"

Eliyle üzerini düzelttikten sonra komidinin yanına yürüyüp çekmecesindeki küpeleri çıkardı. Gözlerimle onu takip ediyordum. "Kulübeme taşınsana. Neden ayrı uyuyoruz?"

"Buraya mı?" dedim şaşkınlıkla. Kalbime mi indirmek istiyordu yoksa samimi olarak mı soruyordu anlayamamıştım. Bu daha ikinci günümüzdü ve ben daha kimseye bahsetmemiştim bile.

"Neden? Yoksa senin için fazla mı çirkin?" Küpelerini kulağına geçirirken yarım ağız gülerek sordu. Onun için taş üstünde bile uyurdum ama burası gerçekten de çok çirkin bir yerdi. Bir kere aşırı boştu, bizim kulübede sadece benim odamda bile dört tane ranza vardı. Sonra simsiyahtı, kulübeleri zamanında kim yapmışsa sanki bir çocuk için değil Hades'in kendisi için tasarlamıştı içeriyi.

güneşin oğlu geceye tutulmuş] sekaiWhere stories live. Discover now