31 // tanrının tanrılara inanmayan oğlu

1.4K 171 88
                                    

Bölüm 31 // Tanrının Tanrılara İnanmayan Oğlu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bölüm 31 // Tanrının Tanrılara İnanmayan Oğlu

Öğle vakti, yürürken yüzüme düşen yağmur damlasına karşın başımı kaldırıp gökyüzüne baktım. Sonbahar gelmişti, bulutlar güneşi arkalarına saklamıştı ve yağmurlar artık farkedilir bir şekilde artmıştı. Kucağımda iki yastığımla Sehun'un kulübesine yürürken biz eşyalarımı taşıyana kadar sağanak bastırmamasını umdum. Zaten her şeyimi de alıp götürmeyecektim.

"Taşınmayı kabul edip ardından beni iki hafta boyunca geçiştirdiğine inanamıyorum sarışın." dedi hemen yanımda, kıyafetlerimin olduğu bavulu taşıyan Sehun. Üzerine kazak giymişti, fazlasıyla üşüyor olmalıydı. Minik bebeğim.

İşin aslı onu geçiştirmek istememiştim, sadece büyüdüğüm kulübeyi terketmek düşündüğüm kadar kolay değildi. Bu yüzden kardeşlerimin çoğu şehire, evlerine dönene kadar bu işi ertelemek daha cazip gelmişti.

Omuz silkip keyifle güldüm. "Geç olsun güç olmasın. Geliyorum işte, seninleyim artık." Sehun'laydım. İçimden de birkaç kere tekrar edip kendi kendime güldüm, güneşimin tamamen bana ait olduğu bu iki hafta gerçekten de rüya gibiydi benim için.

Tam birbirimize omuz atıp şakalaşıyorduk ki Chanyeol ortamıza kasırga gibi daldı. "Önümde oynaşmayı bırakın da geçeyim." Kucağında kıyafetlerimin geri kalanı vardı ve yine ona hiç yakışmayan ahlak bekçisi şapkasını takmıştı.

Aramızda açtığı yarıktan ikinci olarak da Yixing geçti. Chanyeol ile eşit ağırlıkta yük paylaşmaları gerekirken ne varsa pembe kafaya vermiş, kendisi sadece banyo terliklerimi taşıyordu. Gerçi Chanyeol istese de ona ağır bir şey vermeye kıyamazdı... "Sanki seninle sevgili olurken bu ikisiyle de olmuş gibi hissediyorum kendimi." dedi Sehun gülerek ikisinin arkasından. Ben de güldüm, haksız sayılmazdı gerçekten. Fakat yapacak bir şey yoktu, ben de senelerce Baekhyun'a işkence etmiştim. "Çocuklarımız gibi düşün, sadece bir babalarını daha çok seviyorlar."

"Diğer babalarının suçu neymiş peki?" dedi meraklı meraklı. O kadar tatlı görünüyordu ki dayanamayıp parmaklarımın ucunda yükseldim ve hızlıca yanağına bir öpücük kondurdum. "Zamanında şerefsizin teki olmak." O da dudaklarını büzerek beni onayladı. "Mantıklı."

Artık uyuyacak olduğum kulübeye gelmiştik, içeriye girdiğim gibi kucağımdaki yastıklarımla birlikte koşa koşa yatağa gittim ve kendimi zaten dağınık olan nevresimlerin üzerine attım. Bunu yapabilecekken yapıyordum çünkü bundan sonra Sehun'un yatağı dağınık bırakmasına izin vermeyecektim.

"Yeni yatağım!" dedim keyifli keyifli. Diğerleri de teker teker peşimden içeriye girip ellerindekileri bıraktı. Tepkim muhtemelen bizimkilere abartı gelmişti ama değildi, iki haftadır Sehun'u uyuttuktan sonra tıpış tıpış kendi yatağıma dönmek tam bir işkenceydi çünkü ne o beni bırakmak istiyordu, ne de ben gitmek. Sonunda bu sorundan kurtulduğumuz için mutluydum.

güneşin oğlu geceye tutulmuş] sekaiWhere stories live. Discover now