Tanıtım

2.6K 234 163
                                    

MERHABA. Ben Chris 16 yaşındayım. Annem Maria babam Vermont. Bir silahşörün kızıydım ve bir yıl öncesine kadar her şey mükemmeldi. Ta ki ölüm gelip babamla bizi ayırana kadar...

1 YIL ÖNCE

Her zamanki gibi sıradan bir gün demek isterdim. Ama bugün karnelerimiz dağıtılacak. Annem matematik ve tarih dışında gelecek zayıfları görünce çok kızmaz umarım. Kimi kandırıyorum annem karnemi görür görmez hemen babama mektup yazacak. Yazarsa yazsın hem belki işine biraz ara verip bizim yanımıza döner.

Döner... Ben bu kelimeyi babam için çok kullanıyorum. Bizden bile çok sevdiği kılıcını bir dakika yanından ayırmıyor.

Öyle ki beni bazen unuttuğunu düşünüyordum. Onunla sadece bana kılıç tutmayı öğretirken vakit geçirmiştim.

Maria: "Kızımm kalk hadi. Hem bugün son. Tatile giriyorsun. Bak bak hala yatakta uyuyor."

Ben: "5 dk daha anne lütfen..."

Maria: "Kızım eğer kalkarsan sana harika bir haber vereceğim. "

Ben: "Neymiş beni yataktan kaldırmana değecek o haber ?"

Maria: "Baban geliyor. Hem de sana hediye getireceğini söyledi."

Baban geliyor.

Bu cümle beni dünyanın en mutlu kızı yapmıştı. Hemen yataktan fırladım.

Son kez formamı giymiş, saçlarımı toplamıştım.

Kahvaltıya fırladım. Annemin yanağına öpücük kondurdum. Yeşil zeytinleri ağzıma ikişer ikişer götürürken bir yandan annemin karneyi gördügü anı hayal etmeye çalıştım.

Maria: "Yavaş kızım yavaş. Kime çektin anlamıyorum ki."

Ben: "Neyse anne benim çıkmam gerek. Yoksa karneyi o korkunç müdürün elinden almak zorunda kalacağım ki bu en son isteyeceğim şey."

Okula doğru yola çıktım.

Okula vardığımda kızların birbirine seni çok özleyeceğim canım arkadaşım diyip birbirlerini öldürecek gibi sarıldıklarını gördüm. Halbuki herkesin evi birbirinin en fazla üç sokak ötesindeydi.

Gerçi benim sarılarak öldüreceğim arkadaşım yoktu.

Evet. Hiç arkadaşım yoktu. Sebebi babamın bu sene kralın ona ödül olarak verdiği eve taşınmamız. Eve yeni taşındığımız için okula da yeni kaydolmuştum. Belki yeniydim ama müdürün acımasız olduğunu anlamak için dört sene okumama gerek yoktu.

İşte o an. Karneler dağıtılıyor. Vee...

Chris Welton. "Benim karnemm." Diye bağırmıştım. Birkaç kişi bana baktı. Biraz utanmıştım. Teşekkür almıştım. Aslında bu benim için başarıydı. Ama annemin öyle düşünmediğinden emindim. Siz şimdi okurken diyorsunuzdur eski devir de karne nereden çıktı. Öğrendiğimiz derslerle farklı krallıklara gidip oralarda çalışabiliyoruz ve çok para kazanabiliyoruz.

Her neyse eve geldim. Geldiğimde annem yerde hıçkırarak ağlıyordu.

Acaba teşekkür aldığımı mı öğrenmişti. Yoo. Bu çok farklıydı. Hem bi karne için annem niye ağlasın ki saçmalamıştım...

Anneme "Anne ne oluyor beni korkutuyorsun. " dedim. Bana sıkı sıkı sarılmaya başladı.

Komşulardan biri evimize geldi ve

"Başınız sağ olsun komşum." dedi.

Ben: "Kim öldü ki? Anne ne oluyor? Anne korkuyorum. "

Maria: "Baban ölmüş kızım. Bugün kılıcını ve üniformasını getirdiler."

BABAN ÖLMÜŞ..

Yoo hayır. Benim babam güçlüdür. Asla ölmez ölemez diye bağırdım. Sonrada sustum. 2 hafta da konuşmadım. Acıdan kaçıp beni bulamayacağı yere odama saklandım.

Küçük Bir Kalbin Büyük SavaşıWhere stories live. Discover now