2.8

25K 1.6K 317
                                    

Turunçtan

Çalan zil sesi ile birlikte kapıda beklediğim anlaşılmasın diye biraz beklemiş ve kapıyı öyle açmıştım. Her ne kadar istemiyor gibi davransam da Cenk'in yanımda olmasını gerçekten çok istiyordum.

Mesajlarda yine sevgisini belli etmiş ve ben yine utanıp ne diyeceğimi şaşırmış ve son çare olarak konuyu değiştirme kararı almıştım. Normal biri olsa dalga geçebilecekken Cenk yazdığı anda ne yapacağımı şaşırıyordum.

Bu ona olan duygularımın değiştiğinin bir kanıtı mıydı?

Ben düşüncelere dalmış bir şekilde dururken Cenk çoktan karşımda dikilmeye başlamıştı bile. Elindeki poşeti yukarı kaldırıp bana göstermişti.

"Sana kendi ellerimle çorba yapmayı çok isterdim ancak maalesef yemek yapma konusunda çok yetenekli değilim. Sevdiğim bir yerden çorba alıp gelmek zorunda kaldım." dediğinde gülmeden edememiştim. Cenk ise konuşmaya devam etmişti, daha çok kendi kendine konuşuyor gibiydi

"Ama öğrensem iyi olacak gibi, sana çorba yapabilmeyi gerçekten çok isterim. Hatta sadece çorba olmamalı ama bir yerden başlamak gerek. Her neyse, soğumadan bunu bitirmen gerekiyor." diyerek beni odama yollamış, kendisiyse elindeki çorba ve kaşıkla peşimden gelmişti.

"Çok fazla ayakta durma, uzanıp dinlenmen senin için daha iyi olur. Seni okulda göremiyor olmak tam bir ceza gibi." derken çorbayı önüme koymuş ve eliyle alnımdan ateşim olup olmadığını ölçmüştü. Farkında olmadan yüzü çok yakınımda duruyordu. Başka bir yere odaklanmaya çalışsam da yüzümün hemen dibindeki Cenk'in yüzü odaklanmak için çok daha iyi bir seçenek gibi geliyordu.

"Fazla ateşin yok gibi." derken bana ne kadar yakın durduğunun farkına varmış ve hızla geri çekilmişti. Bir şey onu geri tutuyor gibiydi. Birkaç haftadır tamamen arkadaşça davranıyor, sevgisini hissettirmekten kaçınıyordu.

"Sen çorbanı iç ben birazdan geleceğim." diyerek odadan çıktığında ben çorbamı bitirene kadar tekrar odaya dönmemişti. Bana karşı çok uzaktı, eski yakınlığını çok özlüyordum ama bunun için onu suçlayamazdım. Sevgisinin bana yük olduğunu düşündüğü için bunu yapıyor olmalıydı.

Elinde ıslak bir parça bezle geri döndüğünde benim itirazlarıma rağmen yatmamı sağlamış ve alnıma o bez parçasını koymuştu.

"Fazla ateşimin olmadığını söylemiştin, o zaman bu neden?" diye sordum alnımdaki bez parçasını gösterirken.

Bir şey söylemek için dudaklarını aralamışken söyleyeceği şeyden son anda vazgeçmiş olacak ki dudaklarını birbirinr bastırıp susmuş ve birkaç saniye sonra konuşmuştu.

"Ateşin yok demedim, fazla yok dedim."

"Az önce başka bir şey söyleyecektin, onu da söyle." dediğimde gözlerimin içine bakmıştı. Gözleri adeta ısrar etmemem için yalvarıyordu ama şu an bunu umursayacak durumda değildim.

"Söylemezsen kendimi daha fazla hasta etmek için elimden ne geliyorsa yaparım." dediğimde bunun olmasını istemediği için pes etmişti.

"Çünkü senin yakınındayken çok heyecanlanıyorum. Az önce de fark etmeden çok yakınına gelmişim. Elim normalden daha sıcak olduğu için ateşini doğru düzgün anlayamamış olabilirim, riske atmak istemedim ve ıslak bezden zarar gelmez diye alnına koymak istedim hepsi bu." derken gözlerini benden kaçırmıştı. Bunları istemeyerek söylemişti.

"Ateşimi bir daha ölçer misin peki?" dediğimde beni kırmamış ve yanıma gelip ateşimi ölçmek amacıyla elini tekrar alnıma koymuştu.

"Dudaklarınla daha iyi anlayabilirsin." dediğimdeyse bir anlığına donup kalmıştı ama hasta olduğum için dediğim hiçbir şeyi geri çevirmek istemiyor olması nedeniyle istediğim şeyi yapmıştı.

Dudaklarını ürkekçe alnıma bastırıp bir süre sonra çekmiş ve bezi geri yerleştirmişti. Yanımdan gitmek istemediğini belli edercesine başucumda yere oturmuş ve saçlarımı okşamaya başlamıştı.

"Ateşin var, uyuyabilirsen biraz uyu. Ben burada bekleyeceğim."

"Yerde oturmanı istemiyorum. Burada yer var buraya otur." diyerek başımın yanındaki boş yeri işaret etmiştim. Şu an tamamen hasta olmamın avantajını kullanıyordum çünkü beni geri çevirmek istemiyor ve istediğim her şeyi yapıyordu.

Başucumdaki boş yere oturduğu anda başımı onun dizine koymuş ve öyle yatmaya devam etmiştim. Cenk başta yaptığım şey için şaşırsa da sonradan saçlarımı okşamaya devam etmişti.

Saçlarımı okşamasıyla kendini uykuya dalmak üzere bulurken Cenk saçlarıma küçük bir öpücük kondurup kulağıma fısıldamıştı.

"Seni çok seviyorum."

Turunç | TextingWhere stories live. Discover now