3.1

23.8K 1.5K 439
                                    

Okulun bittiğini haber veren zil ile derin bir nefes aldım. Hiçbir zaman okulun bitmesi bu kadar uzun sürmemişti ama sanki bugünün içinde birkaç gün daha yaşamış gibiydim.

Ama sonunda okul bitmişti.

Cenk hızlıca çantasını toparlayıp beni beklerken ben de hızlı olmaya çalışıyordum ama bir şeyleri çantama yerleştirdikçe sanki masamda yeni şeyler oluşuyordu. Çantama bunca şeyi nasıl sığdırıyordum ki ben?

Büyük uğraşlar sonucu çantamı toplayıp sırtıma taktığımda ancak Cenk'e bakma fırsatı bulmuştum. Benim çantamla olan savaşımı gülümseyerek izliyordu. Hazırlandığımı gördüğünde beraber sınıftan çıkıp yürümeye başlamıştık.

"Çantamla olan savaşım eğlenceli miydi? Gülerek izliyordun." diye sorduğumda gülmüştü. Gözlerim gülüşünü odaklanırken bir yandan da söylediği şeyleri dinleyip anlamaya çalışıyordum.

"Evet kendi kendine sinirlendiğini görmek gerçekten çok eğlenceliydi. Kaşların çatık deftere söyleniyordun çantana girmediği için." derken o an aklına gelmiş olacak ki tekrar gülmüştü.

"Çantamda bu kadar şey olduğunun hiç farkında değildim." dediğimde bakışlarını bana çevirmişti. Yani öyle yaptığını tahmin ediyordum çünkü gülüşüne odaklanmıştım.

Cenk'in gülüşü yüzünde kaybolurken yutkunmuş ve tekrar önüne bakmaya başlamıştı. Dudaklarına baktığımın farkına varmıştı.

Öpmek istiyorsan öpebilirdin, sorun etmezdim.

Aklımdan geçen şeyin farkına vardığımda bakışlarımı yere çevirmiştim. İyi ki aklımdan geçenleri söylemiyordum. Cenk bunu yaptığında ona gülsem de kendim yapmış olsam gülebileceğimi hiç sanmıyordum.

"Bir şey konuşmak istiyorsun değil mi? Sadece zaman geçirmek isteseydin bir yerde buluşmak isterdin ama sen sadece yürümeyi teklif ettin."

"Çünkü sen hiç buluşmayı teklif etmiyorsun." diye mırıldandım. Okul dışında hiç buluşmuyorduk. Görüşebildiğimiz tek yer okuldu ve okulda da çok rahat olduğum söylenemezdi. Sınıftaki bakışları umursamamaya çalışsam da bazen rahatsız edici oluyorlardı.

"Afra, bugün çok fazla sınırı aştığım an oldu. Özür dilerim." dedi ani bir şekilde. Böyle düşünmesi beni üzse de ona hak vermeliydim. Eğer ona olan duygularım değişmemiş olsaydı gerçekten rahatsız olabilirdim.

Ama onun istediği gibi davranmasını da seviyordum.

Yağız'dan sonra bir süre kendimi birini sevmeye hazır hissetmemiştim ama nasıl olduysa Cenk bir şekilde kendini sevdirmeyi başarmıştı. Her şeyiyle mükemmel biriydi, onu sevmek pişman olmayacağım tek şeydi.

"Cenk, ben artık arkadaş olmak istemiyorum." diyerek konuyu açmaya çalıştım ancak söylediğim şeyin ne kadar yanlış anlaşılabilir bir şey olduğunu sonra fark etmiştim.

Cenk ne dediğimi anlamaya çalışır bir şekilde bana bakarken sözlerimi nasıl toparlamaya çalışmam gerektiğini düşünmek çok daha zordu.

"Hayır aramızdaki ilişkiyi koparmak anlamına değil!" diyerek adımlarımı durdurdum. Sonunda kendimi açıklamaya karar vermişken yanlış anlaşılmak istemiyordum. Aklımdan geçen ne varsa bilsin istiyordum.

Cenk de benimle birlikte adımlarını durdurup ne söyleyeceğimi dikkatlice dinlemeye başlamıştı. Hayatı dudaklarımın arasından çıkacak her bir kelimeye bağlıymış gibi bakıyordu.

"Seni arkadaşım olarak göremiyorum artık." dedim titreyen sesimle. Korkuyordum, kendimi açıklayamamaktan korkuyordum. İlk defa birinin yüzüne ona olan duygularımdan bahsedecektim ve ne yapmam gerektiği konusunda hiçbir fikrim yoktu.

"O zaman ne olarak görüyorsun?" diye sordu. Sesindeki korku kalbimi acıtmıştı.

"Arkadaşım değilsin, uzun bir süredir hiç arkadaşım değildin." dedikten sonra hemen devam ettim. "Sen sevdiğim kişisin. Sevdiğim kişiyi arkadaşım olarak göremem."

Söylemek istediklerimi söyleyebilmeye başladığımda Cenk'e bir şey deme fırsatı vermeden konuşmaya devam etmiştim.

"Bugün sınırlarını aşmadın, aramızdaki sınırları ilk aşan kişi de bendim zaten. Amacım bana yakınlaşmanı sağlamaktı. Bana yakın ol istedim, bunu çok fazla istedim ama sen çok uzaktın. Hazır hastayken yapmak istediklerimi yaptım çünkü eğer ters bir tepki alırsam hastalığımı bahane edip ne yaptığımın farkında değildim diyerek işin içinden sıyrılabilirdim."

"Sevgini gösterseydin bile senden bıkmazdım, gitmezdim bir yere. Seni seviyorken yapmazdım bunu. O zaman bunu yüzüne söylemek için yeterince cesareti kendimde asla bulamadığım için bana uzak davranmana bir şey diyemedim.  Duygularımı ifade edemeyecek kadar korkakken benim rahatsız olmamam için uzak davranan sana bir şey söyleme hakkım yoktu." dedikten sonra aramızda bir sessizlik oluştuğu için kendimi konuşmak zorunda hissetmiştim.

"Aramızda arkadaşlık sınırları yok artık, bunu istemiyorum. Bana uzak davranmanı da istemiyorum."

"Seni seviyorum Cenk."

Cenk bir şey demeden önce kolunun etini sıkmış ve canının acımasıyla yüzünü buruşturmuştu. Rüyada olup olmadığını kontrol etme yöntemiydi bu.

Bir şey demeden sıkıca bana sarıldığında ben de kollarımı hemen ona sarmıştım. Burnunu boynuma gömerken derin bir nefes almıştı. Sonunda iki arkadaşmış gibi davranması gereken kişiler değildik.

"Bugün bunu yaptığımda kendimi çok suçlu hissetmiştim. Daha ne yapmam gerektiğini bile bilmiyorum diye kendime çok kızdım." derken nefesi boynuma çarptığı için gıdıklanmış ve gülmeye başlamıştım.

Cenk gülerek geri çekildiğinde yüzünde hiç görmediğim kadar güzel bir gülümseme vardı. Keşke sürekli bu gülüşünü görebiliyor olsaydım.

"İçimden geçen her şeyi söyledim bunu da söylemezsem çok içimde kalacak. Gülüşünü çok seviyorum." derken elimi yanağına koymuştum. Cenk de gülümseyerek elini elimin üstüne koymuş ve kafasını hafifçe yana eğerek gözü kapalı bir şekilde başını elime yaslamıştı.

"Şu an çok sevimli görünüyorsun." dediğimde yüzündeki gülüşü büyümüştü.

"Az önce bu anın bir rüya olmadığını teyit etsem bile bu bir rüyaysa hiç ama hiç uyanmak istemiyorum. Rüyalarımda bile bu kadar güzel bir an yaşamamıştım."

"Rüyada değilsin emin olabilirsin." dedim gülerken. Bir süre daha böyle kaldıktan sonra elimi yanağından çekmeye çalışmıştım ancak Cenk elimi tutmuştu. Eli elimdeyken orada daha fazla dikilemeyeceğimize karar verip yürümeye devam etmiştik.

Tüm odak noktam birbirine kenetli ellerimizdi. Bu kadar güzel bir görüntü gördüğümü hiç sanmıyordum.

"Afra." diye seslendiğinde Cenk'in yüzüne bakmıştım. "Tamam gerçek misin diye kontrol etmek istemiştim." dediğinde gülüp başımı onun omzuna yaslamıştım.

Cenk'e olan duygularım gerçekten bambaşka duygulardı.

~~~

Hayırlı olsun arkadaşlıktan terfi ettiler

Turunç | TextingWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu